Değer verdiğin insanları kaybetme korkusu kötüdür değil mi? Özellikle de her daim ölüm ile burun burunaysan yani asker isen çok daha zordur.
Dostum Beyza gözlerimin önünde şehit oldu cansız bedeni yer aldı yaralı bedenimin yanında ve ben hiçbir şey yapamadım o an, en çokta bu koydu bana ve üstünden yıllar geçmesine rağmen içimde ki ateş sönmedi.
İntikamını alsam bile sönmeyecekti, o şerefsizleri öldürsem bile içim rahat olmayacak Beyza'ya olan özlemin dinmeyecekti.
Şimdi aynı korku ve endişeyi yaşıyordum, Alp için ailesi,her şeyi biz olan canımı emanet ettiğim Alp için yanıyor yüreğim.
Karargahtan ayrıldığımız da hastaneye gidecektim fakat evimin deposunda olan Beyaz Şahin 'i hatırlayınca evine doğru ilerlemeye başladım.
Umarım o adam bıraktığım gibi duruyordur umarım.
SELİM'İN AĞZINDAN
Alp'in yanında durmak varken Novak şerefsizin başında beklemek canımı sıkıyordu.
O alçak herif benim kardeşimin yaralanmasına, acı çekmesine sebep oldu ve ben burada durmuş onub bekçiliğini yapıyordum.
Ben düşüncelerim ile boğuşurken önümde beliren bir çift bot ile kafamı kaldırdım. Gelen Aslı yüzbaşıydı o da halinden pek memnun görünmüyordu.
"Selim yüzbaşım hemşire kan almak için sizi bekliyor" telaşla ayağı kalktım "Alp için mi?"
"Hayır,Novak için"dediğinde göz devirip geri oturdum. Aslı hâlâ başımda dikiliyordu " AB negatif değil mi? Senin kan grubun" anında cevap verdim.
" Ne yani bir teröriste mi kan vereceğim ben" isyanıma bir tepki vermeden cevapladı " her şey vatan için Selim yüzbaşım"
Bakışlarımı yere çevirdiğim de yanımıza gelen Bora ile ona döndüm.
"Komutanım Alp hayati tehlikeyi atlattı" yüzümde ki gülümsemeyi bastıramadım " oh be şükürler olsun,canımdan can gitti şurada arkadaş ya" Aslı yüzbaşı da rahat bir nefes verdi.
"Sonunda güzel bir haber aldık" onu kafamla onaylayıp Bora'ya döndüm yüzü hâlâ asıktı, kaşlarımı çattım.
"Peki bacağı... Bacağı nasıl?" Bora başını kaşıdı "bacağını kurtarmak için ameliyat devam ediyor" sinirle nefes verdim "biz burada teröristi yaşatmaya çalışıyoruz, bizim canımız ne hâlde?" Önlerinde ileri geri gidip tekrar Bora'ya döndüm.
"Pelin yüzbaşı gelmedi mi hâlâ?" Bora başını iki yana salladı " komutan herkes dinlensin demiş, Pelin yüzbaşı da karargâhtan ayrılmış" gözlerim hayretle açıldı.
"Nasıl yani, Pelin yüzbaşı evine mi gitti?" Bora bilmiyorum dercesine dudağını büzdüğün de başımı salladım.
Bu işte bir iş var. Alp bu haldeyken Pelin yüzbaşı eve asla gitmezdi...
PELİN'İN AĞZINDAN
deponun önüne geldiğimde de kapıyı açıp içeri bakmam ile sol tarafımdan başıma silah dayanması bir oldu. Gülümsedim bu olay tahmin ettiğim bir şeydi.
"Evine hoşgeldin yüzbaşı" ona bakma zahmetine bile girmedim " hoşbulduk. Ne yaptın rahat ettin mi? Ben yokken" güldü " sayılır tek sorun yiyecek bir şey bulamadım" alayla dudağımı büzdüm.
"Niye? Dolapta çorba vardı niye yemedin?" Ellerimi cebime koydum " işkembe çorbası, yok almayayım canım, gerçekten nasıl içiyorsunuz onu?" Sahte bir şaşkınlıkla ona döndüm " varya sen ağzının tadını gerçekten bilmiyorsun"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Al Sancak
AdventureBabasını küçük yaşta kaybeden Pelin Aka annesine ve kız kardeşine bakmak zorunda kalır,hayali olan kara harpi kazanıp başarıları ile yüzbaşı rütbesine ulaşır ve bu yolda ilerlerken kendisinin her daim yanında olan okul ve silah arkadaşı Yüzbaşı Beyz...