18|Gelişme

122 16 9
                                    

Birini canınızdan çok seversiniz ya.
Ne yapsa,ne kadar kalbinizi kırsa da bişey diyemezsiniz ona.
Başkasıyla mutlu olmak yerine onla mutsuz olmayı seçersiniz.
Ne kadar acıtsada canınızı,onla olduğunuz için iyi hissedersiniz.

Gözlerimi zor bela açtığımda nerede olduğumu anlamaya çalışıyordum.
Üstümde beyaz bir tişört,karnıma kadar çekilmiş bir battaniye.
Doğrulmaya yeltendiğimde kalbime saplanan ağrıyla vazgeçmem bir olmuştu.
Başımdaki inanılmaz ağrı yüzünden ofladım,kolumu hareket bile ettiremiyordum.
İlk defa bu kadar yorgun hissediyordum.

Etrafa göz attım,geniş bir hastane odasındaydım.
O kadar yorgundum ki uzun süre sonra ilk defa nefes almış gibi hissediyordum.

Jungwon nerededir acaba?
Ne kadardır bu odada uyuduğumu bilmiyordum ve daha da kötüsü içeride kimse yoktu.
Belki uyurum umuduyla gözlerimi kapatsamda nafileydi.
İçeri Heeseung'un girmesiyle gözlerim fal taşı gibi açılmıştı.
Yüzündeki ifade o kadar rahat o kadar sakindi ki.

Şaşırmadım.

"Paşam uykuyu seviyorsun anladık da bu kadar da fazla değil mi?"
Karşımdaki koltuğa oturup gözlüğünü düzeltti.
"Seni alsınlar başımdan ya,başka kimse yok mu?"
O bana güldüğünde ben yüzümü ekşittim.
"Tamam lan şaka bir yana iyi misin?"

Jungwon beni merak etmedi değil mi?

"İyiyim bişeyim yok,diğerlerinde bişey yok değil mi?"
Heeseung arkasına yaslandı.
"Yok yok iyiler de"
Doğrulduğumda cümlesini devam ettirmesini bekliyordum.

Umrunda değildim ki,beni neden merak etsin.

"Bu kadar cesur olabileceğini düşünmezdim,o silahın karşısında durmayadabilirdin"

Derin nefes aldığımda gülümsemeden edemedim.
Diğerlerinin benim için endişelendiğini biliyordum,
görmesemde biliyordum.

Ama biraz da olsa Jungwon'un aklına gelmiş miyimdir diye merak ediyordum.

"Birazdan tek tek gelirler ziyarete zaten,sen iyileşmene bak"
Ayağa kalktığında bana gülümsemesine karşılık gülümsedim.

Odadan çıktığında derin nefes aldım,şu anda kafamı yastığa koyduğum an uyuyabilirdim.
Sırtımı geri yastığa yasladığımda içeri Jungwon'un girmesiyle donakalmıştım.

Gerçekten beni merak mı etmişti?

Gözleri kızarmış,kırmızı saçları siyaha dönmüş.
"Jungwon?"
Şaşkınlıkla adını söylediğimde onun yüzündeki tek ifade sevinçti.
"Uyanmışsın!"
Kapıyı kapatıp hemen yatakta yanıma oturmuştu.
İnanamıyor gibi bakıyordu bana,yorgunluk akıyordu gözlerinden.

"Gelmişsin"
Saçlarımı nazikçe düzeltti,ben ise gözlerim sanki ona bakmak için yaratılmış gibi sadece gözlerine bakıyordum.
Yanağımı okşadığında yüzüne ufak bir tebessüm yerleşti.
"Gitmedim ki"
Söyledikleri yutkunmama sebep oldu.
Gerçekten hiç yanımdan ayrılmamış mıydı?

Ben değerli miydim ki senin için?

Sıcak dudaklarını yanağımda hissetmemle nefesim kesilmişti.
Sanki bütün özlemini gidermek ister gibiydi.
Kalbim tekrardan atıyormuş gibi hissediyordum,yaşadığımı hissediyordum.
Dudaklarını yanağımdan ayırdı ve bana baktı.
"Biliyorum o adliyenin önünde seni kırdım"
Bakışlarındaki özlem yerini pişmanlığa bırakmıştı.
"Özür dilemem bir fayda etmeyecek ama çok özür dilerim seni kırabileceğimi düşünemedim"

Jungwon konuşan kişinin sen olduğundan emin miyiz?

"Sen benim her şeyimsin,sen olmadan nefes bile alamıyorum"
Elini elimin üstüne yerleştirdiğinde ben duyduklarımı anlamaya çalışıyordum.
Çok ani olmuştu dedikleri,duymaya o kadar ihtiyacım vardı ki.
Benden bir cevap bekliyordu farkındaydım ama cevap bile veremiyordum.

Ama bana öyle bakarsan konuşamam ki.

"Böyle laflar söylemen için illa vurulmam mı lazımdı?"
Hafifçe gülümsediğimde kaşlarını çattı.
"Dalga geçiyorsun bide ya"
Kalkmaya yeltendiğinde bileğinden tuttum.
"Tamam tamam,trip atma hemen"
Gözlerini kısıp bana baktığında gülmemek için zor duruyordum ki dikkatimi bişey çekmişti.

Benim tişörtümü nereden buldun sen?

Sanki anlatmak istediği bişey varmış gibi ikilemde bakıyordu bana.
Bakışları yüzümde yavaşça geziniyordu.
Onunla alakalı her şeyi seviyordum ama her durumda bakışlarının cesur olmasına hayran kalıyordum.

İçi gidiyormuş gibi bakıyordu yüzüme,kafasından neler geçtiğini az çok tahmin edebiliyordum.

İkimizde aynı şeyi düşünüyorduk çünkü.

"Ağrın çok mu?"
"Sırtım ağrıyor sadece biraz onun dışında bişeyim yok"
Derin nefes aldığında saçlarını karıştırdım.
"Sen bişey anlatacaksın belli"
Bana bakıp gülümsedi.
"Heeseung benim söylememi istedi,sırf o istedi diye söylemezdim ama"

Heeseung ve sen?
Benim kulaklarım doğru mu duyuyor acaba?

"4 gün önce olması lazım,Heeseung bana bir teklifte bulunmuştu"
Pür dikkat onu dinliyordum,gerçekten merak etmiştim.
"Başta kabul etmedim ama arada Chaewon olunca bidaha düşündüm"

"Ikimizde birbirimizden haz etmiyoruz, kabul etmek istemesemde Heeseung çok zeki biri ve bunu bayağı iyi kullanıyor"
Dur düşündüğüm şey olamaz değil mi?

"Aramızdaki düşmanlığı kenara bırakıp bundan sonra beraber çalışmaya karar verdik"

AY FICIN GIDISATI NASI SIZCE

Say Yes|jaywonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin