Bars yanımıza gelip adamı dövmeye başladığın da bir süre onu izledim. Bars adamın kafasını hiç durmadan arabaya vurmaya başlayınca araya girdim " Bars yeter." Bars beni dinlemeden vurmaya devam edince elini tutup çektim."Sana yeter dedim!" Bars geri çekilince yere eğilen adamı arabaya yasladım.
"Bak ben türk askeriyim , eğer bildiklerini anlatırsan hem yaşarsın hem de ceza indirimi alırsın. Şimdi bana bildiklerini anlat"
Adam nefesini düzene sokup bana baktı " sen beni salak mı sandın? Tezgahını anladım, Bars sana çalışıyor. Üstelik kendini 'öldü' gösteriyor, yaşamama izin vermez bunu düşünmedim mi sanıyorsun?" Başımı salladım.
"Peki" diyip kenara çekildiğim de Bars adamın boğazına yapıştı.
Adamın yüzü kızarmaya başladığın da Bars'ın kolunu tuttum " yeter!"bu sefer beni dinleyip,adama ters bir bakış atıp bıraktığın da adama döndüm.
"Bak senin son şansın benim. Yoksa Bars seni bura da öldürecek şimdi anlatacakmısın?" Dediğim de adam doğrulup Bars'tan biraz uzaklaştı, it gibi korktuğu açıkça belliydi.
"Anlatacağım ama yemin ederim fazla bir şey bilmiyorum" diyip bildiklerini anlattığın da bir süre sessizce bekledim.
Bu adamın anlattıkları bile altın değerindeydi. Adamın kolundan tuttum "hadi gidelim" adam Bars'a dönüp sırıttığın da Bars aniden bıçak çıkartıp kalbine sapladı.
"Bars!" Diye bağırıp ona yaklaştığım da bıçağı bu sefer benim kalbime dayadı, ben de silahı karnına dayadığım da konuşmaya başladı.
"Sana söylemiştim yaşadığımı bilen kimse hayattta kalamaz yüzbaşı" sinirle soludum.
"Ben senin gibi katil değilim eğer biri teslim olduysa onun canı Türk askerine emanettir" dediğim de kafasını hafifçe sağa eğdi "anlaşmamız buydu"
"Anlaşma falan yok" sabrı taşmış olucak ki "ya anlaşmamıza uyarsın ya da ben kendi bildiğim yoldan giderim "
Geri çekilmeye çalıştığında silahı boğazına dayadım "ben izin vermedikçe hiçbir yere gidemezsin" silahı çekip arabaya doğru ilerledim.
Arabadan telefon alıp ona tekrar ilerleyip telefonu uzattım "eve gider gitmez karargaha mail atarsın. Unutma farklı bir İD den" elimde ki telefonu alıp cebine koydu "bütün aşamaları yaz istihbarat her şeyi eksiksiz bilsin"
Elini alnına koyup " emredersiniz Pelin yüzbaşım" alaylı halden çıkıp yaklaştı "bana hala güvenmiyorsun değil mi?" Diye sorduğun da bıkkınlıkla yüzüne baktım " neden sürekli aynı şeyi soruyorsun? Cevap orta da değil mi?"
Sorumu umursamadı "kilit nokta Novak onun yuvasını nasıl bulucaksınız?" Diye sorduğun da güldüm "merak etme beni oraya Novak'ın kendisi götürecek" dediğim de merakla baktı.
"Nasıl olucakmış o?" Bu sefer onun sorusunu ben umursamayıp arabaya yöneldim " ben füze başlığını bagaja koyarken Bars çoktan arabaya binmişti.
Ben de yanına geçtiğim de elinde Beyza ve benim fotoğrafımızı görünce dik dik ona bakmaya başladım.Hain olduğunu bilmesem gerçekten üzüldüğünü düşünecektim öyle bir ifade ile bakıyordu fotoğrafa, nefes verip düz bir şekilde konuşmaya başladı " sana acılarını hatırlatmak istemem ama merak ettim, Beyza yüzbaşı nasıl şehit oldu"
Derin bir nefes verip yavaşça fotoğrafı elinden alıp özlemle baktım kardeşim dediğim kadına Bars hâlâ benden bir cevap beklerken onu umursamadan fotoğrafrafi yerine koyup hastaneye sürmeye başladım. Bu iş bitmeden Alp'in yanına gitmeyeceğim demiştim ama Beyz'yı görünce bu fikirden direkt vazgeçtim. Alp'in bana ihtiyacı varken onu yalnız bırakmayı düşündüğüm için kendime kızdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Al Sancak
Phiêu lưuBabasını küçük yaşta kaybeden Pelin Aka annesine ve kız kardeşine bakmak zorunda kalır,hayali olan kara harpi kazanıp başarıları ile yüzbaşı rütbesine ulaşır ve bu yolda ilerlerken kendisinin her daim yanında olan okul ve silah arkadaşı Yüzbaşı Beyz...