Ölmek miydi cesaret isteyen yoksa yaşamak mı?
Çektiğim ızdırap bedenime fazla geliyordu,kaldıramıyordum.
Onu kırmıştım,istemeden de olsa onu kırmıştım.
Aramızda bir dargınlık varken böyle bişey olması zoruma gidiyordu.
Özür dilenmesinden de dilemekten de nefret ediyordum.Hastaneye girecek cesaretim yoktu,kötü bir haber almaktan deli gibi korkuyordum.
Cesaretimi toplayıp yavaş adımlarla hastaneden içeri girdim.
Hastanenin içi diğer gördüğüm hastanelere kıyasla daha ferah bir dizayna sahipti.
Tavanları yüksek olduğu için insanın içini daraltmıyordu ve bu rahatlamama da yardımcı oluyordu.Sahibini merak etmiştim doğrusu.
Uzun koridoru bitirdiğimde tam yoğun bakımın kapısında durmuştum.
Sessizlik acıtıyordu canımı.
İçerde ağlasa,bağırsa acısını haykırsa canım yanmazdı ama hiçbir ses yoktu.
"Bir haber var mı?"
Sunghoon telefonunu kapatıp cebine koydu,tam karşımdaki duvara yaslanmıştı.
"Maalesef yok"
Derin nefes aldım,içimdeki huzursuzluk bir türlü gitmiyordu.Yaşamasını istiyordum,ne pahasına olursa olsun yaşasın istiyordum.
İsterse benden nefret etsin,isterse yüzüme bile bakmasın ama yaşasın istiyordum.Güçsüz olmaktan,çaresiz olmaktan nefret ediyordum.
Hayatım boyunca bende baskın olan 2 duygum vardı.
Kin ve öfke.
Ama Jay hayatıma girdikten sonra,sanki bütün öfkem ortadan kalkmış gibiydi.
Her şeyim olmuştu."Çıldıracağım ya,en azından biri gelip durumun ne olduğunu söyleseydi"
Jake sinirle konuştuğunda Sunghoon ara ara telefonuna bakıp geri kapatıyordu.
"Heeseung olsa her şeyi öğreniriz ama açmıyor telefonu"
Yeonjun kaşlarını çatıp Sunghoon'a döndü.
"Bize söylemediklerini neden Heeseung'a söylesinler ki?"
Soobin yastıkla Yeonjun'un kafasına vurduğunda hepimizin suratına hafif bir gülümseme yerleşmişti.
"Gerizekalı koskoca başsavcı,götün yiyosa söyleme"
Yeonjun dik dik Soobin'e baktığında Sunghoon Jake'e döndü.
"Bu olanlardan sizinkilerin haberi var mı?"
"Söylemedim daha"Çektiği acının nasıl bişey olduğunu tahmin edebiliyordum.
Sadece onu görmek istiyordum,sadece onu duymak istiyordum.
Çok seviyordum,her şeyini çok seviyordum.
O yumuşacık saçları,her gördüğümde daha çok hayran kaldığım esmer teni,her zaman kararlı olan bakışları,hiç bir parfümde bulamayacağım kokusu.Beni nasıl sevebiliyordu her defasında hayret ediyordum,sonuçta canavardan farkım yoktu.
Şu durumda kendimi bir de Chaewon'u düşünerek yormak istemiyordum.
Neyse ki Taehyun vardı,Chaewon'a gözü gibi bakacağına emindim.Telefonuma gelen bildirime baktım,Taehyun'dan mesaj gelmişti.
Taehyun
LAN CEVAP VERSENE SU MESAJLARA
CILDIRAYIMMI MERAKTAN
PASAMA BAK
LAN BAKSANA
AMCAM KURŞUNA DIZECEK BENI
IDARE EDIYORUM SENI SUAN
CİN GİBİ PEZEVENK AMCAMI ANCA IKNA ETTIMJungwon
Evde durumlar neTaehyun
disney ile Atatürkçüleri aynı evde düşünJungwon
O kadar mıTaehyun
Şaka bi yana siktir et sen evdekileri,ben Chaewon'u aldım parkta dolanıyorumJungwon
O nasıl sorun felan çıkartıyor muTaehyun
Sizin cinsinize sıcsınlar
Bu aynı sana benzio
KONUŞMA TARZI,HAREKETLERI AYNI SEN
BABANIN GENLERI NASI BASKINSAJungwon
Övdünmü gömdün mü anlayamadımTaehyun
BAK CIDDEN
AYNI UKALALIK AYNI ÖZGÜVEN AYNI ZEKA
keske amcamin genleri bana da gecseymisJungwon
Chaewon'a dikkat et olur mu zaten kafam yerinde değil bide onu düşünmek istemiyorumTaehyun
Sen rahat ol iyi olmaya da çalışma,tanıyorum ben seni her şeyi hemen toparlamak istersin
Telefonu kapatıp derin nefes aldım,yoğun bakım kapısından çıkan doktoru görmemizle anında ayaklandık.
"Öncelikle,ameliyat iyi geçti telaşlanılacak bir durum yok"
İçime su serpildiğinde rahat bir nefes aldım,doktor devam etti.
"İsterseniz sırayla onu görebilirsiniz ama sizi duyduğunu unutmayın,şu anda morale ihtiyacı var"
Doktor hızla yanımızdan ayrıldığında hepimiz birbirimize bakıyorduk.Jake'in ısrarı üzerine yoğun bakımdan içeri girdim,onu ilk ben görecektim.
Içerisi loştu,ferahtı ama insanın içini sıkan bir havası vardı.
Tam karşımdaydı,hızlı adımlarla yanına gitmiştim.
Yatakta sırtüstü yatıyordu,solunum cihazı bağlıydı ve daha sayamadığım bir sürü cihaz vardı.
Her zaman canlı duran esmer teni canlılığını yitirmiş,dudakları çatlamıştı.
Boynunda,omzunda kan lekeleri vardı.Ölü gibiydi.
Yatağının kenarındaki tabureye oturdum.
"Ben geldim"
Bu görüntü bana 8 yaşımda ilk defa ceset gördüğüm zamanı hatırlatıyordu.
1 hafta kendime gelememiştim.
"Seni çok seviyorum,yaşamanı her şeyden çok istiyorum"
Ağlayacağımı hissediyordum ama ağlamamak için çırpınıyordum.
"Ben çok özledim seni"
Yanağımdan süzülen gözyaşını hissettiğimde aceleyle sildim.
"Sesini duymayı,sana sarılmayı,seni sevmeyi özledim"
Sesim gittikçe çatallaşıyordu.
"Sen bu haldeyken çok suçlu hissediyorum,nefes aldıkça boğuluyorum"
Elimi elinin üstüne koyduğumda hissettiğim sıcaklıkla gülümsedim.
"Sen bana bütün duyguları yaşatabilen birisin,insan olduğumu hissettiriyorsun"
Titrek bir nefes verdim.
"Nolur beni affet,hak etmiyorum ama nolur affet beni"
Hemen göz yaşlarımı sildim."Seni kaybetmek istemiyorum,istersen yüzüme bile bakma istersen benden nefret et"
Bir tepki vermesini bekliyordum.
"Ama yeter ki yaşa,sen benim her şeyimsin"Bu bölüm kısa oldu ama diğer bölüme kendimi affettireceğim size SÖZ VERIYORUM BAKIN
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Say Yes|jaywon
FanfictionKendi adaletini kendi sağlayan Jungwon zekası ile bir sürü iş başarır.Ama onu yakalamak isteyen Jay'i hafife alır.