Dün Cenk ve diğerleride bize katılmış güzel bir vakit geçirmiştik. Ta ki Karanın telefonuna gelen mesaja kadar. Mesajı okuduktan 3 saniye sonra apar-topar çeteyle beraber çıktı. Ondan sonrada haber falan alamadık.
Açıkçası çok endişelendim. Akşamda gelmediği için içime koca bir öküz oturmuştu sanki.
Bir kere daha gözlerimi ovuşturup yataktan kalktım. Hala yere doğru düzgün basamadığım adımlarla odadan çıkıp merdivenlere yöneldim.
Kesinlikle bana bir açıklama yapılmalıydı. Sonuçta Karan benim için değerliydi.
Esneyerek ağzımı elimle kapatım birer birer merdivenleri indim. Salona doğru paytak adımlarla ilerleyip içeri girdim. Tam ağzımı açıp babama Karanı soracaktım ki üç çift göz dikkatle beni inceledi.
Ağzım şaşkınlıktan otomatik olarak aralanmıştı. Üzerimde mini siyah şortlu pijamam vardı.
Karanın kalkık kaşlarını görünce böyle indiğim için kendime lanet okudum. Pis bir şekilde sırıtıp beni süzmeye devam etti. Şuan utançtan domatese döndüğüme yemin ede bilirim.
"Kızım seni bu halde..."- bir kere daha bana bakıp-"aceleyle aşağıya indiren nedir ? " diye sonunda konuşup sessizliği bozmuştu babam.
Ne diyeceğim ben şimdi?! Fikir üret , fikir üret...hah buldum.
"Odamda örümcek var "dediğimde babam kahkaha attı. Surat ifadem şekilden şekle giriyordu resmen. Ah çok utanç verici.
Karan ayağa kalkıp ağır adımlarla bana doğru ilerlemeye başladı. Bir kaç saniye sonra dibimde bitince o kendinden emin ifadesiyle "Gel de göster o "KORKUNÇ" örümceği" dedi. Özellikle "korkunç" kelimesine vurgu yapmıştı.
Başımı onaylar anlamda salladım ve merdivenlere yöneldim. Arkamdan beni izlediğini göremesem de hissediyordum. Ağır adımlarla basamakları çıkıyorduk. Bu bana birazda olsa zaman kazandıracaktı. Nereden bulacağım ben örümceği yahu.
Sonunda o kısacık yolu uzatsamda odamın önüne gelmiştik. Odanın kapısını açıp içeri girdim. Karan da içeri girip sabırsız bakışlarını üzerimde gezdirdi.
Boğazımı temizleyip konuşmaya başladım.
"Şeyyy...mmm" alt dudağımın kenarını dişlerim arasına alıp masum bakışlarımı yerde gezdirdim."Örümcek nerede Masal?" Karanın sorusuyla daha çok kendime lanet okudum.
"Şu-şurada" deyip odanın duvar dibine doğru götürdüm Karanı.
Bir kaç gün önce gördüğüm küçük örümceği Karana teslim etmek zorundayım. Biliyorum saçma gelecek ama bu örümceğe alışmıştım. Her zaman aynı yerindeydi ve minicikti.
Genelde örümceklerden ölesiye korkarım ama bu örümcekten korkmamıştım. Zaten hep aynı yerde duruyordu. En korkunç olanı yerinde duramayan örümcekti.
Karana örümceği gösterdim. Dudaklarımı ısırmaktan artık sızlıyorlardı.
Karan masadaki kitaplardan bir tanesini eline alıp dikkatlice örümceğe yaklaştı ve bir göz kırpımın da onu öldürdü.
Gözlerim irileşip içini yaşlar dolduruyordu. Karan anlamayan bakışlarla bana bakıyordu. "Onu öldürdün!" Diye bağırıp ağlamaya başladım.
Şaşkın gözlerini üzerimden çekmediğini hissediyorum. "Kızım sen dengesiz misin? Korkuyorum dedin öldürdük,şimdide sanki insan öldürmüşüz gibi ağlıyorsun " dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lavinia
Teen Fiction•Çok farklı bir hikaye okumak ister misiniz? • •Para uğruna kızlarından vazgeçen bir aile...para insana her şeyi yaptırır. Bu bir gerçek. Bazen gerçekler çirkindir, dile getirmek istemezsin. Ama bazen yeni hayata giriş kapındır, değerlendirmen lazım...