"Felix,"
"Felix?"
"Ha? Efendim hyung,"
"Daldın gittin ne düşünüyorsun?"
Felix derince iç çekti.
"Hyunjin mi?"
"Hı hı," kafasını olumlu anlamda salladı.
"Hyung ya vereceğim karar doğru olmazsa, ya tekrar giderse?"
"Lix kaygıların olabilir fakat Hyunjin zorunlu olduğu için gitmiş. Tekrar gideceğini düşünümüyorum. Seninde onu ne kadar çok özlediğini biliyorum."
"Özledim hyung ama ya eskisi gibi olmazsak?"
"Siz hala birbirinize aşıksınız bu mümkün mü sence?"
"Değil..." mırıldandı.
"Öyleyse ne bekliyorsun?"
"Ne yapayım hyung?"
"Yanına git daha uzamasın yeterince ayrı kaldığınızı düşünüyorum,"
"Nereden bulucam ki onu?"
"Al," Hyunjinin kartvizitinı uzattı.
"Sağol hyung ," Chan'ın yanağını öptükten sonra hızlıca odadan çıktı.
Chan Felix'in bu hâline gülüp odasına gitmek için ayağa kalktı.
Felix hızlıca arabaya binip navigasyona gideceği yeri yazdıktan sonra arabayı çalıştırdı.
Gideceği yer çok uzak değildi. Trafik de yoktu şansına 15 dakika sonra koca şirketin kapısındaydı.
HF Holding
"Hoşgeldiniz, yardımcı olmamı ister misiniz?" siyah saçlı, kedi gözü şirin bi adamdı concierge. Yaka kartında Junwon yazıyordu.
"Hoşbulduk, Hwang Hyunjin ile görüşücektim,"
"Randevunuz var mıydı?"
"Yok ama onunla acil konuşmam lazım,"
"Efendim, üzgünüm ama randevunuz yoksa giremezsiniz."
"Aslında arayıp haber verirseniz geldiğimi eminim içeri aldırıcaktır,"
"Peki o zaman deneyelim," telefonu eline aldı tuşlara basarak telefonu kulağına doğru götürdü.
"Bu arada adınız neydi?"
"Felix derseniz anlar o,"
"Hyunjin bey rahatsız ettiğim için üzgünüm, Felix bey geldi sizi görmek için ama içeri alayım mı?"
"Peki efendim,"
"Jay! Felix beyi ceonun odasına götürebilir misin?"
"Tabii bu tarafından,"
Hyunjin Felix'in geleceğini duyunca heyecanlanmadan edemedi. Hızlıca aynanın karşısına geçti siyah kısa saçını ve üstünü düzeltti.
Tekrar yerine oturdu bacağı istem dışı sallıyordu elini koydu sallanmaması için ne fayda.
Kapı çaldı Hyunjin kurdeşen döküyordu.
"Gel!"
Felix stersle içeri girdi. Bu sefer stres olması sırası ondaydı fakat Hyunjin reddedileceğini düşündüğü için daha da stres olmuştu.
"Hoşgeldin bir şey içmek ister misin?" diye sordu hızlıca Hyunjin.
"Yok çok kalmayacağım,"
Hyunjin'in içine kurt düşmüştü. Galiba reddedilecekti.