1 Ay sonra
Yeni evimde ilk günümdü, Jungkook'tan kalan tüm izleri siliyordum. Ama onu silemiyordum, evlenmişti. Bana davetiyesini de göndermişti, o kadar güzel yapmışlar ki davetiyeyi. Böyle yuvamıza hoş geldiniz falan da yazıyordu! Ay çok güzeldi... Biz de konuşmuştuk davetiyemizi, kelebekler koyacaktık Jeongguk yazısının yanına. Evet koymuş davetiyeye kelebekler, böyle minik minik. Ama yanındaki isim benim ismim değildi.
Düğüne gitmedim ben, ağlardım. Onsuz geçen her gün ağlıyordum ben. Lütfen, yalvarırım geri dönsün bana. Ben katlanamıyorum bu acıya. Uyuşturucunu özledim ben minik kelebeğim. Dört yılda uyuşturucu kullanmamaya çalışmak canımı çok yakıyordu, her saniye kullanmak istedim. Kullanmadım ben, içimde sen varsın ya zarar gelir sana.
Boş eve bir göz gezdirdim, salona kelebekli duvar yaptırdım. Tam istediğim gibiydi, minik kelebekler. Telefonum arka cebimdeydi, titreşimini hissettim ve aldım. Bir numara arıyordu, açmak istedim.
"Alo? Sevgili doktorum! Evine beni de çağırsana." dedi karşımdaki ses. Bu, bu ses, ona aitti.
Aramayı kapatmadan yere düştüm, çığlıklarla ağladım. Kafamı bir sağa bir sola sallıyor ağlıyordum. "Doktor, hadi ama ağlama. Göz yaşını silmem ben, karım var." bana bunu diyor muydu gerçekten? "Jungkook, evimde parmak izin dahi olmasın. Lütfen." dedim titrek sesimle. Hadi ama ya, ne yapıyordum ben?
"Cimri şey seni." dedi soğuk sesiyle. Tiksinircesine bir ses tonuyla aramayı sonlandırdı.
Bu kalp seni unutmaz minik kelebeğim.
**
**
Günümüz - 3. Kişi anlatımı
Aramadan sonra saatlerce yerde ağladı genç adam. Telefonu hafifçe tutuyor, ekrandaki 'Jungkook' arama yazsıyla birlikte her seferinde daha şiddetli ağlıyordu. Boş salonun içerisinde tam ortada duruyordu Taehyung. Hayal kırıklığı tüm bedenini sarmıştı genç adamın. Seviyordu o minik kelebeğini. Genç adam gücünü toplayınca yavaşça ayağa kalktı, kapısının çaldığını fark etmemişti. Koşarak salonun karşındaki kapıyı açtı.
"Efendim, mobilyalarınızı taşıyalım mı?" dedi, taşıma şirketinin işçisi. Taehyung bir süre düşündü, ardından hızla bir cevap verdi.
"Hayır, hepsi çöp." dedi. Adamın yüzüne kapıyı kapatacaktı ki durdu, adam tam gidiyordu seslenerek durdurdu.
"Bayım, koltuğu çıkarır mısınız?" Genç adam o koltuğu atamıyordu, o koltuk minik kelebeğini taşıyordu.
"Elbette." dedi işçi gülümseyerek. Taehyung'ta gülümseyerek kapıyı kapattı. Ve tekrar boş salona döndü. Salonu oldukça genişti, eski salonu küçüktü.
-Jeon evliliği-
Aramayı üzgün gözlerle kapattı Jungkook. Karısı bodrum katındaydı, onun yanına gitmek istedi. Birinci kattan yavaşça merdivenleri indi. Bodrumda tek bir oda vardı, güzel dizayn edilmişti. Bembeyaz odanın kapısındaki kilitleri tek tek açtı. Ondan fazla kilit vardı, hepsini açtı ve kapı kolunu oynattı. Karısı yerde yatıyordu, yanına yavaşça yaklaşıp omzuna dokundu. Bu hareketle tırsan kadın olduğu yerde genç adama hızla döndü. Eliyle 'yapma' dercesine çırpınıyordu. Genç adam yavaşça karısının saçlarını okşamaya başladı. Ardından eline doladığı saçları tüm gücüyle olmasa da ağır bir şekilde çekmeye başladı.
"Karıcım, konuşsana. Ses tellerine mi bir şey oldu? Kıyamam sana..." dedi genç adam dalga geçercesine. Karısı masumca çırpınıyordu, sesi çıkamıyordu. Yüzünün çeşitli yerleri morarmıştı. Bedeni kan içerisindeydi. Jungkook, yavaşça karısına yaklaştı. Kulağına eğilip, "Beni duymak istemiyorsan, kulağını patlatayım mı karıcım?" kadın hiddetle gözlerini açmış kafasını sallıyordu. O kocasından korkuyordu, evlendikleri günün akşamı ses tellerini kaybetmişti. Daha birinci ayındaydılar. Bir ayda bir çok işkence görmüştü masum kadın. O zaman tek suçu bir katilin kızı olmaktı. Artık tek suçu bu değildi, bir katilin kızı ve bir seri katilin karısı olmaktı suçu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nevertheless // TAEKOOK
Fanfiction"Bu bir kelebek ağrısıydı, vaktim yoktu onu iyileştiremezdim. Kaçmam gereken bir hayat, yetişmem gereken bir ölüm vardı." . . . Nevertheless . .