Bölüm 11

158 4 0
                                    

Küçük kız elbisesinin eteklerini bacak arasına sıkıştırmış, karşıdan ona bakan babasına doğru koşuyordu. Nihayet büyük kavuşma gerçekleştiğinde ikili sıkıca sarılmışlardı.

'Baba, neden buraya geldik?' diye sordu Lavinya. bir eli babasının sakalında bir eli ise omuzundaydı. 

Geldikleri yer uçurum kenarındaki bir araziydi. Büyük bir ağaç ağaca asılı bir salıncak vardı.

'Seni biriyle tanıştırmak istiyorum bebeğim.' dedi Harun Arıkan. Nihayet bu ikiliyi tanıştıracak olmaktan çok mutluydu. Mehmet öldükten sonra Kutay'a kendi oğlu gibi sahip çıkmış ve bir an olsun yanından ayrılmamaya çalışmıştı. Kardeşi dediği adam hain bir saldırıyla ölmüş ve oğlunu ona emanet etmişti.

'Kim babacım, hadi tanışalım?' dedi Lavinya merakla. Henüz 3 yaşındaydı. Annesinden ilk darbesini yemesine 2 yıl vardı. 

Henüz annesinin onu sevmediğini bilmiyordu.

'Gel bakalım.' dedi Harun Arıkan ve kızıyla birkaç metre uzaklıktaki arabaya yürüdüler.

Babası onu yere indirdi ve elinden tuttu. Arabanın arka kapısını açtı. Küçük Lavinya kafasını kaldırdı heyecanla. 

'Merhaba ben Lavinya, sen kimsin?' dedi küçük Lavinya elini uzatıp.

Küçük Kutay sert bir ifadeyle kıza baktı ve huysuzca' Bende Kutay.' dedi ve elini tuttu.

Çekik gözler, tombul yanaklar.

Kutay'dı. 

Henüz 10 yaşında bir masumdu.

Babası için intikam yeminini etmişti bile.

*******

Bir insanı ilk tanıdığınızda onu uzun zamandır tanıyormuş gibi hissedebilirdiniz. Bazense bir insanı yıllarca tanısanız bile ona karşı hep soğuk ve mesafeli olurdunuz.

Kutay'ı ilk gördüğümde bunu hissetmiştim. Bir şeyler beni ona çekiyor ve ben buna engel olamıyordum. Zihnimin bir köşesine yerleşmiş yıllardır orada gibiydi. O küçük çocuğa dair hiçbir şeyler hatırlamıyordum. Bu canımı yakıyordu. Masum halini görmek için her şeyimi verirdim. Henüz hayat derdine düşmemiş, dertlerle sarılmamış bir Kutay. Hayali bile güzeldi.

Hatırlamak için zihnimi zorlamaya başladım. Koca bir boşluktu. Hatırlayamıyordum.

Şaşkınlıktan dili tutulmuş Kutay'a baktım. Bomboş bir şekilde babama bakıyordu.

' Sen hatırlıyor musun beni?' diye sordum. Saçmaydı. İlk sorgulamam gereken şey bu değildi.

ÖS'nin kurucusunun Mehmet Demir olması gerekiyordu. 

Ama zihnimde olaylar bambaşkaydı.

'Biraz hatırlıyorum galiba.' dedi yutkunarak. Hala kendini toparlayabilmiş değildi. Bu çok normaldi. Babası hakkında öğrendiği şey kolay değildi.

Bense onlarla gurur duymuştum. Bizimle de.

' Baba nasıl Mehmet Demir kurucu olabilir ki?' dedim babama dönüp. Elimdeki resimleri masaya bıraktım. Babam evraklar arasından bir kağıt buldu ve bana verdi.

'Oku, Mehmet bana bu fikirle geldiğinde başta karşı çıktım ama haklıydı. Karşı koymadım bende.' dedi. Elimdeki kağıda döndüm ve sesli bir şekilde okumaya başladım.

'Harun,

Bu mektubum sana ulaşır ulaşmaz oku ve derhal yak. Aklımda bir plan var ve bunu seninle paylaşmak istiyorum kardeşim. Bir teşkilat kuruyorum. Adı ÖS. Bu teşkilatın amacı haksızlıkların son bulmasıdır. Devlet ve adalet malesef ki bunu sağlayamıyor. İnsanlar mağdur durumda. Benimle aynı düşüncede olan ve desteklemek isteyen insanlar var. Onlardan da güç alarak bunu gerçekleştirmek istiyorum kardeşim. Senin de desteğine ihtiyacım var. Bizimle bu yolda yürüyecek misin?

Özgürlük SavaşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin