Jimin akşam üzeri son dersinden de çıktığında kulüplerin olduğu kata doğru ilerlemeye başladı. Uykusu vardı.
Gece geç saatlere kadar çizimi üzerinde son düzenlemelerini yapmıştı ve sabahın erken saatlerinde evden çıkış yapmak zorunda kaldı. Evde aceleyle eline ilk gelen tişört ve pantolonu giymiş ve üstüne de bir kapüşonlu alıp öylece gelmişti. Saçlarını bile taramaya fırsatı olmamıştı.Kısacası çok paspal bir haldeydi.
Bugün yarışmanın sonucu açıklanacaktı, çok iyi hazırlanmayı düşünüyordu ama öyle olmamıştı. Kazanmayı çok istiyordu ama kulüpteki hiç kimsenin Jungkook'a karşı şansı yoktu. Kalemi de kendisi gibi çok iyiydi. Sadece onun dediği gibi bir korkak olduğunu düşünmemesi için başta katılmayan Jungkook'u bu yarışın içine çekti. Kendisi kaşınmıştı. Içten içe kazanmak için dualar ediyordu.
Kulüp sınıflarının olduğu yöne ilerlediğinde aceleci bir tavırla attığı adımlarını koridorun sonundaki kapıya doğru attı ve kapıyı yavaşça açtı. Hızlıca etrafa göz gezdirdiğinde çoğu kişinin sıralarda çizimleri üzerinde çalıştığını gördü. Basit bir kafa selamından sonra sınıfta her zaman oturduğu köşesine geçti. Sıralar ne zamandan beri bu kadar rahatsız ediciydi hiçbir fikri yoktu. Rahatsızca yerinde kıpırdandı.
Eşyalarını çantasından çıkararak sıraya koydu. Çizimini son kez gözden geçirirken Taehyung'un feromonlarını duyar duymaz kafasını kaldırdı ve kapıdan daha yeni giren elleri cebinde omegaya baktı. "Bu halin ne Jimin? Savaştan çıkmış gibi." diyerek yanındaki sıraya oturdu Taehyung.
"Gece uyumadım,sabah da erken kalktım." diye cevapladı Jimin.
"Çizimin hazır değil mi? Ben tamamlamadım bile."
"Hazır benimki. O aptal deltayı yeneceğim." Jimin konuştuğunda Taehyung alay eder gözlerle ona baktı.
Kendine çok güveniyordu -ki yeteneği su götürmez bir gerçekti- ama karşısındaki Jungkook olunca bu güveninin boşa çıkacağını biliyordu. Yine de arkadaşına yalan söylemeyi seçti. "Yeneceksin Jimin, inanıyorum."Yavaş yavaş dolmaya başlayan sınıfla birlikte deltanın feromonları etrafı sarmıştı. Jimin en ön tarafta arkadaşlarıyla konuşmaya dalan Jungkook'a göz ucuyla bakıp hemen önüne döndü. Birkaç dakika sonra hocalar gelirdi.
"Kiminle mesajlaşıyorsun sen?" diye telefonuyla uğraşan Taehyung'a laf attı. Uğraşacak birisi gerekiyordu.
"Yoongi." otuz iki diş sırıtarak cevapladı Taehyung.
"Aman ne hoş." kaşları çatık, rahatsız bir şekilde Taehyung'a yüzünü buruşturdu Jimin. Deltanın orada bulunduğu andan beri kendini inanılmaz rahatsız hissediyordu. "Sende seninkiyle mesajlaş diyecektim ki gerek kalmadı. Buraya geliyor." dedi Taehyung gülerek. Jimin kafasını şimşek hızında kaldırırken aynı anda defterini kapattı. "Seninki diyip durma aptal." ağzının içinden belli belirsiz konuştu.
Delta şimdi yanlarındaydı. Elleri cebinde, baştan aşağı siyah giyinmiş ve saçları büyük bir özenle şekillendirilmişti. Kolları boydan boya dövme kaplıydı. Dudağındaki ve kaşındaki piercingle aynı bir ilah gibi durduğunu inkar edemezdi Jimin. Jungkook gülümserken konuştu. "Selam."
Jimin deltayı süzmeyi bırakıp bir şey demeden defterine odaklandı ve bir şeyler karaladı. "Selam Jungkook." cevaplayan tabi ki Taehyung olmuştu. "Bende tam kalkıyordum. Sen yerime oturabilirsin." diyerek ışık hızında kalkıp başka bir köşeye geçtiğinde Jimin arkadaşının ona olan ihanetini düşünmeye fırsat bile bulamamıştı. Jungkook sırada yanına oturup kolunu arkaya attı. Yani Jimin'in tam arkasına.
"Naber küçük bomba?"
"Sen gelince keyfim kaçtı." diye keyifsizce cevapladı Jimin. Ona gülerek bakan delta Jimin'in aksine keyifli görünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
smells like serenity | jikook
FanfictionJimin,kendisini herkesin içinde küçük düşüren sanat kulübü başkanı delta Jungkook'a mesaj atar. Jungkook'un kafasında ise küçük omeganın kokusunu neden sakladığı sorusu vardır. |omegaverse/texting|