Derenin anlatımıyla.
Ölüyorduk.
Bazılarımızın bedenleri hayata göz yumarken bazılarımızın ruhları bir köşeye çekilerek tüm sorumluluğu bedenimize yüklüyordu.
Ruhumuz ağlasa bile bedenlerimiz gülmeliydi,hayat buydu,hayatta gülümseme maskesini yüzüne takmazsan her kes seni yaralardı.
Hepimiz iki yüzlüydük aslında.
Ne kadar da zordu için kanarken dudaklarına tebessüm kondurmak.
Ne kadar da zordu çığlıklarını tutmak.
Ne kadar da zordu göz yaşlarını engellemek.
Bu oyunun sonu ölümle bitecekti,her kes için.
Bazılarımız bedellerini bedenleri ile öderken bazılarımızın ruhlarını öldürecektiler.
Yaralar geçerdi,bedenimizde ki yaraları iyileştire bilirdik,peki ya ruhumuzda ki yaralar?
Peki ya ben bu işin sonunda bedeni mi yoksa ruhumu mu feda edecektim?
Bu soruya benim cevap vermeyeceğimi hepimiz biliyoruz,bu soruya ben değil kardeşim cevap verecekti.
Bana kalırsa bedenimi feda ederdim,ruhumdan çok kez vazgeçmiştim zaten,aslında bunu ben istememiştim,beni buna zorlamıştılar.
'İntihar bir çıkış yolu değil!'Diye bağırıyordu küçük Deren aynada ki yansımasına,daha doğrusu büyük haline.'İntihar korkaklar için bir kurtuluş yoludur Deren,biz korkak değiliz ki.'Küçük Derenin omuzları düştü,umutsuz bir şekilde gelecekte ki kendisine bakıyordu.'Ben yaşamayı seviyorum,senden sadece yaşamanı istemiştim ama sen bunu bile gerçekleştiremeyecek kadar bencilsin,küçük bir çocuğu yaşatmak zor değil Deren,senden nefret ediyorum,küçük bir çocuktan utanacak kadar kötüsün sen.'Küçük parmaklarını ayna da ki yansımasını yasladı,gözünden bir damla yaş istemsizce düştü.'Hayır,ben senden asla utanmadım,utanmayacağımda,diğer insanlardan farklı olmak senin suçun değil!'Büyümüş olan Deren önünde ki küçük çocuğun dedikleri yüzünden epey bir sarsılmıştı.'Benden her kes nefret ediyor,sen de benden nefret ediyorsun,biliyorum.Ben annesinin bile nefret ettiği birisiyim,sence annem neden benden nefret ediyor?Ben ona kötü bir şey yapmadım ki.'Deren kendi çocukluğuna baktı,aralarında ki camları kırıp ona sarılmak istiyormuş gibi camları yumrukladı,başaramadığında ellerini onun küçük ellerine yasladı.Küçük ellerini Deren cama yasladığı gibi geri çekti ve geriye doğru yürümeye başladı,solda duran sandalyeyi ortaya doğru götürdü ardından güçsüz bir şekilde onun üzerine çıkmaya çalıştı,ilk denemesinde boyu yetmedi ama ikincisinde bunu başardı,yukarı da duran ipi boynuna geçirdi,kapı açıldı ve içeriye 30lu yaşlarında siyah saçlı,yeşil gözlü ve mükemmel fiziğe sahip bir kadın girdi.'Anne.'Dedi küçük Deren.'Bana yardım eder misin?'Kadın zarif bir şekilde başını salladı ve topuklu ayakkabılarından çıkan 'tak' sesleriyle küçük kıza doğru yürümeye başladı.'Sen yaşamayacaksan benim yaşamamın anlamı kalmaz ki Deren,bu bir intihar değil,beni sen öldürdün.'Kadın sandalyeyi ittiği zaman küçük kız acıyla çırpınmaya başladı,kadın onun acı çekmesini umursamadan onu izlemeye devam etti ardından Derenin korku dolu gözlerine döndüğünde yüzündeki sırıtış büyüdü.'Küçücük bir çocuğun ölümüne sessiz kaldın,bencilsin sen,onu ben değil sen öldürdün.'Deren ağlamaktan kızarmış gözlerini ona çevirdi.'Hayır!'Yere çömeldi ve kulaklarını kapattı.'Onu ben öldürmedim!Onu sen öldürdün anne,benim çocukluğumun katili sensin!'
"Deren,kalksana kabustu sadece."
Sesinden ayırt ettiğime göre bu Bozdu.
"İnsan bayıldığında nasıl rüya görüyor,anlamadım ki."
Sesini anlamasam bile bu saçma cümlesi sadece Alp'ın kurabileceğini biliyordum.
"Kes sesini Alp,görmüyor musun kız bayıldı,hem de rüya değil kabus görüyor."
"Aynı şey işte.'
"Susacak mısınız?Uyanıyor galiba."
"Acaba rüyasında ne gördü,bence Boz'un yaşlılığını görüp ona aşık olmaktan vazgeçti."
Nehir güldüğünde gelen 'şap' sesinden Boz'un Alp'e vurduğunu anlaya bildim.
"Ben her yaşımda yakışıklıyım bi kere."
"Aynen,bende Kılıçdaroğlunun ayak serçe parmağıyım."
Gözlerimi kırpıştırdığımda başımın üzerinde duran 4 kişiyi gördüm,Asel ayağa kalkmıştı ama hiç konuşmamıştı,Alp benim ne yaptığımı anlama çalışıyor,Boz bana endişeli gözlerle bakıyor,Nehir gülümseyerek beni izliyordu.
"Sonunda!Deren bir an senin ayı olduğunu zannedip kış uykusuna yattı diye odaya kapatacaktık!"
Boz yeniden Alp'e vurduğunda Alp kafası acımış gibi dudaklarını büzerek elini kafasına götürdü.
"İyi misin?"
Boz meraklı gözlerle iyi olup olmadığımı anlamaya çalışıyordu.
"Evet iyiyim,teşekkürler."
"Şu anda gagalarıyla bir birlerine tırtıl yediren kuşlara benziyorsunuz,lütfen aşkınızı başka bir yerde yaşayın,mümkünse başka bir evrende,evet evren fikri daha mantıklı,benim aşk yaşayamadığım bir evrende kimse aşk yaşayamaz!"
Alp'e gözlerimi devirdim.
"Her şeyi geçtim,gagalarıyla bir birlerine tırtıl yediren kuşlar ne alaka Allah aşkına!"
Boz Alp'e ters tepki verdiğinde Alp geniş sırıttı.
"Hiç mi çizgi film seyretmedin?Çizgi filmlerde kuşlar bir birlerine tırtıl yedirir,adana kebap gömecek değiller ya."
"Kız yeni uyandı sizin yaptığınız muhabbete bak."
Asel onları anne gibi azarladığında Alp suçlu bir çocuk gibi ellerini önünde birleştirip başını eğdi.
"Sen uyandığında da kapı kavgası yapıyorduk,onu niye saymıyorsun?"
Bu sefer göz devirme sırası Asel'deydi.
"Kaç gündür uyuyorum?"
"Ben 3 aydan sonra saymayı bıraktım."
Nehir'in parmağında ki yüzüğü alıp kendi serçe parmağına taktı.
"Bak hatta ben evlendim,sen uyuyordun,sen uyanmayınca Boz da başkasıyla evlendi şu an 7 çocuğu var,Asel hala sap,Nehir de sen uyuduktan sonra yas tutarak sana fatiha okutturdu,sonra o da zengin koca bulup onunla evlendi,benimle yani."
"Biraz ciddi olsana Alp!"
"Tamam,1 gündür uyuyorsun,o hastahane kapatıldı bir süreliğine seni de buraya getirdik o yüzden.Annen ve babanın haberi yok seni Nehirin evinde zannediyorlar,nasıl diyelim efendim kızınızı Boz'un evine getirdik şu anda onun yatağında yatıyor diye."
Gözlerimi açıp hepsine teker teker baktığımda Asel'i sona sakladım,o dürüst olurdu,ona baktığımda kafasını salladı.
"Bu dahiyane fikir benden çıktı tabii ki de,Nehir'in evine götürmedik ailesi senin ailene haber verir diye,Asel'in ailesi katı,ben de Boz'un dedim,evi boş dedim,oraya götürelim dedim,hem de Deren sevinir dedim,bulmuşsun benim gibi arkadaş öp koy başına,ya da şaka yaptım öpme."
"Ben bayıldıktan sonra ne oldu."
"Boz seni kucakladı sonra dedi Alp hazretleri dedi o mükemmel zekanızla bir plan kurun dedi bende eve götürme emri verdim ona."
"Ama Asel iyi degildi."
"O da okula gitmemek için hasta numarası yapıp sonradan ders başladığında bilgisayar oynamaya giden ben gibi ayaklandı birden."
"Azra?"
"Azra öldü."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANLI MÜREKKEP(Düzenlemede)
Чиклитİçimizdeki hain ruhlarımı boğuyordu. Katlediliyorduk. Ellerimiz bağlı değildi ama engel olamıyorduk. Bacaklarımız düğümlenmemişti ama kaçamıyorduk. Dudaklarımız kilitlenmemişti ama çığlık atamıyorduk. Bedenlerimiz sessizdi ama ruhumuz acı içinde kıv...