Jungkook:
jimin kapıdayım
bekliyorumJimin:
biraz daha bekleyebilir misin
hemen geleceğimJungkook:
acele etme....
Jimin odasından aceleyle çıktığında salondaki annesiyle göz göze geldi. Dün akşam yemekte çok iyi şeyler yaşanmamıştı.
Bir anda Jungkook var diye düzelmeyecekti elbette. Babası odasından hiç çıkmaması gerektiğini söylemiş ve konuyu kapatmıştı. En azından bastırıcı kullanmıyordu.Bu yüzden kabul etmişti. Jungkook'a söylemeyecekti çünkü onun için yeterince şey yapmıştı. Kendini mahçup hissediyordu.
Kapıdan ayakkabılarını bile bağlamadan bağcıkları bileğine sıkıştırıp kapıyı çarparak çıktı. Jungkook kalçasını arabaya yaslamış bir şekilde onu bekliyordu. "Yavaş yavaş."
"Geldim." dedi nefes nefese. Sabahları uyanamıyordu ve bugün Jungkook'un geleceğini unutarak alarmını üç kere ertelemişti.
"Günaydın." diyerek elleriyle Jimin'in saçlarını düzeltti Jungkook. "Sanada günaydın."
"Bir sorun var mı?" derken ellerini Jimin'in saçlarından çekip sordu.
"Hiçbir sorun yok." dedi Jimin kocaman gülümserken. Jungkook onu tatlı buluyordu haddinden fazla güzel görünüyordu. Hele ki bastırıcıları kullanmayı bıraktıktan sonra daha güler yüzlü olmuştu. Mutluydu.
Jungkook karşısında ona samimi bir şekilde gülümseyen Jimin'e daha fazla dayanamadı. Bileğinden tutarak yavaşça kendine çekti ve sarıldı. Dün gece Jimin'in varlığını hissedebilmek için onun uyuduğu yatakta uyumuştu. Şimdi ise kokunun asıl kaynağı kolları arasındaydı. Daha duyduğu ilk andan beri kafasını boynuna gömme hayalleri kuruyordu.
Eh buna da daha fazla dayanamadı,burnunu Jimin'in yumuşak boynuna gömerek yavaşça kokladı.
Jimin sarılma hamlesini beklemediğinden önce biraz afallasa da kollarını Jungkook'un boynuna yerleştirdi. Boynundaki sıcak nefes yüzünden gıdıklanıyordu. "Çok güzelsin." dedi yüzünü boynundan çekmeden. Jimin konuşmasının etkisiyle huylanıp kendini geri çekmeye çalıştığında Jungkook gıdıklandığını anlayıp gülümsedi ve belinden tutarak iyice kendine yapıştırdı. "Bayılacağım."
Jungkook oyuncu bir tavırla gülümsedi ve çekilmeden önce yavaş bir şekilde Jimin'in boynuna üfledi. "Ya!"
Jimin omuzlarından iterek uzaklaştırdı. "Hadi gel." dedi Jungkook gülümsemesini sürdürürken. Huylandığını öğrendiği iyi olmuştu. Jimin'in kapısını açtı önce, Jimin bindikten sonra emniyet kemerini takıp şoför koltuğuna geçerek arabayı çalıştırdı. "Heyecanlı mısın?"
"Anlamadın sanki." diyerek az önceki sarılmayı kastetti. Feromonlarından anlamış olmalıydı. Jungkook güldü. "Anlayamadım tam bir daha bakarsam anlarım."
Jungkook daha ilk dakikadan başlamıştı uğraşmaya, tüm günü nasıl geçireceğini bilmiyordu. Çok hoşuna gitse de çaktırmamak en iyi seçenekti. Onunla uğraşmasını seviyordu. "Şoförlüğünü beğenirsem bakabilirsin."
"Şoförün de oldum. Bakalım daha neler olacağım." dedi kendi kendine konuşur gibi. "Belki sevgilim falan işte." diyerek camdan dışarıyı izlemeye başladı. Bu kadar mutluluk bünyesine fazla gelmişti. Yaşadığı en iyi hafta buydu. Ne kadar gergin,stresli ve bol ağlamalı günler geçirse de Jungkook yanındaydı,onu mutlu etmeyi çok iyi biliyordu.
Özellikle yaptığı bir şey yoktu. Sadece konuşup şaka yaparak onu güldürüyordu. Bazı temasları da cabasıydı. Dün birde izin almıştı kendisinden. Bu sarılma daha hiçbir şeymiş gibi hissediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
smells like serenity | jikook
Hayran KurguJimin,kendisini herkesin içinde küçük düşüren sanat kulübü başkanı delta Jungkook'a mesaj atar. Jungkook'un kafasında ise küçük omeganın kokusunu neden sakladığı sorusu vardır. |omegaverse/texting|