Ardanın anlatımıyla...
Banuyu aramamın üzerinden bir hafta geçmişti. Annemi karşıma alarak konuşmuştum ve en sonunda kabullenmişti Banuyu. Bulduğum ilk biletle İstanbula dönmüştüm. Banunun karşısına çıkacak, evlenme teklifi edecektim. Eğer kabul ederse isteme, düğün ne gerekiyorsa yapacaktım. Sonraysa annemlerin yanına taşınacak ve orada güzel bir hayat kuracaktık, ikimiz. Havalimanından çıkıp Banuyla ilk buluştuğumuz yere, sahil kenarındaki parka gittim. Onu aradığımda, beni ilk buluştuğumuz yerde bekle demiştim. Banuyla orada tanışmıştık, ilk çıkma teklifini orada etmiştim ve evlilik teklifinide orada yaparak güzel anılarımıza bir yenisini daha eklemek istiyordum. Banklardan birine oturarak telefonumu çıkardım. Tam Banuyu arayacakken tanıdık bir ses duydum arkadan. Bu Banunun sesiydi ve bana sesleniyordu. Heyecanla ayağa kalkıp yüzümü sesin geldiği yöne döndüm. O an, ne olduysa işte o an oldu. Yüzümü dönmemle gördüğüm manzara karşısında donup kalmam bir oldu. Banu yola koşmuştu ve o an bir taksi ona çarpıp kaçmıştı. Ben heykel gibi dikildiğim an bir çığlık sesiyle kendime geldim. Banunun yerde yatan güzel bedenine bir kız sarılmış ağlıyor ve etraftaki insanlara "Ambülansı Arayın!" Diye bağrıyordu. Gözlerimden akan yaşlar eşliğinde koşarak Banunun yanına gittim. Yaklaştığımda Banuya sarılan kızın yakın arkadaşı Alara olduğunu fark ettim. Banu yerde haraketsiz uzanmıştı ve etraf kan gölüne dönmüştü. Bu kadar kan Banudan mı akmıştı? Gördüğüm manzaraya daha fazla dayanamayıp dizlerimin üzerine çöktüm. "Yo, yo olamaz, hayır hayır" dedim sessizce. Tam Banunun başucundaydım. Alara kafasını kaldırdı. Gözgöze geliğimizde bana beni öldürecekmiş gibi baktığını farkettim. Beni omuzlarımdan sertce iterek "Sen ne yüzle geldin ha? Ne yüzle geldin sen buraya?" Diye bağırarak konuşmaya devam etti. "Öldürürüm oğlum seni, git defol buradan". Sesi öfkeli ve bir o kadar tehditkar çıkıyordu. Ama nasıl giderdim ki ben Banuyu böyle bırakıp. Zaten Banuyu böyle görerek ölmüştüm, daha ne kadar ölebilirdim ki? Alara kendini kaybetmiş gibiydi. Ayağa kalkarak insanlara bağırmaya başlamıştı, bense Alaranın beni itmesiyle kendime gelmiştim sanki. Herşey kafamda oturmuş gibiydi. Banuya tekrar baktım. Melek gibiydi... Yanına yaklaştığımda parmağındaki yüzüğü farkettim o an. Kalbim sıkıştı, kendimi suçlamaya başladım. Beni böylesine seven bir kıza yaptıklarıma bakın. Yokluğumda bile yüzüğümü takıyordu parmağına. Gözlerimden yaşlar daha fazla akmaya başlamıştı şimdi. Daha fazla acı çekiyordum artık. Banunun saçlarını okşayarak konuşmaya başladım. "Gitme nolur güzelim, özür dilerim Allah belamı versin seni hiç bırakmamalıydım nolur aç gözlerini. Yine kız bana, bağır, küs ama nolur böyle gitme nolur". Hıçkırıklarımla haykırışlarım birbirine karışmıştı. O kadar pişmandım ki gittiğime. Keşke hiç gitmeseydim, bunlar hiç yaşanmasaydı keşke. Birden ambülans sesleri duydum. Ben ne olduğunu anlamazken Banuyu ellerimden alıp sedyeye yatırdılar. Banunun yanında gitmek istesemde Alara kendisi gitti. Hiçbir şey diyemezdim, zaten kızgındı bana ve haklıydıda. Ben gitmesem Banu yola öyle atlamazdı ve bunlar hiç yaşanmazdı. Taksi çevirerek öndeki ambülansı takip etmesini söyledim. Hastaneye vardığımızda aceleyle taksiden inip içeri girdim. Banunun kaçıncı katta olduğunu öğrendikten sonra hemen koşarak oraya gittim. Kolidoru döndüğümde ayaklarım kilitlendi sanki. Banunun annesi perişan bir halde yerde oturmuştu. Ali dağılmış ve bir o kadarda sinirli halde ileri geri yürüyordu. Alara desen duvara yaslanmış ağlıyordu. Gidemezdim, beni görmeleri hiç iyi olmazdı. Yavaşca arkamı dönüp yine her zaman yaptığım gibi kaçmaya çalıştım ama olmadı. Ali denen çocuk beni fark etmişti. "Ooo Arda bey" Diye seslendi bana. Derin nefes alarak arkamı döndüm. Banunun annesi bana öfkeyle bakıyordu. Ali "Sen ne yüzle geldin buraya?" Diyerek yanıma gelip yüzüme yumruk attı. Darbeyle yüzüm sol omzuma düştüğünde burnumun kanadığını fark ettim. Öfkeyle dönüp Aliye saldıracağım anda karşımda Banunun annesini gördüm. Bana bakması bile beni altüst ederken titreyen dudaklarını aralayıp konuşmaya başladı. "Kızım, Banum seni tanıdığı günden beri dağıldı, hayatını mahvettin kızımın. Şimdide sen gittin diye kendine gelemedi ve yine senin yüzünden araba çarptı kızıma. Sen yine buraya gelmeyi nasıl başarıyorsun? Sen bu cesareti, bu arsızlığı, bu yüzsüzlüğü nereden buluyorsun? Hiç mi utanman yok senin? Hiç mi yok?" "Ben, ben böyle olsun istemedim" Diyebildim sadece. Konuşamıyordum bile, gerçi ne söyleyecektim ki, haklıydı. "Sus, böyle olmasını istemezmiş. Palavra bunlar, sen kızımı sevsen yanında olurdun, gitmezdin, elini bırakmazdın. Şimdi defol git buradan, eğer kızım iyileşirse seni bir daha onun etrafında görmeyeceğim anladın mı?" Kafamı salladım. Konuşamıyordum. "Şimdi defol, birdahada ne benim nede kızımın karşısına çıkma, git" Diye bağırdı. Alara Banunun annesinin yanına gelerek koluna girdi. Kafamı yere dikerek uzaklaştım oradan. Hastaneden çıktığımda arkadan gelen sesle durdum. "Dursana sen". Öfkeyle arkamı dönerek "Ne var?" Diye bağırdım. Ali tam karşıma dikilip "Hiç utanmadın dimi? Hiç üzülmedinde" Dedi. Acıyarak bakıyordu bana. "Ben Banuyu seviyorum anlıyor musun? İnsan üzülmez mi sevdiğine birşey olurken? Ben Banunun parmağına diken batsa ölürüm be. Kız içeride ne halde sen benden hesap mı soruyorsun?" Diye bağırdım sinirle. Ali sırıtarak konuşmaya başladı. Ama bu normal bir sırıtış değildi. "Bende Banuyu seviyorum lan, çocukluğumdan beri hemde. Sırf ona sarılabileyim, yakın olabileyim diye yıllardır arkadaşımmış gibi yapıyorum. Sen geçmiş karşıma 'seviyorum' diyorsun. Sevgi bu değil, sen sevmek ne bilmiyorsun oğlum, sen çocuksun be, sen 'seni seviyorum' cümlesini aşk sanıyorsun" Dedi omzuma vurarak. Gözlerimi kapatarak derin nefes aldım ama sakınleşemiyordum. Elimi sıkarak "Ne diyorsun lan sen? Banu benim sevgilim sen bunun farkında mısın? Geçmiş karşıma seviyorum diyorsun, kimin sevgilisini seviyorsun sen?" Dedim. "Eski sevgilin demek istedin dimi? Bundan sonra Banu sana bakar mı sence? Senin yüzünden başına gelmeyen kalmadı. Hele annesi, sence seni ona yaklaştırır mı sanıyorsun? Peki Banunun kötü gününde kim vardı yanında? Ben vardım" Dedi kendini göstererek. Sinirden gülmeye başlamıştım. "Zavallısın oğlum sen, sırf yanındasın diye seni seveceğini düşünecek kadar zavallısın hemde" Ali o an yumruğunu yüzüme geçirdi. Ama hastanedekinden daha sert vurmuştu. Burnumdan akan kanı elimin tersiyle silerek Aliye dönüp "Bu kadar mısın ya sen?" Dedim alayla. Ali tekrar yumruğunu yüzüme geçirirken ayakta duramayıp yere düştüm. Yerden kalkmak için ellerimden destek alarak Alinin önünde durdum. "Nç, yok çok zayıf" Diyerek yumruk yaptığım elimi Alinin yüzüne geçirdim. "İşte vuracaksan şöyle vur" Dedim öğretir gibi. Ali tam yumruk yaptığı elini havaya kaldırdığı an biri arkadan elini sıkıca tutarak çekti. Alara "Ali içeri geç" Diye emretti. Ali bana baktığı sırada Alara sesini yükselterek "Sana hemen dedim" Dedi. Ali içeri geçtiği sırada Alara bana dönerek konuşmaya başladı. "Sen hala burada mısın? Defol artık, çık git gelme ya. Çocukluğumdan beri tanırım Banuyu, hiç böyle olmadı biliyor musun? Hep senin yüzünden. Eğer içinde biraz vicdan ve Banuya karşı sevgi varsa defolup gidersin ve birdaha dönmezsin anladın mı?" Alaraya baktığım sırada son kelimeyi vurgulayarak tekrar etti. "Anladın mı?" Kafamı sallayarak taksi çevirip havalımanına gittim. Kimse beni burada istemiyodu, zaten bende Banuyu daha fazla kötü etkilememek için gidiyordum. Şimdilik tek dileğim Banunun yeniden iyileşmesiydi, benim yüzümden ona birşey olursa kendimi affedemezdim. Havalimanına vardığımda en erkeninden bir bilet alıp annemlerin yanına gittim. Hep yaptığım gibi işte, kaçtım.
Yazarın anlatımıyla...
Uzun bir süre bekleyişin ardından doktor ameliyat odasından çıkmıştı. Alara doktoru görerek ayağa kalkıp "Banu nasıl?" Diye sordu. Doktor başını öne eğmişti. Alara dolu gözlerle doktora bakıp bir mucize olmasını bekliyordu ama doktorun sessizliği herşeyi anlatıyordu sanki. Alara gözyaşlarını silerek "Birşey söylesenize nolursunuz, iyi deyin, herşey yolunda deyin nolur konuşun" Diye yalvarmaya başladı doktora. Doktor derin nefes alarak Alaraya dönüp "Başınız sağ olsun" Diyebildi sadece. Bunu duyan Banunun annesi hüngür hüngür ağlamaya başladı. Ali Alaraya sarılarak ağlıyordu. Alara ise ne hissettiğini bilmiyordu. En yakın arkadaşı, herşeyi olan Banusu melek olmuştu. "Hani beni bırakmayacaktın? Söz vermiştin bana" Diyerek ağlamaya başladı Alara. Banu Alaraya çocukken söz vermişti.
"Sakın biryere gitme tamam mı?"
Demişti Alara Banuya. Banu Alaraya gülümseyerek
"Sana söz veriyorum seni yalnız bırakmayacağım, hemde hiçbir zaman"
Demişti. "Sözünde durmadın be Banum, beni yalnız bıraktın. Hani sen verdiğin sözleri tutardın? Neden gittin şimdi söylesene?" Ağlamasını durduramıyordu. Hastane koridorunda öylece oturmuş ağlıyordu.Zeminin soğuk olmasını bile hissetmiyordu. Bedeni uyuşmuş gibiydi. Meleği şimdi gerçekten melek olmuştu. O artık bir melekti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüyalarda Buluşuruz
ChickLitÜniversite okuyan Banu görme yetisini kaybediyor. Doktorlar bir daha göremeyecek deseler bile annesinin ısrarıyla ameliyat oluyor ve hayatı o ameliyattan sonra değişiyor.