Iki yıl.
Koskoca iki yıl geçmişti. Dün gibi hatırlıyordu her şeyi Jimin. Jungkook'a mesaj atışını, çektiği acıları ve Jungkook'un onu aynı bir süper kahraman gibi ailesinin elinden kurtarışını.
Evlendikleri günü,Tokyo tatilini ve geçen iki yılda yaşanan her şeyi en ince detayına kadar hatırlıyordu.
Iki yıldır çok mutlu bir evlilikleri vardı. Herkesi kıskandıracak türdendi ve öyle oluyordu da. Herkes Jungkook'un müthiş bir delta olduğunu Jimin'e sanki bir sarayın sultanı gibi davrandığını söylerdi.
Ayrıca Jungkook'un ne kadar sabırlı olduğundan da bahsederlerdi. Bazen komşuları konuşurlardı apartmanda. Duymadıklarını sanıyorlardı ancak apartmandaki yankı yüzünden ellerinde megafon varmış gibi oluyordu. Jungkook'un iki yıldır ona bir yavru vermediği hâlde Jimin'i neden bu kadar sevdiğini söylerlerdi. Hatta Jimin'in bir hastalığı olduğunu söyleyen bile olmuştu.
Birçok kez bu konu ikisi arasında tartışmaya yol açmıştı. Işin garip tarafı Jimin onlara hak veren taraftaydı. Jungkook milyonlarca kez sorun olmadığını ve kendini ne zaman hazır hissederse o zaman olması gerektiğini söylüyordu. Başkalarının ne dediğini umursamadan hayatına devam etmesi hakkında birçok kez uyarı almıştı eşinden.
Jimin ise -bu huyu hiç değişmiyordu- diğer insanların ne dediklerini önemsiyor ve üzülüyordu. Asla Jungkook'un dediği gibi olamıyordu. Herkes bir şeyler söylüyordu işte. Bir vita olmasına rağmen deltaya bir yavru bile veremiyor diyorlardı. Kim olsa üzülürdü. Jungkook'un ne kadar çok baba olmak istediği aklına geldikçe durum daha da içinden çıkılmaz bir hâle dönüşüyordu. Kendi içinde iç savaş yaşanıyordu.
Her kızgınlığında Jungkook yanındaydı. Ondan başkası düşünülemezdi ancak kendini tutması hayran olunacak bir özellikti. Asla Jimin'in isteği dışında onu düğümlememişti. Ikisi için zor da olsa yapabiliyordu.
Belki de zamanı gelmişti. Jungkook her yönden çok iyi bir eşti. Çocuklarına ve kendisine iyi bakabilecek bir baba figürü. Jimin istiyordu. O savaşı çoktan kazanmıştı.
Bu kararı vermesinin sebebi sadece Jungkook'un ne kadar iyi bir insan olduğu değildi elbette. Alışverişe çıktıklarında gördüğü birkaç evli çocuklu çifte heveslenmişti mesela. Bir sürü etken vardı. Hamile insanları görmüştü. Hatta kendisi gibi erkek olan hamile birini görmüştü. Eşi yanındaydı ve yemek yiyorlardı. O zaman da istemişti. Jungkookla bunu yapmanın hayalini kuruyordu her gördüğünde.
Karnında bir yavru ve yanında onlarla ilgilenen deltası.
Bunları isterken bilinci de yerindeydi üstelik.
Artık emindi. Jungkook'a bir yavru vermeliydi.
Kendisi de istiyordu. Hamilelik hissini merak ediyor, içten içe bir yavruya bakma isteğiyle dolup taşıyordu. Kızgınlığı yakındı. Bu akşam geldiğinde Jungkookla konuşmalıydı.
Önce ikisine güzel bir akşam yemeği hazırlamalıydı. Içinden gelmişti. Uzun zamandır,sadece bir hafta,romantik bir an yaşamamışlardı. Jungkook onu bir yemeğe çıkarmıştı ve ondan sonra meşgul olmaları sebebiyle biraz ilgisiz kalmışlardı birbirlerine.
Bu iki yıl süresinde yemek yapmayı bile öğrenmişti. Gerçi Jungkook yaptırmıyordu ama böyle anlarda işine yarıyordu. Jungkook'un en sevdiği yemeklerden yaptı ancak ölçü sorunu yaşıyordu. Eşi aynı bir ayı gibi her şeyi bir oturuşta öğütüyordu.
Fazla fazla yapmıştı.
Jungkook'un her zaman geldiği saate yakın yatak odalarına gidip üstünü değiştirdi. Bu süreçte evde de küçük değişikler yapılmıştı tabi. Daha büyük dolaplar ve daha büyük bir yatak yerleştirmişlerdi. Duvarları boyamışlardı ve Jungkook'a figürlerini koyacağı ayrı bir kitaplık almışlardı. Artık ikisi de aldıkları figürleri buraya koyuyorlardı. Jimin Jungkook'dan daha iyi bir koleksiyoncu olmuştu hatta. Her gördüğü küçük minyatürü alıyordu. Durmak bilmiyordu ve Jungkook seve seve izin veriyordu gönlünce kullanmasına. Animeli olsun veya olmasın bir sürü küçük oyuncak vardı raflarda.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
smells like serenity | jikook
FanfictionJimin,kendisini herkesin içinde küçük düşüren sanat kulübü başkanı delta Jungkook'a mesaj atar. Jungkook'un kafasında ise küçük omeganın kokusunu neden sakladığı sorusu vardır. |omegaverse/texting|