Bölüm 7/Irving?

136 13 1
                                    

Öğle yemeğinde Kelly sürekli ciddi olup olmadığımı soruyordu.

"Ayy inanamıyorum.Bak Lexi ciddi misin son kez soruyorum?"

"Uh...ciddiyim dedim ya Kelly.Bu 15. kez soruşun oluyor."

"Ama inanamıyorum Lexi!Sen Tom'a Patronus büyüsünü öğreteceksin!Ağağaaa!"

Göz devirdim."Gerçekten hevesimi kaçırıyorsun Kelly.Yapmayacağım dersem birden,şaşırma ha."

"Tamam tamam sustum.Aa bak öğrencin geliyor."

İkimizde sağımıza döndük.Riddle yine asık suratlı bir şekilde geliyordu.

"Merhaba."deyip Kelly'nin yanına oturuverdi.

"Sanada Riddle."deyip çorbamı kaşıkladım.

Masaya kollarını dayayıp yaklaşabildiği kadar bana yaklaştı.

"Ciddi miydin eğitim konusunda?"

"Evet Riddle.Ciddiyim.Ha sen yok istemiyorum dersen yardım etmem canım bana ne?"

Geri çekildi."Tamam.Yardım et."

Gülümsedim.Sonunda Riddle'a işe yaramaz olmadığımı kanıtlayabilecektim.

"İlk işin akşam yatmadan önce en mutlu anını düşünmen.Yani hayatta birçok mutlu anımız var ancak en mutlu olduğun anıyı hatırlamaya çalışırsan her şey daha kolay olacaktır.İnan bana."

"Eh kaldık buna ama neyse tamam söylediklerini yapacağım."

"Ben çakarım bir tane de yer çarpar yerdeyken de yüzüne bir tane avada yapıştırırım kalırsın ortada ha!"dedim sinirle.

Güldü."Tamam tamam.Sinir etmeyeceğim seni."

***
Bir evin önündeydim.Kafamı kaldırıp eve baktım.Bir yerden tanıdık geliyordu ancak nerden?

Evin içine girmek için bahçe kapısını açıp bahçeye girdim.Bahçede türlü türlü iksirlik şifalı bitki vardı.Dış kapıya geldiğimde kapıya uzun uzun baktım.Burda ne işim vardı?

Kapıya iki kez tıklatıp geriye çekildim.Kapı açıldığında içerde benden yaşça çok büyük siyah saçlı siyah gözlü birini gördüm.Yoksa...Riddle mı?

"Sonunda Lexi.Sabahtandır bitkileri toplamamak için kendimi zor tutuyorum.Hadi geç içeri."

"S-siz kimsiniz?"

"Hadi ama ben profesörünüm ya."

"Hayır benim böyle bir profesörüm yok."

"Hadi ama ben Profesör S....."

Profesörden sonrasında sesi bulanıklaştığı için tam duyamadım.

"Profesör S..... mi?Ha yoksa siz Profesör Slughorn'un gençliği misiniz?"

Kollarından tutup sarstı beni."Hayır Lexi!Ne Slughorn'u kendine gel!"

Kollarından kurtuldum."Ben rüyadayım ve sen de rüya karakterisin!"

Birden adamı o karaltı yakaladı ve havaya kaldırdı.Boğazından tuturken geriye doğru bir kaç adım attım.Kalbim deli gibi atıyordu.

Karaltının uzun boynuzları vardı ve ilk defa onu çok net bir şekilde görmüştüm.

Arkama bakmadan kaçmaya başladım.Bahçeden çıktım ve ormana doğru koşmaya başladım.Arkamdaki sıcaklıktan karaltının beni kovaladığını anlayabiliyordum.

Ormanın içlerine doğru gittikçe nem artıyordu.Sanırsam yakınlarda bir yerde bir dere olmalıydı.

Evet tam karşımda eski bir tahta köprü duruyordu.Eski olduğu için güvenemiyordum ancak arkamdan beni kovalayan bir karaltı canavarı vardı.

Arkama baktığımda sırıtarak koşan o karaltıyı gördüm.Tekrar önüme döndüğümde köprüye varmıştım.Koşarak üstünden geçerken altımdaki tahta kırıldı ve düşmeye başladım.

Soğuk su tüm bedenimi ıslatırken gözlerimi açmaya çalıştım.Tam karşımda...

Tam karşımda benden bir tane daha vardı.

Ellerimden tutup parmaklarımızı birleştirdi.

"Günlük."

"Ne?"

"Günlüğü oku Lexi ve Irving'e güvenme.Riddle'a da güvenme ancak şu anlık onun dışında güvenebileceğin pek fazla kişi yok."

"Günlüğü okuyacağım ancak neden Irving'e güvenmeyeyim?"

"İçimden bir his onun bir şeyler karıştırdığını söylüyor."

"Riddle'ın dediği gibi mi yani?Bir şeyler mi planlıyor?"

Bir elini çenesine koyup düşünmeye başladı.

"Evet.Riddle'ın dediği gibi.Irving bir şeyler karıştırıyor ve bu şeyler hiçte iyi değil.O yüzden Riddle'a güven."

"T-tamam Lexi."

"Yakında her şeyi anlayacaksın."

***

Gözlerim yavaşça açıldı.Başım çok kötü ağrıyordu.Sanki kafamın içinde bir şey var da beynimi sıkıyormuş gibi.

Dişlerimi acıyla birbirine bastırıyordum.Bu ağrı kolay kolay geçmeyeceğe benziyordu.

Yataktan kalkıp üstüme bir hırka alıp odadan çıktım.Hastane kanadına inip ilaç isteyecektim.

Slytherin ortak salonuna geldiğimde kimse yoktu.Şöminenin içindeki ateşten cızırtılar geliyordu ve tek aydınlık şey oydu.

Ortak salondan çıkıp hastane kanadına doğru ilerlemeye başladım.

İçeri girdiğimde ağır ilaç ve iksir kokusu burnumu yaktı.Bir hemşire bana doğru geldi.

"Bir sorun mu var?Bu saatte burda olmanız hiç doğru değil de."

"Başım çok kötü ağrıyordu.Yardım edebilir misiniz diye soracaktım."

"Gel yatağa otur ben sana ilacını ve iksirini hazırlayayım."

Hasta yatağına oturup hemşireyi beklemeye başladım.Geldiğinde bir elinde hap bir elinde de iksir duruyordu.

İksir dolu bardağı elime aldığımda kokusundan Sitcapi iksiri olduğunu anladım.

(Kendim uydurdum)

Sitcapi ağır bir iksirdi ve çözemeyeceği ağrı yoktu.

İlacı tek bir yudumda bitirdim.Kadın hapı verdiğinde onu da yuttum.

"Geçmiş olsun."

"Sağolun."

Kadın giderken baş ağrımın yavaş yavaş dindiğini hissedebiliyordum.

Revirden dalgın bir şekilde çıkarken merdivenlerin başında kumral saçlı bir çocuk duruyordu.

Bu çocuk...

Bu çocuk Irving'ti.

Geçmişin Canavarı~Temps Serisi 1(Tom Riddle)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin