Seyran kırmızı yapının cennet gibi bahçesine adım attı. Buraya ikinci gelişiydi. İlk gelişinde kafasında soru işaretleriyle gelmişti. Şimdi ise elinde Ferit'in eliyle merdivenleri tırmanıyordu. Bazen yaşadıklarına inanamıyordu. Ferit'in varlığına, sevgili olmalarına, bu kadar hızlı bu konuma gelmelerine ve gece Ferit'le birlikte uyumuş olmalarına...
Sabah beraber uyanmışlar, yatakta biraz tembellik yapmışlar, uyuşuk bir cumartesi kahvaltısının ardından müzik okuluna gelmişlerdi. Ferit için okula veda etme vaktiydi. Restorandaki piyanoya veda etmekten daha zor olacaktı buraya veda etmek çünkü gerisinde bıraktığı bir sürü insan vardı. Beraber yola çıktığı arkadaşları ve çok sevdiği öğrencileri vardı. Tek başına veda etmenin zor olacağına karar verip Seyran'ı da yanında getirmişti ama şimdi bunun kötü bir karar olduğuna verdi. Seyran'ın yanında ağlamak istemezdi.
Binanın dış kapısından içeri girdikleri an kocaman bir kalabalık ve konfetilerle karşılandılar. Ferit'in minik öğrencileri toplanmış ellerinde bir pastayla veda ediyorlardı öğretmenlerine. Ferit'in yüzüne kocaman bir gülümseme yerleşti. Seyran'ın elini daha sıkı tutuyordu şimdi. Utandığı besbelliydi. Kafasını hafifçe öne eğdi ve sevgilisine yandan bir bakış attı. Seyran'ın gurur dolu bakışları da Ferit'in üzerindeydi. Restorandaki soğuk ve mesafeli ortamın aksine burada gerçekten samimi bir ortam vardı. Ferit burayı seviyordu ve sevildiği de belliydi. Gerçek ailesi burasıydı sanki. Ferit burada mutluydu.
Güler yüzlü bir kadın yaklaşıp önce Ferit'e sarıldı uzun uzun.
"Ferit öğretmenim minikler size güzel bir şekilde veda etmek istediler kıramadım."
Ferit'in mahcup bakışları öğrencilerinde dolaştı "Çok iyi yapmışsınız Gülşah. Çok mutlu ettiniz beni."
Seyran etrafa göz attı. Ferit buraların en sevilen öğretmenyim derken şaka yapmıyordu demek ki. Buradaki herkesin gönlüne taht kurmuştu.
"Hoş geldin Seyran. Gülşah ben. Ferit'in Amerika'dan arkadaşıyım. Aynı zamanda burada öğretmenlik yapıyorum."
Seyran kendisine el uzatan kadınla içtenlikle tokalaştı. Adını bildiğine göre Ferit kendisinden bahsetmişti demek ki.
"Memnun oldum Gülşah Hanım."
"Sadece Gülşah de lütfen."
"Memnun oldum Gülşah."
"Ferit senden bahsetmişti. Tanışabildiğimize sevindim. Gerçi buruk bir güne denk geldi ama olsun. Biz dışarıda yine görüşür iyice tanışırız."
Ferit ortalığa bakındı. Gözleri birini arıyordu ama bulamadı. Kadınların tanışma faslının bittiğine emin olduğunda söze girdi.
"Ömer nerede? Bana veda etmeye gönlü el vermedi mi yoksa?"
"Ömer evde Aras'la birlikte. Bugünkü görev dağılımında çocuğa bakma sırası onda."
"Görüyor musun Seyro? Beni göndermemek için çocuğunu bahane etmiş Ömer bey... Öyle olsun."
Kadınlar Ferit'in sözlerine kıkırdadılar. Duygulanmamak için her şeyi şakaya vuruyormuş gibi bir hali vardı Ferit'in.
"Ömer sana hala kırgın Ferit. Bir uğrayıp gönlünü alsan iyi olur. Burası sensiz nasıl olacak bilmiyoruz."
Gülen yüzler solmuş ve boğucu bir sessizlik ele geçirmişti sohbeti. Ferit başını eğdi. Suna'ya olan hırsı yüzünden yıllardır beraber çalıştığı arkadaşlarını yarı yolda bırakmıştı bir anda. Suçlu hissediyordu ama elinde değildi. Bir seçim yapması gerekiyordu ve seçimini ortalığı Suna'ya bırakmamaktan yana kullanmıştı. Bazen hırsı her şeyin önüne geçiyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
PİYANİST (SeyFer)
Fanfiction"Ferit, seni bir daha görür müyüm?" Ferit'in karanlıkta parlayan gözlerine inci gibi dişleri eşlik etmişti. Bu akşamki en içten gülümsemesini bahşetti Seyran'a. Umarım beni bir daha görürsün diye geçirdi içinden. "İstediğin zaman görebilirsin. Piyan...