İlk öncelikle herkese merhaba. Çise'nin kardeşi Alya için 2 kişi de kararsız kaldım ve size sormak istedim. Sizce aşşağıdakilerden hangis Alya olsun. En çok yorum gelen Alya olcak.
Bu mu? Yoksa
Bu mu
Ya da siz istediğiniz gibi hayal edin size kalmış.
Tatlılarımızı yerken bir şey konuşmamıştık. Şimdi ise Demir bey kendine kahve bana ise sıcak çikolata söylemişti. Onları içerken konuşmaya başlad. "Bana soracağın şeyler neydi ?" Dedi. Aklımdaki sorulardan bir tanesini sormaya başladım "şey ben Alya'yı yanıma alcam ya yakında reşit olcam. Ama Alya'yı bana vermeme ihtimalleri de yüksek. Yani sizce ne yapmam lazım? kardeşimi almam için." Bu konu açıldığında korkuyordum çünkü kardeşimi alamaya bilirdim.
Ben cevap bekleyen bakışlarla karşımda oturan Demir beye bakarken o da konuşmaya başladı "Çise ben bu işlerden pek anlamam ama sana yardım edicem. Sakın bunun için endişelenme, kardeşini alcaksın. Ama benim de istediğim bir şey var." Diyince o kadar sevindim ki. Demir bey gerçekten güçlü biriydi o olcak diyorsa olacağına emindim. Yani neden eminim bilmiyorum ama ona güveniyordum.
Şimdi benden ne isticek merak ediyordum. "Demir bey ben sizin hakkını asla ödeyemem gerçekten. Yani siz teşekkür edilecek bir şey yok diyorsunuz ama siz ne kadar büyük bir iyilik yaptığınızın farkında değilsiniz. Bir de ne istiyorsunuz?" Diyerek sözümü bitirdim. Demir bey gözlerimin içine bakarak konuşmaya başladı.
"Çise bir süre daha bizde kalmanı istiyorum. Senin için bizim ev daha güvenli. Zaten evdekilerle de anlaştın. En azında kardeşini alana kadar kal. Sonrasına bakarız." Diyince şaşırmıştım. Yani beni neden bu kadar düşünüyordu ki ama tek bildiğim bir şey vardı o da Demir beyin hakkını asla ödeyemeyeceğimdi.
.....
İçeceklerimizi de içip eve gelmiştik. Şu anda da artık iğleştiğini düşündüğüm elimden de yardım alarak üstümü değiştiriyordum. Üstümdekileri çıkartıp
Bunları giyip üzerime siyah bir hırka aldım. Saat geç olmuştu ve Aysun teyze yatmıştı. Ama Burak abi ve Hale bizi beklemişti. Şimdi ise aşağıda beni bekliyorlardı. Bende üstümü giyinip indim.
İçeride Burak abi tekli koltukta hale ise karşısındaki koltukta oturuyordu. Bende Hale'nin yanına oturdum. Burak abi hemen "nasılsın fıstığım nasıl geçti kardeşinle?" Deyince Hale de onu onayladı bende tebessüm edip "çok güzel geçti Burak abi. Giderken biraz üzüldü ama yarın yeniden görüşeceğimizi, hatta birlikte kalacağımızı söyleyince çok sevindi." Dedim mutlulukla.
Gerçekten çok mutluydum. Yani ben hiç kardeşimle kalamamıştım ki. Hiç kardeşimle zamanı düşünmeden gezememiştim. Ya da kardeşimi luna parma götürmemiştim. Ama hep görmeye gidiyordum. Her boş zamanımda onla vakit geçiriyordum. Ama çok yakındı bir daha ayrılmayacağımız zaman. Kardeşimle mutlu bir hayat yaşayacaktık.
Hake'nin sesiyle daldığım düşüncelerden çıktım. "Şimdi yani yarın kardeşin gelcek dimi?" Dedi heyecanla. "Evet gelcek öğlen gibi alcaz sanırım sonraki günde geri götürcez." Derken üzülmüştüm çünkü ayrılmak istemiyordum. Hale hemen "e tamam o zaman yarın alışverişe çıkalım hatta abimler de gelsin" kardeşimi düşünmesi beni çok mutlu etmişti.
"Teşekkür ederim gerek yok zaten ben alacaktım ama Demir bey bir sürü şey aldı. Yani normalde ben alırdım ama Demir bey gelirken aldı. Düşünmen bile yeter Hale" derken Hale sanki hiç bir şey dememişim gibi "ya abim iyi yapmış almıştı biz gideriz daha güzel şeyler alırız. Gerçi ben abimler gelsin dedim ama Burak abimi kastetmedim o gelmesin. Geldiği gibi ortalığı birbirine katar." Demesiyle Burak abi
"Halee beni kızdırma abiciğim. Ben neden ortalığı birbirine katayım" dedi. Ben onları şaşkınlıkla izlerken, Hale "Yalanmı abi daha geçenlerde bir kıyafetin önünde niye düğme var diye kavga çıkartan sen değil miydin" demesiyle şaşkınlığım artmıştı. Tabi Burak abi hiç beklemeden cevabını vermesiyle daha ne kadar şaşırcam diye düşünmeye başladım.
"Bir kere ben boş yere kavga çıkarmadım hatta ben bile çıkarmadım kavgayı. Yani bir tişört yapıyorlar üstüne şekil olsun diye 3 tane düğme koyuyorlar. İnsanın kıyafet alma heveslerini soğutuyolar. Bunda benim suçum ne. Hatta Çise'ye sorayım. Çise ben mi suçluyum yoksa saçma sapan kıyafetleri yapanlar mı?"dediğinde
Burak abinin bu kadar hızlı konuşması ve en sonda topu bana atmasıyla ağzım balık gibi açık kalmıştı. Ben şimdi ne diyecektim. Hale de Burak abi de benden cevap bekliyorlarken ben ne diyeceğimi düşünüyordum. Aklıma bir şey gelmeyince "Yani Burak abi ben bilmiyorum ki. Hem bunda tartışacak bir şey de yok boşverin geçmiş gün" Dememle salona Demir beyin girmesi bir oldu.
"Gene ne için kavga ediyorsunuz" dedi ve tekli koltuğa oturdu. Burak abi hemen "abi sen bizi mi dinledin, çok ayıp ya" demesiyle Hale sessizce gülerken ben de Demir beyin vereceği tepkiye bakıyordum. Sınırlı bir yüz ifadesiyle "Burak, kardeşim sen yemekte yürek mi yedin? Yediysen söyle ki çikartıyım yediklerini abiciğim yoksa kötü şeyler olabilir" Dediğinde Burak abinin yüzü mü beyazlamıştı bana mı öyle gelmişti.
Burak abi cevap vermeden susarken Hale sesli bir şekilde gülmeye başlamıştı. Ben mi ne yapıyorum? Bu güzel tabloyu izliyordum. Ben de fazla bir şey istememiştim kardeşimle mutlu olayım yeterdi. Onlar ne kadar şanslı olduklarını biliyorlar mıydı acaba?
Burak abi Hale'ye bakarak "gülmesene kızım" demesiyle Hale daha çok gülüp ayağa kalkıp salonda koltukların etrafında koşmaya başladı. Tabi bu sırada Burak abi de peşindeydi. "Hale seni bir elime geçireyim var ya" dediğinde korkmuştum. Yani tamam Burak abi kötü biri değildi ama...
Yani ben unutamazdım ki yaşadıklarımı. Her gün babamın hakaretlerini, sırf kazandığım para ona yetmiyor diye beni dövüşünü, işim akşama kadar sürdüğü için beni duvardan duvara vurmasını, yemeği yetiştiremediğim için beni suda boğmaya çalışmasını, kardeşime oyuncak-kıyafet aldım diye önce dövüp sonra saçımdan sürükleyerek kapıya atmasını, Elektrikler kesilince beni kabloyla boğmaya çalışmasını...
Bunlar unutulcak şeyler değildi ki. Benim o lanet evde her günümün zehir zıkkım gibi geçmesini istesem bile unutamazdım. Bunlar sadece aklıma gelenler bir de gelmeyenler var ama o konuya girersem biliyordum ki kendime gelemezdim.
Geçmişim peşimi bırakmıcaktı biliyordum. Kabuslar, sözler, bağırışlar hep bana geçmişimi hatırlatacaktı. Daldığım yerden Hale'nin bağırarak Demir beyin boynuna sarılarak tekli koltukta sığabildiği kadar yanına oturdu ve "canım abim koru beni, lütfen" dediğinde Burak abi de karşılarındaydı. Demir bey buram abiye "hadi geçin yerinize 2 dakikada başımı ağrıttınız." Demesiylen Burak abi yerine otururken Hale de Demir beyin yanağından öpüp teşekkür ederek yanıma oturdu.
Cebimdeki telefonun titreşmesiyle elime alıp arayana baktım. Alya'nın Öğretmeni arıyordu. Ama o beni bir şey olmadıkça aramazdı. Salondaki herkes bana bakarken Hale "çise iyi misin?" Demesiyle kendime gelip telefonu açarken Haleye endişeyle bakıp "Alya'nın Öğretmeni arıyor" Deyince salonda sanki çok sesliymiş gibi daha da sessizlik oldu.
Öğretmenin dediklerini dinlerken Hale bana ne olduğunu soruyordu Burak abi ve Demir bey ayağa kalkmış bana doğru geliyorlardı. Ben ise Öğretmeni dinliyordum
Bölümü nasıl buldunuz?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaralı Kız
Short StorySenelerdir suçsuz yere şiddet gören, kardeşinden ayrı kalan Çise Ve Ailesi dışında herkese umursamaz gibi gözüken, çabuk sinirlenebilen Demir Sizce onların hikayesi nasıl başlıcak?