Duyduklarımla yerimde donup kalmıştım. Öz kızı mı? Nasıl olur? Benim ailem onlardı Renan bey neden böyle söylüyordu ki. Bana bunca yıl yalan mı söylendi yani...ama...neden...neden böyle oldu ki...gerçek kızıysam 16 yıl sonra neden başka bir aileyle kalayım ki?. Çok saçma. Çok. Çok. Çok aptalca birşey. Omzuma dokunan bir elle irkilip kendime gelmeye çalıştım. "Bilmiyormuydun?" Söyledikleri karşısında gözlerimi kırpıştırıp "Biliyormuydun?" Diye sordum. Kafasını onaylar anlamda salladığında dolmuş ve kızarmış gözlerim artık daha fazla gözyaşlarımı engelleyememişti. Odama koşmaya başladım."Kızım!" Arkamdan duyduğum sesi önemsemeden kapıyı açıp odama girdim ve kapıyı kilitledim. Yalnız ağlardım ben hep. Acımı yalnız yaşardım. Bir ya da iki defa annemle bölüşmüştüm sadece. Ama şimdi hiçkimse yoktu yapayalnızdım yine. Birilerinin yanında ağlamaktan nefret ederim ben. Kimsenin beni güçsüz,acı çeker gibi görmesini istemem. Benim arkadaşım bile yok. Sadece arkadaşlarıyım sananlar vardı hep. Hiçkimseyle acılarımı,mutluluğumu hatta gözyaşlarımı bile paylaşmıyordum. Azar işitiyordum hep "Soğuksun" ; "Kendinden başkasını sevmezsin" ; "Kabasın" ; "Havalısın "! Ama değildim. Hiçbiri değildim. Sevmiştim. Hemde çok sevmiştim. Ama sevilmemiştim. Hep yalanlarla avutulmuştum. O'nu sevdiğim zaman hayatımda herşey yalandı. Gülümsemeleri , sevgi sözcükleri, kızmaları, seviyorum demeleri. O yalanın ta kendisiydi ama ben ona hakketmediği kadar büyük bir aşk , sevgi vermiştim. Ama bir şeyi hiç değişmiyordu. "Sen diğer kızlar gibi değilsin " bunun için bana sarılmıyor,öpmüyor,dokunmuyordu. Çünkü bunları ve daha fazlasını yaptığı kızları hep hayatından çıkarıyordu. Ben. Beni bırakmıyordu. Ama çoktan herşey bitmişti onu bilmiyordum ama ben onu çoktan bırakmıştım. O zaten beni sahiplenmemişti ki hiç. Sevmemişti. Sadece arkadaşı olarak.
Şimdi beni tek seven annemin,babamın, yalan olduğunu duymuştum. Şimdi canım iki katı hatta beş katı daha fazla acıyordu. Gülüşmelerimiz, anne-baba konuşmalarımız , hepsinin yalan olduğunu bilmek o kadar fazlaydı ki. Ben onları o kadar çok seviyordum ki. Bir kaç kez sormuştum ben üvey miyim diye ama hep "Saçmalama olur mu öyle şey " demiştiler. Şimdi benim o dediğim doğruydu peki neden ?. Zorlanan kapı artık açılmış Renan bey yani öz babam içeri girmişti. Kapıda durup bana bakıyordu. Bense büyük yatakta dahada küçülmüştüm. Arkasından bana bakan bir çift kahverengi göz...bana acıyordu...bu halime acıyordu...Renan bey gözleri dolmuş şekilde bana bakıyordu. İçim ısınıyordu. Kızışıyordu. Öfke patlamaları. Kriz geçiricektim. Renan beyin bana yaklaştığını görüp hızla ayağa kalktım "Gelme" diye bağırdım. "Sakın gelme". Beni dinlemiyordu. Yandaki beyaz masada duran vazolardan birini alıp ona doğru yere attım. Vazo Renan beyin tam ayaklarının altında parçalara ayrıldı. Su bardağınıda alıp duvara attım,ardından da heykelleri. Elime ne geçiyorsa parçalara ayırıyordum. Taa ki iki güçlü el beni sarıp sıkıca sarılana kadar. Onu itmeye çalışıyordum. Serbest kalmaya. Ama olmuyordu,beceremiyordum. Güçlüydü. Bir süre sonra artık debelenmiyordum. Birisi beni kucağına almış yatağıma yatırmıştı. Ama kollarını benden ayırmamıştı. Kokusu çok güzeldi. Huzurluydu. Yorgun gözlerimi kapattım.
Gözlerimi açtığımda hala karanlıktı. Gece idi. Beni sıkıca saran kolların arasından zor da olsa çıktım. Karan... Beni sakinleştiiren Karandı. Aniden gözlerinin açılmasıyla ufak bir çığlık attım. Hemen eliyle ağzımı kapatıp telefonundaki saate baktı "Saat 4 bağırma" diye emir verdi "Birden gözlerini açınca korktum " dediğimde elini yanağıma koyup "İyi misin?" Diye sordu. Elini yanağımdan çekip "Evet ve lütfen bana dokunma" dudağının kenarı kıvrılınca "Ne ?"diye sordum "Mmm demek dokunmamı istemiyorsun Problemli. Bir düşünelim. Demin kollarımın arasında çokta rahattın " dedikleriğle kaşlarımı çatmıştım "Demin uyuyordum ve hatırlarsan sinir krizi geçirdim. Düşmanım olsan yine aynı şey olurdu " dediğimde ellerini yukarı kaldırmıştı, teslim olurcasına "Aman aman sonra kafamda kırmadığın heykel mi , bardak mı, vazo ve s kalmaz. Delirmiş gibiydin " hareketlerine ve konuşmasına kıkırdayıp "Delirmiştim zaten "dedim ve gözlerimi kapıya diktim. "Renan amca çok kötü oldu. Seni gerçekten çok seviyor olmalı " gözlerim bu sefer Karan kilitlenmişti sessizce bir süre ona baktım. "Ben daha kötü oldum ve burdan defolup gitmek istiyorum" dedim soğuk bir şekilde " Buna izin vermez. Ve bence onu dinlemelisin. Zor zamanlar geçirdi ve sana ihtiyacı var. " Dediğinde " Bende zor zamanlar geçirdim ama alıştım. Hem başka çocuğu yok mu? Neden benimle uğraşıyor 16 yıldan sonra ?!" Sinirle söylendim " Yok " dedi. Karan'ın gözleri acı dolu mu bakıyordu bana mı öyle geliyordu? "Renan amca seni kaybettikten sonra içinde küçük bir sevgi kıvılcımı bile kalmadı. Acımasızdı. Seni arıyordu her yerde, her köşede. Ama bulamıyordu ve bu onu dahada çok kızdırıyordu. Annene....yani gerçek annene karşı nefreti dahada büyüyordu. Sonunda ölümüde Renan amcanın elinden oldu. Ve seni buldu" dedikleriğle ağzım ve gözlerim kocaman açılmıştı. Sonunda sesimi bulup "Ya-yani Renan bey o kadını öldürdü mü " kısık çıkan titrek sesim odaya yayılırken Karan kafasını sallayıp "Evet yerini söyledi ve öldü" sessiz kalmıştım. Yani bir zamanlar sevdiği kadını benim içim öldürmüşmüydü? Hala inanamıyorum. "Peki bir yalnış yaparsam benide öldürür mü? "Diye korkara sordum. Karan kahkaha atınca afallamıştım "Saçmalama Masal. Sana zarar vereni,yalnış yaptıranı öldürür sana dokunmaz. Renan bey seni herşeyden ,herkesden daha ve daha çok seviyor buna yemin edebilirim. Hatta üstüne iddiaya bile girerim "deyince yine sessiz kalmıştım. Öğrenmek istiyordum. Herşeyi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lavinia
Teen Fiction•Çok farklı bir hikaye okumak ister misiniz? • •Para uğruna kızlarından vazgeçen bir aile...para insana her şeyi yaptırır. Bu bir gerçek. Bazen gerçekler çirkindir, dile getirmek istemezsin. Ama bazen yeni hayata giriş kapındır, değerlendirmen lazım...