7.Bölüm "Sen Geldin"

251 131 10
                                    

Merhabalar! Yukarıda gördüğünüz fotoğrafdaki çocuk Ali. Gözünüzde canlandıra bilin diye fotoğrafı buraya bırakıp kaçıyorum.

1 HAFTA SONRA...

Annemin odaya girerek yanıma gelip saçlarımdan öpmesiyle gözlerimi açtım. Son kavgamızdan sonra arayı düzeltmiştik. Zaten kavga etmelik bir durumda yoktu. Bir haftadır Ardayla görüşmüyorduk. O günden sonra aramamıştı bile. Resmen annemi haklı çıkarıyoordu. Tabi ben hala kondurmuyordum. "Kızım kalk yemek yiyelim" dedi annem saçımı okşayarak. "Sen in ben geliyorum şimdi" "Tamam, çabuk gel ama" diyerek odadan çıkıp mutfağa gitti annem. Bende kalkıp elimi yüzümü yıkadım ve annemin yanına gittim. Mutfağa girdiğimde "Birşey lazım mı?" diye sordum. Annem "Yok sen geç otur ben bir koşu ekmek alıp geliyorum" dedi. Hemen konuşmaya başlayarak "Dur ben giderim" dedim anneme. "Nasıl gideceksin bu halde?" diye sordu annem endişeli bir sesle. "Aşk olsun anne yani bir ekmek almaya gidemeyecekmiyim?" "Peki öyle olsun ama nolur dikkatli ol tamam mı Banum?" Annemin izin vermesine sevinerek kapıya yöneldim ve "Merak etme sultanım dikkatli olurum ben, hadi çıktım" diyerek evden çıktım. Uzun bir aradan sonra ilk kez yalnız yola çıkıyordum. Özlemişim sokakta yürümeyi. Eskiden ekmek almaya gidince canım çıkardı, şimdi o kadar mutluydum ki anlatamam. Hep ekmek aldığımız mahallenin fırıncısına girerek neşe dolu bir sesle "Selam Mehmet amca" dedim. Mehmet amca beni gördüğüne şaşırmış gibi "Ooo güzel kızım hoşgeldin" dedi. "Hoşbuldum Mehmet amca" dedim bende gülümseyerek. "Ne alırsın kızım?" diye sordu bana.
"Tabi ki iki simit ve bir ekmek, ama en tazesinden"
"İki simit ve bir ekmek, ama en tazesinden" Gülmeye başladım, aynı şeyleri söylemiştik. Mehmet amca gülerek " Sen buralara kaç zamandır gelmesende, bizi unutsanda biz unutmayız küçük hanım" dedi. "Ama yani hiç unuturmuyum ben seni, elinde büyüdüm nede olsa. Acıktığımızda hep simit verirdin bize". Mehmet amca iç çekerek "Ya eski günler ne güzeldi" dedi özlem dolu sesle. "Bak sabah sabah moralimizi bozmayalım ama" diyerek ekmek ve simitleri alıp çıktım. Arkamdan "Dikkatli git küçük hanım" diye seslendi. "Tamam" diyerek evin yolunu tuttum. Tam binamıza girecekken arkadan tanıdık bir ses bana seslenerek "Banu bakar mısın?" dedi. Arkamı dönerek "Efendim Ali" dedim. Evet gelen Aliydi. "Nasılsın?" diye sordu bana. "Ne kadar yüzsüzsün sen ya" dedim sinirle. Sanki ne yaptığını bilmiyormuş gibi ukala bur tavırla "Neden yüzsüzmüşüm ben Banu?" diye sordu. Sinirden az kalsın gırtlağına yapışıp boğacaktım onu resmen. Ama böyle biri için hapis yatmak pekte mantıklı gelmiyordu. "Neden mi? Birde soruyor musun? Yemeyip içmeyip hemen anneme ispiyonlamıştın üniversiteden atıldığımı ne çabuk unuttun sen bunu?" dedim sinirle. "Ha sen onu mu diyorsun?" diye sordu. "Ha başka birşeyde mi var?" diye sorusuna soruyla yanıt verdim. Ali derin nefes alarak "Tamam özür dilerim söylememem gerekiyordu" dedi. Ama tavrı ses tonu öyle sinir bozucuydu ki böyle kendinden emin bir şekilde hiç pişman olmamış bir tavırla özür diliyordu. Hayır sakin ol Banu elini kana bulayamazsın daha gençsin canım diye geçirdim içimden. "Neyse benim gitmem gerek Ali" diyerek tam apartmana girecektim ki kolumdan tutarak beni durdurdu. Ben tam konuşmaya başlayacakken tanıdık bir ses takıldı kulağıma. "Bırak kızın kolunu" diyerek Arda geldi. Onada sinirliydim bir haftadır ne aradı ne de geldi. Ama şuan bu çok küçük bir sorundu, asıl sorun Ali kolumu bırakmazsa başlayacaktı. İçimden Allahım nolur Ali gitsin diye dua etmeye başladım. Ama Ali hala kolumu tutuyordu. Arda sinirli bir sesle "Birak dedim sana" diye tekrar etti. Sesi öyle öfkeli çıkıyordu ki anlatamam. Benim bile tüylerim diken diken olmuştu ama Ali hala elimi tutuyordu. Yürek yemiş mübarek. Ali "Sen kimsin sana ne oluyor?" diye sordu Ardaya. Arda "Ben sevgilisiyim koçum, soruların bittiyse şimdi bırak sevgilimin kolunu" dedi sevgilim kelimesini vurgulayarak. Arda az önce Aliye Banu benim sevgilim demişti. Yanlış duymadınız evet sevgilim dedi SEVGİLİM. Kalbim eğer şuan yerinden çıkmazsa bir daha hiçbir zaman çıkmaz. Yani o kadar deli gibi atıyordu. Böyle kalbim ağzımda karnımda heryerimde atıyordu. Heyecandan resmen ölüyordum. Ama tabi korkudanda, çünkü hala Ali elimi tutuyordu. Birden kolumu tutan başka bir el hissettim. Ardından Arda konuşmaya başladı. "Kızın kolunu bırak yoksa ben artık bıraktırmasını bilirim" dedi. Tereddütle "Kavga etmeseniz diyorum Ali sende bırakırmısın kolumu eve gitmem gerek" dedim. Konuşurken bile sesim korkudan öyle yavaş çıkıyordu ki. Her an kavga edecekler ve annem görecek diye ödüm kopuyordu. Sonra Ali kolumu bıraktı. O an bir oh çektim. Öyle bir rahatlamıştım ki kavga çıkmadığı için anlatamam. Ama şöyle bir sorunumuz vardı. Ya Ali yine anneme söyleseydi şimdi olanları o zaman annem beni diğer dünyaya yolcu ederdi. Ali "Bu yaşananları unutmayacağım Banu" diyerek gitti. Onun arkasından Arda "Seni burda görürsem değil olanları herşeyi unutturucam sana" diye bağırdı. Ardanın elini tutarak "Tamam artık gitti" dedim yavaşca. Arda gülerek "Ama sen elimi tutunca işin ciddiyeti kaçtı yumuşadım resmen" dedi. Bende gülümseyerek "Teşekkür ederim Aliden kurtardın beni resmen" dedim. Arda kulağıma doğru "Rica ederim sevgilim" diye fısıldadı. Ardanın kurduğu cümle ve boynuma deyen nefesiyle kalbim delicesine atmaya başladı. Zaten deli gibi atıyordu daha fazla atmaya başladı. Neredeyse kalpden gidecektim o derece. Arda benim bu şaşkın halime ufak bir kahkaha atarak "İyi misin?" diye sordu. Kendimi toparlamaya çalışarak "Sevgilinmiyim?" diye sordum. "Ben sevgiliyiz sanıyordum". Hiçbir şey demeden Ardanın elini bıraktım. Arda "Ya yine ne oldu?" diye sordu isyan eder gibi. Gülerek "Annem ekmek almaya göndermişti kim bilir belki de evde kafayı yemiştir. Evden çıkalı çok oldu, o yüzden gitmem gerek kusura bakma" diyerek apartmana girdim. Arda arkamdan seslenerek "Görüşürüz sevgilim" dedi. Sesinden güldüğü belli oluyordu. Arkama dönerek "Seni seviyorum" dedim ve hızla eve çıktım. Son kez Ardanın "Ne dedin sen?" dediğini duydum ama cevap bile vermedim. Yüzümde Ardanın bana 'Sevgilim' demesi sonucu yaranan aptal bir gülümsemeyle kapı zilini çaldım. Annem telaşla kapıyı açarak "Nerede kaldın sen başına birşey geldi sandım" diyerek sarıldı bana. Annemin sarılmasına karşılık bende sarıldım ona. Sonra "E hadi simitler soğumadan yapalım kahvaltımızı" diyerek mutfağa geçtim. Annem çayları koyup sandalyeye oturdu ve birlikte kahvaltımızı yaptık. Birden benim telefonum çalmaya başladı. Anneme "Baksana kim arıyor?" diye sordum. Bana "Bilinmeyen numara, kim acaba?" diyerek telefonu verdi. "Anlarız şimdi kim olduğunu" diyerek telefonu kulağıma götürdüm. Tanıdık bir sesle içime huzur doldu. Arayan Ardaydı.
-Alo?
+Alo, Selam.
-Nasılsın sevgilim?
Diye sordu bana. Annem yüzümde oluşan gülümsemeyi görmüş olacak ki "Kime gülümsüyorsun?" diye sordu. Parmağımla bir dakika göstererek kalkıp odama çıktım.
-Annen yanındamıydı?
+Evet kahvaltı yapıyorduk.
-Rahatsız ettiysem kusura bakma
+Yok ne rahatsızlığı iyi ki aradın.
Dedim, sonra küçük bir sessizliğin ardından Arda konuşmaya başladı.
-İyi ki aradım öyle mi?
"Hihi" diyebildim sadece. Utanıyordum sanki bilmiyorum. Onun yanındayken yada onunla konuşuyorken kalbim deli gibi çarpıyordu ve kelimeleri, cümle kurmayı unutuyordum. Utanıyordum...Sonra kendimi toparlayıp konuşmaya devam ettim.
+Sen neden aramıştın? Bir sorun mu var?
-Sorun yok merak etme, şey için aramıştım
+Ne için?
-Yarın eğer müsaitsen yemeğe çıkalım diye
"Benimlemi?" diye sordum şaşkınlıkla. Telefondan Ardanın güldüğünü duydum. Kendimi toparrlayarak "Ya gülmesene" dedim.
-Tamam gülmüyorum, ee ne dersin?
+Neye ne derim?
-Yemek işine, gelirmisin?
+Ne zaman?
Arda telefonda kahkaha atmaya başladı. Onun gülmesi beni utandırmıştı. Heyecandan konuşamıyordum ve bu onun hoşuna gidiyormuş gibi gülüyordu.
-Seni bu kadar heyecanlandırdığımı bilmiyordum
+Ben
-Sen?
+Tamam
-Neye tamam?
+Yemeğe, yani gelirim senle
-Oh be rahatladım
+Neden?
-Bir an annenden dolayı gelemezsin diye korktum iyi ki geliyorsun.
+Ne zaman peki?
-Yarın işte dedim ya
Gülmeye başladım. Arda bana gülüyordu ama kendiside heyecandan konuşamıyordu anlaşılan.
-Neye gülüyorsun?
+Sende heyecandan konuşamıyorsun
-Evet var heyecan
+Ben saat kaç diye sormuştum aslında
-Ha saat mi? akşam yedi gibi
+Peki, nereye gideceğiz?
-Orası sürpriz sevgilim
Ardanın her sevgilim değişinde kalbim deli gibi atıyordu. Sanki yerinden fırlayacak gibi oluyordu.
-Alo, ordamısın?
+Ha evet buradayım
-Peki
+Şey şimdi benim kapatmam gerek
-Tamam o zaman
+İyi o zaman görüşürüz
Tam telefonu kapatacakken Arda konuşmaya başladı.
-Banu
+Efendim
-Bu gün eve çıkarken bana birşey söyledin
+Evet?
-Yine söylermisin?
Gülerek "Seni seviyorum" dedim ve hemen telefonu kapattım. Yarın Ardayla yemeğe çıkacaktık. Şimdiden ne giyinsem diye düşünmeye başladım. Güzel olmam gerekiyordu nede olsa ilk yemeğimizdi. Arda kesin çok yakışıklı olacaktı. Keşke onu yine görebilseydim onu, gözlerine baka bilseydim. Ama işte bu imkansızdı artık. Bu düşüncelerle odamda dönüp dururken odamın kapısı açıldı ve ardından kapandı. "Kızım kimdi arayan?" diye sordu annem. Lafı hiç uzatmadan "Ardaydı" dedim. Zaten annemden saklayacak halim yokdu. Eninde sonunda yarın bilecekti kimin aradığını ve ne konuştuğumuzu. "Ne istiyordu?" "Yarın akşam saat yedi gibi beni yemeğe davet etti" dedim tek nefeste. Annemin vereceği tepkiye hazır değildim ama hazırdımda. Yani orası birazcık karışık, ne olacaksa olsun istiyordum. Bağıracaksa bağırsın telefonu yasaklayacaksa yasaklasın. Sonra annem beni şaşırtacak bir cevap verdi bana."Peki" dedi. Ben şaşkınlıkla "Peki derken?" diye sordum. Kulaklarıma inanamıyordum. Söz konusu Ardayla yemeğe çıkmaktı ve annem bunu çok iyi karşılamıştı. "Peki derken gide bilirsin yani" dedi ve konuşmaya devam etti. "Ee ne giyineceksin?" "Daha karar veremedim ki zaten görmediğim için burada sana çok ihtiyacım var" dedim. Annem gardrobumu açarak "Hmm bi bakalım" dedi kendi kendine. Sonra hevesli bir sesle "Buldum qaliba diyerek birşeyler çıkardı gardropdan. Ben ne buldu diye merak ederken annem tarif etmeye başladı. "Senin bi elbisen vardı ya kahverengi" "Benim 3 tane kahverengi elbisem var hangisini söyluyorsun?" diye sordum anneme. "Kisa dekolteli olan, yeni yılda almıştım ya hani o işte hatırladın mı?" Gülümseyerek "Hatırladım, hatta ben mutluluktan ağlamıştım o elbiseyi aldığını görünce" dedim. Ağlamıştım çünkü o elbise satışa çıktığı günden beri hayalini kuruyordum. Hiç giyinmemiştim onu, demek kısmet bu güneymiş. Sonra " Ama çok abartı olmaz mı?" diye sordum anneme. Annem "Ne abartısı çokta şık elbise dekoltesi olmasa sade hatta, birde bunun altına kahverengi topuklu ayakkabını giyiniyorsun varya değil Arda kimse senden gözlerini alamaz" dedi yanağımdan makas alarak. Gülmeye başladım, anneme bayılıyordum. Evet dengesizdi ama ikizler burcuydu olur o kadar. Sonrası çok hızlı geçti ben yine ilaçlarımı alıp uyudum. Bir ara kalkıp yemek yedim sonra yine uyudum. Günlerim uyumakla geçiyordu. İlaçlar, uyku, yemek, ilaç, uyku, yemek. Bir günüm sadece bunlardan ibaretti. Sıkılıyordum, çünkü ben hayatı zirvede yaşayan adrenalin seven ve hep gezip tozan biriydim. Eylenmeyi seviyordum. Yalnız bile olsam eylene biliyordum. Eylenmek için doğulmuştum anlayacağınız. Ve öyle birinin şimdi sadece uyumaktan ilaçlardan ve yemekten ibaret bir hayata geçtiğini düşünsenize ne kadar sıkıcı. Sıkıcıdanda sıkıcı o derece. Ama yarın çok güzel olacaktı. Hatta müthiş olacaktı. Düşününce bile kalbim hızla çarpıyordu. Aşk böyleymiş demekki. Yanında olmasa bile düşünmesi dahi kalbini hızlandırıyormuş.

Rüyalarda BuluşuruzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin