Başarılı geçen operasyon sonrası belgelerle uğraşırken kapımın tıklatılmasıyla kafamı kaldırdım.
"Gel" dediğimde aralanan kapının arasından Cengiz başını uzattı.
"Komutanım yemek hazır hadi gelin" dediğinde onu kafam ile onaylayıp uğraştığım dosyayı masanın çekmecesine koyup kapıya ilerledim.
"Selçuk tüm masayı yemeden yetişsek iyi olucak" dediğimde Cengiz güldü "hiç sormayın komutanım,zorla tuttuk adamı. Hayır anlamıyorum bu herif anasının karnında dokuz ay nasıl durmuş?"dediğine gülüp.
"Durduğunu nereden biliyoruz ki. Bence erkenden gelmiştir" kafası ile onayladı " valla ondan herşeyi beklerim ben komutanım içeride anasını da darlamıştır."
Dayanamayıp hafif kıkırdamam dinlenme salonunun oradan gelen ses ile daha da arttı.
"Selçuk kardeşim sen dokuz ay nasıl dayandın?" Diyen Selim'e"valla dayanamamışım ki komutanım sekizinci ayda sıkılmışım" diyen Selçuk'a herkes gülmüştü.
Bora'nın arkasında duran Büşra teğmen ile göz göze gelince " hoşgeldiniz komutanım, operasyon gayet güzeldi, tebrikler" dediğinde gülümsedim.
"Bu hepimizin başarısı teğmenim. Ben de sizleri tebrik ederim, istihbaratımız olmasaydı bu kadar başarılı olamayabilirdik." Dediğimde gülümseyip başını eğdi.
"Komutan geliyor" içeriye giren Aslı yüzbaşı ile "Dikkat!" Diyerek herkesi hizaya soktum.
İçeriye giren,Albay tekrardan hepimize gururla bakarak masanın başındaki sandalyenin üstüne ellerini koydu" hepiniz hoşgeldiniz" hep bir ağızdan 'sağol'dediğimizde devam etti.
"Hepinizin eline sağlık büyük bir iş başardınız,memleket için büyük bir iş" konuşurken masanın etrafında dolanıp baş köşeye geçti.
"Buyrun arkadaşlar " eli ile masayı gösterip oturdu.
Tim, Büşra teğmen, Aslı yüzbaşı masanın iki yanına otururken ben de masanın diğer ucuna Albay'ın karşısına oturdum.
Albay tabağına yemek koymaya başladığında hiçbirimiz kaşığa bile dokunmamıştık.
Emir gelmeden başlayamazdık çünkü.
Albay kimsenin yemediğini farkedip "E hadi çocuklar yemekler soğumadan başlayın hadi." Dediğinde yemeye başladık"
Ağzıma attığım sarma ile bizimkilere göz gezdirdim. Hepsi çok açıkmıştı,tabağına yemeklerden Everest Dağı yapan Selçuk'a' bu çocuk iflah olmaz ' bakışları attıktan sonra yemeğe geri döndüm.
"Sabri ses ver şuna" diyen Albay ile bakışlar televizyona döndü. Martin'in haberini yapıyorlardı.
"Savaş bölgelerinde insanî yardım faaliyetleri yürüten önemli bir vakfın yöneticiliğini yapıyordu Colberd"
İnsanî yardım faaliyetleri mi? Bu yabancı kanallar her zaman komik haberler yapmakta üstlerine tanımazlar.
"Şaibeli ölümü dünyada ses getirdi" getirdiği sese tüküreyim.
Sabri'nin televizyonu kapatması ile Albay bize döndü.
"Şaibeli ölüm mü? Bakın nasıl sahip çıkıyorlar. Yardım faaliyetleriymiş... Terör örgütünden bahseden bile yok. Ama inanın bu hareketimizi hiç beklemiyorlardı."
Yapılan bu habere rağmen Albay keyifliydi.
Kollarımı masaya dayadım" bizi kendi sınırlarımızın içine hapsedip geri çekileceğimizi sandılar" gülerek söylediğim söze sağ tarafımda Cengiz'in yanında oturan Selim devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Al Sancak
AventuraBabasını küçük yaşta kaybeden Pelin Aka annesine ve kız kardeşine bakmak zorunda kalır,hayali olan kara harpi kazanıp başarıları ile yüzbaşı rütbesine ulaşır ve bu yolda ilerlerken kendisinin her daim yanında olan okul ve silah arkadaşı Yüzbaşı Beyz...