1.9

28 4 0
                                    

Merhabalar nasılsınız?

Uzun zamandır yokum. İnstagramda bir şeyler paylaşmıştım ama gerçekten kendimi iyi hissetmiyordum. Yeni yeni hayata dönmeye başlamışken hemen bölüm yazdım. Kendimi biliyorum hemen eskiye dönmem muhtemel. Bu sırada yeni yazacağım kurgumla ilgili bazı şeyleri yapıyorum. İkisi de hayalimdeki gibi olacak inşAllah. Durum güncellemesi bu kadardı. Şimdi sizi bölüme gönderiyorum.

Keyifli okumalar dilerim.

.

...

(Yağız Aras'ın anlatımından)

Karakoldaki işlerimi de bitirip otoparka indim. Günün en güzel kısmına sonunda geçebilmiştim. Karakol son zamanlarda çok karmaşıktı. Tek tesellim gün sonunda güzelimi görmekti. Beraber yemek yiyecektik ama onun bilmediği bir detay daha vardı. Gün sonunda öğreneceği için bir sıkıntı yoktu.

Elimdeki kaskı ve eldivenleri giydikten sonra motoruma bindim. Anahtarı takıp çalıştırdıktan sonra otoparktan çıktım. Normalde hız yapmayı çok sevsem de benim bir güzelim vardı. Bana bir şey olsa üzülecek bir ailem ve sevdiğim vardı. O benim her şeyimdi o üzülsün hiç istemezdim. Bu yüzden araba almıştım. Her ne kadar ikimizde motoru çok sevsekte en ufak bir hatada ikimize de bir şey olabilirdi. Bana bir şey olması bir sorun değildi ama Deniz'e bir şey olursa hele ki bu benim yüzümden olursa işte ben o zaman biterdim.

Işıklarda durduğum sırada telefonuma bir mesaj geldi. Telefon tutucudan telefonu alıp mesajlara girdim. Denizden mesaj gelmişti.

Ineffable: Gamzelim ben hazırlandım. Seni bekliyorum.

Yağız Aras: Geliyorum güzelim birazdan evde olacağım.

Yağız Aras: Hemen hazırlanırım sonra çıkarız.

Ineffable: Tamam Yağızı'm dikkatli gel.

Mesaja cevap veremeden ışık yanmıştı. Telefonu yerine koyup gaza bastım. Evin önüne gelince motoru park ettim. Motordan inip kaskımı ve eldivenlerimi çıkarttım.

Kafamı kaldırdığımda camdan beni izleyen meleğimi gördüm. El sallayıp apartmandan içeri girdim. Beni kapıda karşılamıştı.

"Hoş geldin canımın içi."

Merdivenlerdeki son basamakları da çıkıp yanına ulaştım. Anlını öpüp sarıldım.

"Hoş buldum meleğim. Nasılsın?"

"Ben iyiyim sen nasılsın yorgun gözüküyorsun."

Ayrılıp karşısına geçtim.

"Karakol her zamanki gibi fazla kargaşalıydı."

Deniz bizim karakolun avukatlığını yapıyordu. Bu yüzden tüm olaylara hakimdi.

"Yemeğe sonra da çıkabilirdik. Yorgunken gitmemize hiç gerek yok gerçekten."

"Ben seninleyken dinleniyorum. Yüzünü gördüğüm tüm yorgunluğum gitti."

Utandığı için sadece gülümseyip kafasını eğdi.

"Ben hemen giyinip geleyim sen istersen bize gel."

"Sen gelmeden çıkmıştım ama gelebilirim. Melike teyze ben den bıktı. Her akşam sabah sizde olmamdan."

"Annem kızını görüyor diye çok mutlu. Yerime kondun güzelim."

"Canım ya ben onu yerim."

Kolumu omzuna atıp bizim daireye yönelttim ikimizi de anahtarımla kapıyı açıp içeri girdik.

Fikrimin İnce Gülü ||TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin