32

4.2K 420 308
                                    

merhaba arkadaslarim selamunaleykum aleykumselam duygusalim cok su anda

bolumu sip diye yazdim valla akti gitti ama gec yazmamin sebebi hastaligim ve koyume geri donmemdi

bu bolumde bir seyleri drgistirdim simdi soyleyip seyapmak istemiyom ama siz anlarsiniz takilanlar olur diye bastan soylim dedim👀

yorum istiyom😭😭 oy vermenizden daha onemli!!! (saka)

umarim begebirsinizzz iyi okumalar
...

"Aslında bir kurs var. Resim hocası arıyorlarmış konuştum bugün. Ne yapmalıyım sence?" diye sordu Jimin yemeğinin son lokmasını ağzına atarken. Mezun olmalarının üzerinden tamı tamına iki ay geçmişti. Bu iki ay içinde kendini psikolojik olarak toparlamaya çabaladı. Her şeyin hızlı gelişmesi onu yormuştu. Ruhunun dinlenmesi için yeterli bir zamandı. En önemlisi onu önemseyen ve değer veren bir sevgiliye sahipti. Jungkook olmasaydı bu kadar iyi durumda olmayabilirdi.

Yüzü açılmış, aydınlanmıştı. Vitası değer görüyor ve şımartılıyordu. Her gün öpülüyor ve iltifat yağmuruna tutuluyordu. Itiraf etmeliydi Jimin kurdunu bahane olarak kullandığı da oluyordu Jungkook'un öpücükleri için.

Hoş, Jungkook onu her türlü öpüyordu ama böylesi daha eğlenceliydi. Göğsüne sığınmak, sırnaşmak ve sevilmek en sevdiği şeydi.

"Neredeymiş? Detaylarını öğrendin mi?" dedi Jungkook. Jimin'i dinlediği için yemeğini bırakıp ona dönerek dikkatini ona vermişti. "Haftada üç gün lise öğrencilerine ders vereceğim eğer işi alırsam. Buraya da çok uzak sayılmaz."

Jungkook "Ilkokul öğrencilerine çiçek böcek çizdirmekten daha iyi." diyerek güldü. Jimin vita olduğundan ona verilen işlerin çoğu küçük çocuk işleri oluyordu. Bu duruma sinir olduğu için birçok işi de listesinden silmişti. Küçümsemiyordu asla ama uzmanlaştığı alan pastel boyayla ev çizdirmek falan değildi. "Değil mi? Az kalsın lise öğrencileri dediği anda kabul edecektim..." diyerek güldü.

"Eğer içine sindiyse yarın git vakit kaybetmeden?"

"Sende gelir misin benimle?"

"Gelirim." dediğinde yemeğini bitirmişti Jungkook. Jimin'in tabağını da eline alarak ayağa kalktı.

Iki tabağı da çalkalayıp makinaya koydu. Bu sırada Jimin kalan şeyleri toplayarak yardım etmek için ayaklandı. Tam ikisi de aynı anda arkasını döndüğünde çarpıştılar. "Trafik kazası." dedi Jungkook. Eğilip Jimin'in yanağından öptü.

"Elimdekiler düşecek."

"Alalım o zaman." diyerek elindekilere uzandı. Tezgaha koyup tekrar Jimin'e döndü. Belinden tutarak kendine yasladı ve sarılıp boynundan öptü.

"Annen aradı dün...ne zaman evleneceğimizi soruyor." dedi Jimin bir süre oluşan sessizlikten sonra. Jungkook onu usulca öperken duraksadı ve kafasını boyun girintisinden çıkardı. "Üzgünüm. Yakın zamanda olacağını söylemiştim ama."

"Rahatsız olmadım. Normal merak etmesi." dediğinde Jungkook iç geçirip bir elini Jimin'in saçlarına götürerek okşadı. "Seni bekliyorum. Iyileşmen için."

Jungkook'un kastettiği şeyi anladı Jimin. Her ne kadar hiçbir sorun yokmuş gibi görünse de Jimin taşındıktan bir süre sonra kabuslar görmeye başlamıştı. Geceleri korkuyla uyanıyor, canının yandığını sanarak ağlama krizleri geçiriyordu. Gün içinde hep yorgundu ve tek korkusu tekrar aynı şeyleri yaşamaktı. Jungkook doktora gitmeyi teklif ettiğinde ise kabul etmemişti. Onun doktora ihtiyacı yoktu. Zamana ihtiyacı vardı ve yeteri kadar beklemişti. Artık kabusları görmüyordu ya da sürekli ağlayası gelmiyordu. Kurduyla kavga halinde değildi. Kısacası toparlamıştı. "Ben iyiyim. Uzun süredir hem de."

smells like serenity | jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin