14. Bölüm

482 29 34
                                    

Herkes şaşırmış bir şekilde Alya ve Demir beye bakarken ben ise ne hissedeceğimi bilmiyordum. Kardeşim ne baba sevgisi ne de anne sevgisi görmüştü. Ve şimdi onu koruyan seven birini görünce baba demişti. Ben kardeşime ne kadar kendime abla dedittirsem de bağzen bana da anne diyordu. Buna tabiki de kızmıyordum. O daha ne anne sevgisi ne de baba sevgisi görmüştü. Onun için bir tek ben ve benim için de bir tek o vardı.

Şimdi ise Ama bu cümleden sonra kendime bir söz verdim. Ben bir daha kardeşimi asla bırakmayacaktım. Onu o kadar çok sevecektim ki artık o yeter dicek kadar.

Bir yandan da korkuyordum. Çünkü kıza bilirlerdi yani sonuçta hem evlerinde kalıyoruz hem de bizim için uğraşırken böyle bir durumla karşılaşmaları onları sinirlendirebilirdi.

Alya hala Demir beye sarılırken odadaki herkes yerinden oynayamıyordu. Doktor ise ne olduğunu anlamadığı için bizim Alya'yı sakinleştirmemizi ve birazdan geleceğini söyleyip odadan çıkmıştı. Demir bey hala duyduklarını şaşkınlığıyla Alya'ya sarılırken ben hemen yanlarında gidip Alya'ya doğru uzanarak

"B-ben hepinizden çok özür dilerim. Yani bende beklemiyordum gerçekten ama bir daha olmaz söz veriyorum." Dedim. Yanlış anlamalarından korkuyordum. Ne kadar itiraf edemesem de onlara kısa sürede çok alışmıştım.

Alya'nın daha çok küçük olsa da baba sevgisi görmediği için ve ona iyi yaklaşan ilk erkeğe böyle demesi onun baba sevgisine ihtiyacı olduğunu gösteriyordu. Kardeşime yetemediğim için kendime kızıyordum.

Dediklerimle Demir bey artık kendisine gelmiş olacak ki kafasını kaldırıp benim dolu gözlerimi görünce anlamlandıramadığım bir şekilde kaşlarını çatarak bakışlarını başka yöne çevirip "Çise özür dilencek bir şey yok ortada ve bir daha kim olursa olsun suçsuz yere özür dileme. Alya'yı anlıyorum onu uyarmana gerek yok ben rahatsız olmadım sadece şaşırdım doğal olarak. Kardeşin çok küçük ve daha ne dediğini anlamıyor bunda kendini suçlu hissetme" dediğinde şaşırmıştım.

Ben kızacaklar sanırken böyle düşünmesi şaşırmıştı. Aysun teyzenin "kızım Demir doğru diyo kendini üzme tamam mı? Ve ne düşündüğünü biliyorum ama çıkar o düşüncelerini aklından sen kardeşine çok iyi bakıyorsun" dediğinde ağlamamak için kendimi zor tutmuştum. Herkes onaylayan cümleler söyleyerek odadan çıkmış ve bizi yalnız bırakmışlardı.

Demir beye döndüğümde onun da bana baktığını farkedip bakışlarımı kaçırdım. Demir bey de ona sarılan ve ağlaması bitmiş sanırım birazdan uyuyacak olan Alya'ya "iğne olmuyorsun güzelim bak gidiyoruz" diyerek ayağa kalktı. Bu bebeklerin iğne korkusunu anlamıyordum ufacık bir şey 1 dakika bile sürmüyor neden bu kadar korkuyorlar ki.

Demir bey kucağında mırıltılar çıkaran Alya ile bana doğru gelip "yolda bir eczaneden şurup falan alırız artık ağlamaktan göz yaşı kalmadı." Dediğiyle başımla onaylayıp Alya'yı almak için uzandım."tanan ben Alya'yı alıyım yorulmuşsunuzdur" dediğimde Demir bey "yorulmadım sen montunu üzerine ört yeter" dediğinde dediğini yapıp odadan çıktık.

................

Şimdi yoldaydık ve eve gelmek üzeriydik. Arabanın durmasıyla herkes inerken ben en son inmiştim. Eve girince herkes iyi geceler diyip yatmaya gitmişti. Aysun teyzenin gitmeden kardeşmin aç olup olmadığını sorması beni mutlu etmişti. Yemek yediklerini bildiğim için yediğini söylemiştim. Şimdi Demir bey de kucağında uyuyan Alya'yı odamdaki yatağa koyuyordu. Kenarlarına da yastık koyup bana doğru döndü.

"Bir sorun olursa karşıdaki odadayım. Hadi sen de yat. İyi uykular." Deiyip odadan çıkmıştı. Ben de kardeşimle yatacağım için mutluluktan havaya uçabilirdim. Hemen Alya'mın yanına yatıp ona sıkıca sarılarak huzurlu bir uykuya daldım.

•••••••••••••

Gözlerimi açtığımda karanlık odada, yanımda Alya'yı göremeyince hemen ayağa kalkıp odanın içindeki tuvalete baktım. Burda da olmayınca hemen odadan çıkıp ilk önce Hale'nin odasına gittim. Bu oda da boş olunca hemen aşağıya indim ama etrafta kimse yoktu.

Bu sefer bahçeye gittiğimde herkes buradaydı a-ama herkes yerde k-kanlar içinde yatıyordu. Gördüklerimin şokuyla bedenim tir tir titrerken ağlamaya başladım. Daha hiçbir şeyi kavrayamamışken bu sefer "Abya kultay beni" diyen kardeşimin sesiyle hemen kafamı kaldırdım.

Karşımda elindeki silahı Alya'nın kafasına tutan babamı asla beklemiyodum. Kardeşim çırpınıp, babamın kucağından çıkmaya çalışırken bir yandan da ağlayarak yardım istiyordu.

Hemen kardeşime koşarak "Alya ku-kurtarcam seni" diyerek onlara kosuyordum ama ben koştukça onlar daha da uzaklasıyordu. "Seni o*ospu. Beni parasız bırakıp burda kardeşinle mutlu olmak neymiş gör bakalım" diyen babam kardeşimle birlikte neredeyse gözükmeyek şekilde uzaklaşıyolardı.

Ben hala ağlamaktan önümü göremez bir şekilde onlara doğru koşarken ayağımın yerdeki taşa takılmasıyla sert bir şekilde yere düşerken bir anda gözüme gelen güneşle her şey kayboldu.

Gözlerimi gözüke gelen güneşle açtığımda kendimi kaldığım odada bulmayı beklemiyordum.Farkında olmadan ağlamaya devam ederken tekrardan gözüme vuran güneşle gözlerimi kıstım. Ne yani hepsi kabus muydu ? Hemen kafamı Alya'nın yattığı yere çevirdiğimde boş olduğunu gördüm.

Aklıma gördüğüm kabus gelince hemen yerimden kalkıp ağladığım için bulanık gören gözlerim ile birlikte kapıyı açıp aşşağı kata doğru koştum. Bir yandan da  herkesin adını bağırıyordum. Aşşağıda da rüyamdaki gibi kimsenin olmamasıyla göreceğim görüntüden korksam bile hızla bahçeye doğru koşmaya başladım.

Bahçede en son bekleyeceğim görüntüyü görünce bu ana binlerce kez şükür ettim. Elimi kalbime götürüp derin nefesler alıp nefesimi düzene sokmaya çalıştım. İstemezsin akan gözyaşlarım bu işi zorlaştırıyordu.

Bahçede Demir beyin omzunda oturup "gooy gooy" 'gool gool' diye bağıran Alya ve onlara sahte bir sinirle bakan Burak abi ve Hale vardı. Beni fark eden Alya "abyaaa" diye bağırmasıyla herkesin bakışları bana döndü. Yüzünü silip herkese günaydın dedikten sonda Alya'nın yanına gittim. Bu sırada Demir bey de onu kucağından indirmişti.

Hemen Alya'ya sıkıca sarılıp o bebeksi kokusunu iyice içime çektim. Benim tek dayanağım kardeşimken ona zarar gelmesi beni yıkardı. İstemezsiz gözlerimden bir kaç damla yaş gelmesiyle silip kardeşimden ayrıldım.

Hale hemen "iyi misin Çise?" Diye sormasıyla başımla onaylayıp yüzüme zoraki bir gülümseme koydum. Hala rüyanın etkisinde olduğum için ne kadar başarılı oldu bilmiyordum.

Herkes bana merakla bakarken ben onların iyi bir şekilde ayakta durmalarına bakıyordum. Alya'ya dönüp "bir tanem sen ne zaman uyandın nereye kayboldun?" Dememi bekliyormuş gibi hemen konuşmaya başladı.

"Abya beyn uyandım sona Demiyi göydüm bana top aymış. Soyna heykes geldi oyyadık. Ama biz kazandık" diyerek başını dikleştirdi. Bu haline tebessüm edip yanağına öpücük kondurdum. Herkes hala bana bakarken Demir bey "Çise biraz gelir misin? senle bir şey konuşcam" dediğinde Demir beyi kafamla onayladım.

"Alya hadi gel bu sefer biz kazanıcaz" diyen Hale'lye Alya hemen onlara doğru koşup top oynamaya başladılar. Ben de Demir beyin benle ne konuşacağını merak ettiğim için onla birlikte bahçenin arkasına doğru yürümeye başladım.

Bölüm nasıl olmuş?
Sizce Demir, Çise'yle ne konuşacak?
Ya Çise'nin gördükleri gerçek olursa?

Yaralı KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin