Alya ile oyum oynarken Alya'nın Öğretmeni gelmiş ve birazdan çocukların uyku saati olduhunu söylemişti. Şimdi ise Alya ile konuşup gidecektim. Ama bir yandan da gitmek hiç istemiyordum.
Demir bey ile çok iyi anlaşmışlardı. Açıkçası bu kadar iyi anlaşmalarını beklemiyordum. Şu an yerdeki oyun halısının üstünde; Alya çaprazımda, Demir bey ise diğer çaprazımda şeklinde oturarak Alya'ya oyun oynatıyorduk.
Alya ya dönüp kollarımı açarak "Alya'm senle konuşalım mı?" Dedim gelmesini bekleyerek. Alya kafasını sallayarak kucağıma gelmiş ve gülerek ne diyeceğimi bekliyordu.
Alya'nın anlını öpüp "Ablacım senin şimdi uyku saatin gelmiş. Senin uyuman gerek ki çabuk büyüyesin. Biz şimdi gitcez sende güzelcene uyu ki hemen sabah olsun v-" daha cümlemi tamamlayamadan Alya ağlamaya başladı ve bana sımsıkı sarıldı.
"Hayıy abba gidme, ben seni çoook özlüyolum, tek kalıyım ben. Lütfey bende geyyim." Dedi benim de gözlerim dolmuştu ama az kalmıştı bir daha hiç ayrılmayacaktık.
Alya'nın saçlarını okşayarak "Alya'm ağlama bebeğim hem benim sana süprizim var hemde çook güzel bir süpriz." Dediğimde kafasını omzundan kaldırıp bana bakarak "ne süpliyzi abba" dedi meraklı gözleri ile.
"Eğer ki ağlamazsan yarın 1 günlüğüne beraber olcaz ablacım" dediğimde o gözlerindeki mutluluğu görmemek için kör olmak gerekirdi. Onun mutlu olması benim mutlu olmam demekti. Ama keşke hiç ayrılmasak bebeğim.
Alya hemen minik kollarıyla bana sarılıp "abba hemen uyuyayım o zamayn" dedi. Bende gülüp onu başımla onaylarak " hadi o zaman senin üstünü değiştirip yatağına yatıralım öğretmenin de gelmiş olur" deyip ayağa kalkmaya başladık.
Alya'nın üstünü değiştirmiş ve yatağa yatarken de diğer arkadaşlarının uyku saati geldiği için hepsi yatiyolardı. Biz de Demir bey ile şimdi kapıdan çıkıyorduk. Anlamadığım bir şekilde Demir bey ile Alya çok iyi anlaşmışlardı. Alya giderken sadece beni değil Demir beyi de bırakmamak için çabalamıştı ama yarın görüşcektik.
Biz arabaya binip yola çıkarken saat 21:30 olmuştu. Bu zamana kadar kimse konuşmamıştı. Belki de Demir bey moralimin bozulduğunu farkedip konuşmamıştı. İster istemez kardeşimden ayrıldığım için üzülüyordum. Kim üzülmezdi ki?
Sessizliği bölen Demir beyin sesi oldu. "Kardeşin çok sıcak kanlı tatlı bir kızmış" dedi. "Aslında pek sıcak kanlı değil yani normalde benden başka biriyle çok konuşmayı sevmez. Arkadaşı bile çok yok ama sizi çok sevdi" dedim gerçekten de öyleydi.
Demir bey bu dediğime cevap olarak "tatlı çocuk. Almak istedihin bir şey var mı? Ona göre gidelim" dedi. Bu davranışları beni mahcup hissettiriyordu. "Hayır istediğim bir şey yok. Teşekkür ederim" dediğim de arabayı parkedip konuştu "gene de bakalım" diyip arabadan indi otomatikman bende indim.
Benim yanıma yaklaşıp karşıdaki markete doğru yürümeye başladık. Markete girerken Demir bey "yarın kardeşin gelcek. Hem onun için ne lazımsa ve sen de ne istiyorsan al. Almazsan ben alırım ama kardeşinin neyi sevip neyi sevmediğini bilmediğim için senin alman daha iyi olur." Deyip önüme market arabası getirdi.
Demir bey niye herkese kısa cevaplar verirken bana uzun uzun açıklama yapıyordu ki? "Gerçekten gerek yok ben zaten yarın çıkıp alıcam sizin almanıza gerek yok düşünmeniz bile yeter" dediğimde Demir bey yanımda durup konuşmaya başladı;
"O zaman yarın değil bugün alırız hadi alışverişe başla küçük" diyip market arabasını önüne alıp yürümeye devam etti. Bende mecburen peşinde- bir dk ne! Demir bey bana küçük mü demişti?
Etrafıma baktığımda da kimse yoktu o zaman bana demişti ama ben küçük değildim ki birkaç ay sonra 18 olacaktım. Yani sadece ona göre boyum birazcık kısaydı o kadar.
Hemen peşinden gidip yanına ulaştığım da hafif kaşlarımı çatıp "Ben küçük değilim" diyerek onda aynı hızda yürümeye devam ettim. Kafamı ona bakmak için kaldırmış çatık kaşlarla ona bakan beni süzdü.
Sonra bu büyük marketteki çocuk reyonunun orda durup "ne almak istiyorsan ne lazımsa kendin için de alabilirsin." Dedi. Ben ikna edemeyeceğimi anladığım için kafamla onaylayıp karşımdaki emziklerin oraya gittim.
Normalde çok emzik kullanmazdı. Sadece yatacağı zaman veyadda çok ağlarsa. Sargılı olmayan elime açık pembe renginde kenarları şeffaf orta kısmında küçük kelebekler olan bir tane emzik aldım. Çok tatlıydı, bunu elime alıp yandaki biberonlara bakmaya başladım.
Gine aynı şekilde açık pembe renginde olan biberonun üstünde renkli kuşlar ve çiçekler şeklinde desenleri vardı. Bu da çok güzeldi. Bunu da alıp Demir beye bakmak için arkamı dönmüştüm ki market arabasını oyuncak, kıyafet, bez, süt, toka gibi şeylerle doldurmuş olan Demir beyi beklemiyordum.
Bu adam ciddimiydi. Acaba onların ne kadar olduğundan haberi var mıydı? Ben bunların hepsini ona nasıl ödeyecektim. Bir de eline çocuk çorabı alıp incelemeye başladı. Sonra da ağzına kadar taşmış olan arabaya koydu. Donduğum yerden çıkıp Demir beyin yanına gititm.
Sinirle "ya Demir bey siz ne yapıyorsunuz?" dediğimde bakışları bana döndü ve "alışveriş yapıyorum küçük görmüyor musun?" Dediğinde benle alay etmesinemi yoksa gine bana küçük demesinemi sinirleniyim.
Sabır çekerek "alışveriş mi yapıyorsunuz? Pardon Demir bey ben sizi marketi aldığınızı sanmıştım" dediğimde etrafına bakıp bana döndükten sonra "bu kadar şeyle market mi alınırmış. Bak hala reyonlar ürün dolu" dedi. Ben de "Demir bey bu kadar şey çok fazla bakın bunlar yeter" diyip elindekileri gösterdim. Yetmezse bile ben alırdım.
Demir bey bir elimdekilere bir bana bakıp sonra sabır dinliyormuş gibi bir hareket yapıp gözleriyle bir yeri işaret edip bir yandan da giderken "burda tokalar varmış" diyip gitti. Ya bu gerçekten ciddimiydi.
🕛🕐🕑🕝🕒🕞🕓🕟
En sonunda Demir bey marketten çıkabilmişti. O kadar şey vadi ki poşetlerini birazını korumaların arabasını koydurmuştu. Ne kadar gerek olmadığını söylesem de beni gine dinlememişti. Ve şu an arabadaydık. Demir beyin konuşmaya başlamasıyla yoldaki bakışlarımı ona çevirdim.
"Yorgun değilsen tatlı yemeye gidelim mi?"dedi. Yorgun değildim ve bir yerde oturup konuşmak iyi olabilirdi. Çünkü Demir beye soracaklarım vardı. Onu onayladiğımda bana ne yemek istediğimi sormuş ve ben de bana göre farketmeyeceğini söylemiştim.
Biraz sonra lüks olduğu belli olan bir tatlıcıya gelmiştik. Keşke üzerime daha düzgün bir şey giyseydim. Üstüm kötü değildi ama burası için çok sadeydi.
Demir bey ile bir masaya oturmuş, tatlılarımızı söylemiş bir şekilde oturuyorduk.
Baya zamandır bağzı şeylerden dolayı bölüm atamıyorum ama şimdi attım. İyi okumalar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaralı Kız
Short StorySenelerdir suçsuz yere şiddet gören, kardeşinden ayrı kalan Çise Ve Ailesi dışında herkese umursamaz gibi gözüken, çabuk sinirlenebilen Demir Sizce onların hikayesi nasıl başlıcak?