Sinirlerinizin gerilmemesi dileğiyle... :)
Küçüğüm - 5.Bölüm: Sorunlar ve Aranan Çözümler
^
Agâh Tuğrul Çakır'dan
Sesli ortamda uyumayı sevmezdim. Herhangi bir sesten dolayı zorla uyandırılmaktan nefret ederdim. Leyla ben uyurken ev işi yapamazdı. Annem de çok çekmişti benden bu konuda.
Kulağımı dolduran anlamsız seslerle kaşlarım çatıldı. Sinirle anlayamadığım şeyler homurdandım. Gözlerim daha fazla dayanamayıp açıldığında sinirle çıkışacaktım ama yapamadım. Yanımda neşeli gülüşlerini etrafa saçan kızımı görmemle çatılı kaşlarım düzeldi ve benimde yüzümde bir gülümseme oluştu.
"Prensesim beni uyandırmaya mı gelmiş? Hoş geldin kuzum." dedim ve havadaki ellerinden birini yakalayıp dudaklarımı avuç içine bastırdım. Belki de şu yaşıma kadar ilk defa zoraki uyandırılmaktan bu kadar memnun kalmıştım. Böyle güzel bir uyandırılma yaşamak için tüm ömrümü harcayabilirdim.
Bakışlarım odanın kapısına kaydığında Leyla'mın bizi izlediğini gördüm. Gülüşüm yüzümde donup kalırken yatakta doğruldum ve kızımı da kucağıma alıp kalktım. Onunla konuşmak bana acı vermeye başlamıştı. Hiç böyle olacağını düşünmezdim ama olmuştu. Bana hayat veren kadın hayatımı elimden almıştı. Bu zaten en acı olanıydı ya.
Kızımla birlikte önce perdeyi ardından camı açtım oda havalansın diye. Küçüğüm bir elini omzuma koymuş diğer elini ağzına koymuş beni izliyordu. Bana yabancıydı. Daha önce görmediği bir adamdım ben. Ona nasıl yaklaşmam gerektiğini de bilemiyordum. Çok küçüktü. Göremediğim zamanlarda şuankinden daha da küçüktü.
"Agâh günaydın." diyen Leyla ile bakışlarım onu buldu. Sadece başımı aşağı eğdim ve böyle karşılık vermekle yetindim. Gülümseyen yüzü soldu. "Konuşmayacak mısın benimle?" diye sorduğunda dediklerini takmamaya çalıştım ve yanından geçip odamıza girdim.
Dolabın kapağını açarak giymeye bir şeyler çıkardım. Bugün dışarı çıkmak ve karargaha gitmek istiyordum. Oradakiler de beni merak etmişti. Arayıp hastaneye ziyaretime gelmişlerdi gözlerimi açtığımda.
"Sence bunlar oldu mu prenses?" diye sordum kucağımdaki kızıma. Bana baktı ve eli ağzındayken güldü. Onun bu tatlı haline güldüm ve boynuna öpücük bıraktım. Kokusunu derin derin soluduğumda içime huzur dolmuş gibi hissetmiştim.
"Agâh?" diyerek içeri giren Leyla'ya baktım. Elinde telefonum vardı ve bana uzatıyordu. "Yatağını topluyordum mesaj geldiğini duyunca getireyim dedim." diyerek açıklamasını yaptı. Elinden telefonumu aldım ve kızımı daha sıkı sararak ekranı açtım. Telefonumda şifre yoktu ve koymaya da gerek görmemiştim hiç.
Doğan Yüzbaşı: Geçmiş olsun tekrardan kardeşim.
Doğan Yüzbaşı: Kendini iyi hissettiğinde karargaha uğrar mısın?
Doğan Yüzbaşı: Bu son görevle ilgili komutanın konuşacakları var seninle.
Okuduğum mesajlarla sıkıntılı bir nefes çektim içime. Umarım can sıkıcı bir konuşma olmazdı. Çünkü yeterince can sıkıcı bir dönemdeydim.
"Bir sorun yok değil mi Agâh?" diye soran Leyla'ya döndü bakışlarım ve başımı iki yana salladım. Konuşmamaya yemin etmiş gibiydim. Evet belki can sıkıcı olabilirdi ama Leyla için ben bir anlam ifade etmiyordum bu ona koymazdı.
Hızlı adımlarla bana doğru yaklaştı ve Leyâh'ı kucağımdan alıp bana arkasını döndü ve odadan çıktı. Neye uğradığımı şaşırmıştım. O benim kucağımdan kızımı mı almıştı? Zaten aylar sonra öğrenmiştim kızımın varlığını şimdi de benden alıp kaçıyor muydu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçüğüm |Yarı Texting
ChickLit"Sen beni hiç sevdin mi Agâh?" Diye fısıldadım. Oysaki ben emindim beni sevdiğinden. Ben emindim bir tek bana baktığından. Ben biliyordum bir tek bana güvendiğini. Ama benim gibi canı yansın istedim. Benim gibi içi sızlasın istedim. Gözlerindeki d...