3. KÜLDEN İBARET

1.1K 101 18
                                    




Instagram/ bermevina
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayalım🤍
İyi okumalar!


♪ Lost In Fire, The Weeknd/Gesaffelstein


Tehlike hayatta çoğu kez, burnumun ucuna kadar gelmişti. İçimi yakmıştı, kimse de söndürmemişti. Kaybetme korkusu bu kez çok daha yakınımdaydı ve sanki beni gölgem kadar yakından takip ediyordu. Soğuk varlığı üzerimdeydi ve stresten ellerim titriyordu.

Zara'ya ulaşamadığımız dördüncü saateydik ve ben aşırı korkuyordum. Yaşadığım ülkede cinayet, taciz ve kaçırılma durumları bolca olduğundan, bu korkum ikiye katlanıyordu. Hepimiz kendimizi savunabilirdik fakat bizim için bu, bir yere kadar geçerliydi.

Babamın arabasındaydık ve ben ön koltukta, elimde telefonla Zara'nın teyzesine ulaşmaya çalışıyordum.

Geçen mart ayında ressamlıkla uğraşan teyzesi, Zara'yı ziyarete gelmişti. Tesadüfen teyzesi evine geldiği zaman, ben de Zara'yla beraberdim. Kendi telefonumdan, onların bir kaç fotoğrafını çekip teyzesine atmam gerektiğinde, Zara bana teyzesinin numarasını vermişti. Fakat teyzesi telefonunu açmıyordu çünkü büyük ihtimalle numarasını değiştirmiş olmalıydı ya da çalışıyordu.

Benim de kafamı bir an önce çalıştırmam gerekiyordu.

Polise haber vermiştik fakat Zara benden bir yaş büyük ve reşitti. Bu yüzden kırk sekiz saat geçmeden resmi bir şekilde kayıp sayılmayacağından, yakınlarıyla iletişime geçmemiz gerektiğini söylemiştiler. Kahretsin ki tek yakını ben, teyzesi ve sözde yanında olduğunu söylediği sevgilisiydi.

Yaman'ın numarası eskiden bende vardı fakat en son telefon değiştirdiğimde bütün numaralar bende silinmişti. Sonuç olarak şu an ki numarası bende yoktu. Numarasını alabileceğim tek bir kişi vardı, o da Helin'di. Belki de numarası onda vardı ve ben daha fazla vakit kaybetmek istemiyor, tüm ihtimalleri değerlendirmek istiyordum. Hem Helin'le konuşup yardım isteyecek, hem de numarayı alacaktım. İçeride ayık kalan bir kaç beyin hücremin yapabildiği tek plan, bu olmuştu.

Babam beni Helin'lerin evine bırakıp, emniyete gittiğinde neredeyse akşam olmak üzereydi. Yorgunluktan bayılacak gibiydim ve çok uykum vardı. Ayrıca burkulan ayağım hala ağrıyordu ve ayakta zor duruyordum.

Telefonumu, siyah küçük el çantama koyarak, kapının önüne gelip zili çalacaktım ki kapı gürültülü bir şekilde açıldı. Helin bir şey dememe izin vermeden, beni kendine çekerek sarıldı. Üzerinde Twitty'li pijaması vardı.

"Hala bir haber yok mu?" Geri çekilip konuştuğunda, benimki gibi olan şiş göz altlarını gördüm. "Maalesef yok..." Ne olduğunu anlayamadan tekrardan gözlerim yanmaya başlamıştı. Daha bir saat önce duygusal olmayı bırakıp, güçlü duracağıma dair kendime söz vermişken, duygularıma yenik düşemezdim. Çünkü ben böyleydim, tüm duygularımı arka plana iterdim. Normalde duygusallıktan çok uzaktım.

"Tamam tamam, gel bakalım." Helin elini omzuma koyarak beni salona yönlendirdi, geçen gün ayak bileğimi burktuğumda oturduğum beyaz koltuğa oturduk. Çantamı kucağıma alarak konuştum.

"Ağlamayı bırakıp, konuya girmeliyim." Burnumu, Helin'in uzattığı peçeteyle silerek konuştum. "Yaman'ın numarası sende var mı?" Ona evet demesini umarak yalvarırcasına bakarken, kafasını iki yana sallayarak konuştuğun da, tutmaya çalıştığım göz yaşlarım yanaklarımdan aşağı aktı.

MİNTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin