FANARTIN GUZELLIGII🥴
"Baba?"
Hyunjin Minjun'un boyuna gelmek için eğildi.
"Oğlum,"
Minjun hızlıca babasına sarıldı, ağlamaya başladı. Hyunjin oğlunu kucağına aldı sırtını sıvazladı.
"Baba gelmen neden bu-bu kadar uzun sürdü? Seni çok özledim! Sen beni hiç özlemedin mi?" küçük beden babasına sokuldu çok derin ağlıyordu.
"Tabii ki özledim miniğim, özür dilerim senden ayrı kalmak zorunda kaldığım için." Hyunjin'in de gözleri dolmuştu.
"Baba tekrar gidecek misin? Nolur gitme, ben seni çok özlüyorum."
ağlaması daha da şiddetlenmişti. Felix sadece izliyordu kavuşmalarını tabi ağladığını oda fark etmemişti."Gitmeyeceğim oğlum, hiç merak etme artık hep birlikte olacağız." gözünden akan yaşlara izin vermişti.
"S-söz ver bana." babasının boynundan kafasını kaldırıp sulu gözleri ile Hyunjin'e serçe parmağı uzattı.
Hyunjin gülerek serçe parmaklarını birbirine dolayarak, baş parmaklarını birbirlerine bastılar.
Minjun babasının omzunda ağlamaya devam etti. Hyunjin Minjun'un rahatlaması için sırtına parmağı ile daireler çiziyor bazende sıvazıyordu. Felix'e baktı oda eşine ve oğluna bakarak ağladığı fark etti.
Kucağındaki Minjun ile yanına gitti. Sol eli ile Minjunu'u tutup sağ eli ile Felix'in gözyaşlarını sildi. Felix o an anlamıştı ağladığını.
Sona ermeyen bir kavuşmadır da aşk; Araya devamlı bir şeyler girer: Bazı zamanlar kendi sevincinin kanat gölgesi, bazı zamanlar nabzın hızı, yüreğin titreyişi.
Gülümseyerek sağ elini uzattı sarılması için. Felix mesajı alarak eşine sarıldı. Yıllar sonra evinde gibi huzurlu hissetmişti her biri.
Ev bazen dört duvar ile çevrili, çatısı olan yer değil. Huzur bulduğu yerdir. Huzur ise; insanın içinde duyumsadığı rahatlık duygusu, gönül rahatlığı, iç rahatlığı demekti. Birlikte oldukları andı kısaca.
Üçüde ağlıyordu. Yıllar sonra gözyaşları üzüntüden değil, mutlu oldukları için akıyordu, sonunda aile oldukları ve evlerini buldukları için akıyordu.
"Hwang ailesi! Kendinizi toparlayın bugün eğlenmemiz lazım ağlamamız değil!"
Felix kıkırdayarak eşinin kollarından çıktı ve yanağına minik bir buse konurdu. Hyunjin de gülerek Felix'in alnına öpücük kondurdu. O sırada Minjun ağladığı için mayışmıştı.
"Jun hadi atlıkarıncaya!"
"Gidelim!" Hyunjin kucağındaki oğlunu yere indirdi. Minjun sağ eliyle Hyunjin'in elini, sol eli ile Felix'in elini tutmuş jeton almaya götürüyordu babalarını.
Jetonlarını aldıktan sonra Hyunjin ve Minjun atlıkarıncaya binmişti.
İkili yan yana olan atlara binmiş birbirlerine ellerini uzatıp yakalamaya çalışıyorlardı, kahkahalar eşliğinde. Felix tebessüm ederek yıllarca hayal ettiği manzarayı izliyordu.
Atlıkarıncadan indikten sonra.
"Jun başka ne yapmak istersin?"
"Çarpışan araba!"
"Hadi gidelim!"
"Siz birlikte bini ben tek bineceğim olur mu?" diye öneride bulundu Felix. Birlikte zaman geçirmelerini, yılları telafi etmelerini istiyordu.