Jungkook
2016 11 Ocak
"Yenilmek gibi bir amacımız yok! Dayanın." dedim, korkuyordum ama belli etmemeliydim, lider korkarsa ekip ne yapacaktı? Chimm bir kaç kişiyle arka tarafı korumaya çalışıyordu. Ondan hiç haberim yoktu belki de ölmüştü.
Felix yanıma geldi sesi titriyordu, ekip şuan zor durumda olmalıydı "Jeon! Jimin'in ekibi zor durumda ne yapacağız!" buraya kadar mıydı? Ekibimi orada bırakıp Chimm'in savunduğu bölgeye gitmeli miydim? Benim ekibimde zor durumdaydı. Ağır ağır felaket bölgesine baktım yerde kanlı bir şekilde yatan bedenler. Bazılarının gözleri açık yaşıyor mu belli değil, acınası gözleri tüm acılarını anlatıyordu. Chimm'i bin kişiye karşı seçerdim. O benim hayatımdı. Ekibimi yarı yol da bıraktım ve Chimm'in yanına gittim.
"Chimm! yaşıyorsun biliyorum ses ver." endişeliydim, sesim fazlasıyla titriyordu.
"Kookie, gelme aramızda ölü yok hepimiz buradayız ölmeyeceğiz. Ölmeyin!" sesi boğuk ve zar zor çıkmıştı, ama yaşıyordu. Şükürler olsun yaşıyordu! Ölseydi kendimi asla affetmezdim.
"Ölmeyeceğiz, hepimiz buradan sağ çıkıp yine akşam yemeklerinde bağırıp mekanları yıkacağız tamam mı!"
"Tamamdır kaptan!"
*****
Babalarımız bize dünyanın en kötü mirasını bırakmıştı. Jimin ve ben çocukluk arkadaşıydık, babam ve babası çok yakın arkadaşlardı. Babam bir mafya lideriydi, ve peşinde olduğu bir adam vardı. Jimin'in babası babamın ortağıydı çok iyi anlaşırlardı. Babam ve Bay Park aradıkları adam olan Hwang'ın peşindeyken bir kaç adam tarafından vahşi bir şekilde öldürüldüler.
Yalnızca babam ve Bay Park değildi, orada yüzlerce insan öldürülmüştü.
Babam öldürüldüğünde babamın sağ kolu ben ve Jimin'i aldı ve Paris'e götürdü. Bir kaç yıl orada Jimin ile yaşadım. Büyüdük ve 21 yaşına geldik.
"Babamın intikamını almak istiyorum." dedim hırsla.
"Kookie, yapamayız."
"Yapmalıyız."
Jimin bana karşı çıkan biri değildi. Yalvardım ve zorla onu zorla bu işe soktum. Babamın yerine geçmiştim, tüm o ölen insanların çocuklarıyla bir ekip kurduk. Amacımız intikamdı, ucunda ölüm olsa bile.
*****
"Felix! arkamı koru liderlerini hedef alacağım." dedim Felix'e bakmadan.
"Tamamdır kaptan."
Felix arkamı korurken kimseye görünmeden yavaş adımlarla içeri girdim. İçeride kimse yoktu, varsa da saklanmıştı. Silahımı çektim ve sağ sola bakarak ağır adımlarla ilerlemeye başladım. Arkamdan biri hızla geldi ve enseme vurdu ve orada bayıldım.
Uyandığım da araçtaydım, arabada 4 kişiydik Felix, Nickholas, Ben ve Baekhyun. Arabayı Nick sürüyordu.
"Jimin hangi araçta." biz en öndeydik arkamızda iki araç daha vardı.
"En arkadaki araç, şoför koltuğunda." dedi Baekhyun. Felix yaralıydı sanırım. Hepimiz yaralıydık, bıçak darbeleri, yumruk izleri ve kanayan kalp.
Jimin çok hasar almış mıydı acaba onu evde bırakmalıydım.
"Jimin de çok yara yok, merak etme." dedi Nickholas beni tanıyordu, hem de çok yakından. Bu ekibi kurduğumuz da ilk altı kişiydik. Nickholas, Baekhyun, Felix, Jimin, Ben ve Jennie. Jennie, savaşmalarımıza katılmazdı ama ekibin annesi gibiydi. Hepimiz annesini babasını kaybetmiş çocuklardık, Jennie de. Ama bir birimize anne, baba ve kardeş olduk. Bazen aile olmak için kan bağına gerek olmazdı. Sevgi her şeye yeterdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nevertheless // TAEKOOK
Fanfic"Bu bir kelebek ağrısıydı, vaktim yoktu onu iyileştiremezdim. Kaçmam gereken bir hayat, yetişmem gereken bir ölüm vardı." . . . Nevertheless . .