Selammm güzel okurlarımm
Nasılsınız, iyisiniz iyi.
Keyifli okumalar🖤🖤🫶🏻🫶🏻🪷🪷
————
Dört ay...
Anasını satim dört ay geçmişti ve ben neredeyse bulmam gereken her şeyi bulmuştum,öğrenmiştim.
Ama kalan son belgeyi bulamıyordum ve en önemliside oydu. Bu süre zaafında Hüsnü yarbayım la üç kere iletişime geçebilmiştim, öğrendiklerime göre bu en son almam gereken belge en gizli olanıymış .
Bu yer altında açtıkları kampı kimsenin bilmediğini düşündükleri için en başlarında olduğunu öğrendiğim adam buraya göndermişti belgenin güvenliği için ve kampın başına da o belgeyi birde gizli olan diğer şeyleri de koruması için 'sevgili eşim'i gönderip bu itlerin başına bekçi dikmişti.
Bunların burada yaptıkları tek şey kampı korumaktı. Ne etraftaki köylere sataşıyor ne adam öldürüyorlardı. En az kırk elli kişi vardı burayı koruyan, kişi sayısından da anlaşıldığı üzere burası büyük bir yerdi.
İnsan düşününce sırf bir kaç tane belge için bunlar fazla değil mi diye ama değil di. Almam gereken son belge de Ankara'ya yapacakları büyük bir olay'ın bütün ayrıntıları yazılıydı, tam bir yıldır bu projeyi planlıyorlardı ve yine bizim haberimizin olmadığını düşünüyorlardı.
Ankara'ya yapacakları şeyden 'olay' diye bahsetmemin sebebi ne yapacakları hakkında bir bilgimiz olmamasıydı. Bildiğimiz tek şey adının 'PANİK' olduğuydu.
Gerisi o belgede yazıyordu ve ne zaman yapacaklarını da az çok bilmediğimiz için en hızlı yoldan öğrenmem gerekiyordu. En son iki hafta önce Hüsnü Yarbayımla konuştuğumuzda bana üstlerin yaklaşık iki ay sonra olacağını tahmin ettiklerini söylemişti.
Yapacakları hakkında hazırlık yapmamız da gerektiği için az bir zamanım vardı. Ve yeni hazırladığım planım üzerine yaklaşık bir hafta içinde buradan ayrılmış olacaktım.
Öğrendiğim bilgilerin arasında 'sevgili kocamın' adını öğrenemesem de lakabını öğrenmiştim. Çünki bana ismini kimseye söylemediğini söylemişti
"Altan" güzel bir takma isimdi, bu şerefsizlerin arasında böyle normal olanlarda mı vardı yani.
Yaşı otuz'du ve saçma bir şekilde en sevdiği rengin de mavi olduğunu öğrenmiştim. Saçma olan şey en sevdiği rengin mavi olması değildi, benim ona bir anda en sevdiği rengi sormam ve onunda hiç düşünmeden normal bir şekilde cevap vermesydi. (Çünkü olay çok normal siz çok normalsiniz seni her an fark edip öldürebilir ama bu çok normal) dalga geçme.
Bana o gün, yani beni o adamın elinden kurtarıp karım dediği gün söylediklerine göre onların bana dokunma düşüncesinde bile bulunmaması için yapmıştı. Yani benim için yapmıştı. İnandık mı? 'Biraz ucundan olabilir' sonuçta bir şey yapmamıştı, bana hiç dokunmamıştı bile. 'Helallll!!"
Yaklaşık bir saat önce en büyük liderin , yani onu buraya gönderen adamın yanına gitmek için yaklaşık üç araba adam ile çıkmışlardı.
En fazla on beş , yirmi adam kalmıştı kampta. Plan hazır, ben hazırım, silahlarım hazır. Yaklaşık bir saat sonra gelecek olan 'sevgili kocacığım' hazır. En önemlisi bütün kampa yerleştirdiğim bombalar hazır.
BAŞLIYORUZZZ...
————
Bir saat sonra 'sevgili kocam' gelmişti ve ne hikmetse koşa koşa odaya gelip bana aldırmadan elinde olan kenarları kırmızı dosyayı gardıropta kendi tarafına koyup hızlıca bana döndü.
"Bu dosyayı görmedin,duymadın,bilmiyorsun" dedi ve bana yaklaşıp eli ile çenemi tutarak kaldırdı.
"Tamam mı karıcığım?" Dediğinde onayladığımı belirtmek adına hızla kafamı salladım. gülümseyip elini çenemden çekti ve uyku akan gözlerini ovuşturarak yatağa gitti ve yüz üstü uzandı. Ona uzanmak demeye bin şahit ister aslında,ATLADI demek daha doğru olurdu.
"Sende yat uyu dinlenmen gerek, yarın gidiyoruz buradan"dediğinde tam konuşmak için ağzımı açmıştımki lafı ağzıma geri soktu.
"Yatmanı söyledim" dedi. Büyük ve sesli bir offfff çekip yatakta kendi yerime yattım. Yine uyuduğunu gösteren sesler çıkartınca bende kalkıp bu gün getirdiği dosyayı almak için gardıroba yöneldim.
Sessizce kapağını açıp onun tarafından dosyayı aldıktan sonra yine aynı sessizlikle yaklaşık bir saat içinde bütün dosyayı ezberleyip yanına geri yattım. Ne olur ne olmaz , belki belgeleri alırken sıkıntı çıkacaktı böyle bir tehlikeyi göz önünde bulunduramazdım.
————
Yine sabahın erken saatlerinde uyandı, beni uyandırmamaya çalışarak kalkıp dolaba yöneldi ve kapak açılma seslerini duymamla dosyayı alacağını anlamış oldum.
Gelen poşet sesiyle düşünce desteklenmiş oldu. Aynı zamanda bir hışırtı sesi duymam ile yutkunmamak için kendimi zor tuttum.
Üstünü değiştiriyordu , peki ben neden başımı çevirip onu izlememek için büyük bir savaş veriyordum?
————
Yine akşam olmuştu ama 'sevgili kocam' gelmesi gereken saatte burada değil di.
Üç aydır bir saat bile geç gelmeyen adam şu an neden hala gelmiyordu?
Merakla odanın kapısını sessizce açıp kafamı dışarı çıkardım ve sağıma soluma bakarak komple odadan çıktım.
Büyük tahta kapının olduğu koridora girdiğimde hemen solumdaki odadan gelen sesleri duymamla olduğum yerde kaldım.
"Na zaman göstereceğsan biza dosyayı?"
"Sabredin yakında göstericem, bunun kararını vermek bana düşmüyor biliyorsunuz ki"
Anladığım kadarıyla bu itler 'sevgili kocam' ın üstüne geliyordu, dosyayı göstermesi için. Peki neden göstermiyordu?
Hepsi aynı taraftaydı sonuçta,
Yani. Öyledirler herhalde...
————
Benim güzel okurlarım
Yorum yaparsanız sevinirim
Bir sonraki bölüm küfür kıyamet
Hoşçakalınnnn
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Komutanın Kızı = Texting=
Action"Ben göreve gidiyorum , o yüzden hakkını helal et" dedim ve bir cevap vermesini beklemeden telefonu kapattım. Gelen bildirimle telefona bakınca "Allah'a emanetsin yüzbaşım, sağ Salim gel geri , bekleyenim yok deme ben varım. Bu yüzden tek parça ge...