Merhaba nasılsınız?
Keyifli okumalar dilerim.
...
.
Önce çeyiz alışverişimizi yapmıştık. Şimdi de gelinlik bakıyorduk. Yağız sabah yanımızda olamamıştı. Çalışmaya başlamıştı ve karakol yine çok karışıktı. Annemler Yağız'ı içeri almıyordu. Gelinlikle görmemesi gerekiyormuş. Bizi dışarıda bekliyordu.
Bir sürü gelinlik vardı ama hiçbiri istediğim gibi değildi. Biraz daha baktıktan sonra çizim yapıp istediğim gelinliği yapabileceklerini söyledikleri için çizim yaptırmıştık. Teslim almadan önce gelinliği prova olacaktı o yüzden onun içinde tarih almıştık.
Gelinlikçiden çıkıp Yağız'ın olduğu yere gelmiştik. Trip atar gibi bir hali vardı. Çok konuşan çocuk hiç konuşmamıştı. Her ne kadar batıl inanç olarak görsekte büyüklerimizin üstüne söz söylenmiyordu.
Damatlık bakacağımız yerin önüne gelince Yağız durmuştu. Onun durmasıyla hepimiz durup ona baktık.
"Madem ben gelinliği göremedim Deniz de damatlığı görmesin."
"Aa Aras oğlum o ne demek öyle."
"Bana ne o da benim damatlığımı görmesin."
"Eve gidince kaç benden oğlum terlik yiyeceksin."
"Koskoca polise terlik atmaya utanmıyor musunuz Melike hanım. Sizi hapse atarım."
"Koskoca polis damatlık kaçırmaktan utanmıyor ama terlik olunca fos. Hadi kızlar siz bakmayın bu deliye girelim."
Yağız bu sözleri duyunca yanıma yaklaştı.
"Bugün sana kaçsam ne dersin bir tanem."
"Hiç yakıştıramadım memur bey bir terlikten mi korkuyorsunuz."
"Biz vücudumuza vatanımız için kurşun yemiş insanlarız. Bir tane terlikten mi korkacağız."
Göğsünü gererek söylediği şeye karşılık gülmüştüm. Bir klasik Türk annesi ve o terlikten korkan evlat.
"Zaten ben de öylesine söylemiştim. Yoksa sen ve terlikten korkmak hiç yani."
"Tabi canım ben korkmam."
Sözlerini söyledikten sonra elimi tutarak bizi annemlerin arkasından götürdü. Annemler içeri geçmiş otururken biz damatlıklara bakmaya başlamıştık. Genel olarak siyah ve lacivertlere bakıyorduk. Elime beğendiğim bir damatlık alıp Yağız'a gösterdim.
"Deniyim mi?"
Hevesli konuşmasıyla elimdeki damatlığı Yağız'a verip giymesi için kabine gönderdim. Annemlere döndüğümde kendi hallerinde takıldıklarını görünce yanlarına geçip oturdum. Yağızda çok geçmeden gelmişti.
Giydiği damatlık gerçekten çok yakışmıştı. Beyaz gömleğinin düğme kısmındaki siyah detaylar, kuşak yerine giydiği yelek, taktığı siyah papyonuyla çok uyumlu olmuştu. Tam olarak Yağız'a dikilmiş gibiydi.
Takımı aldıktan sonra oradan ayrılmış ve bir yere oturmuştuk. Sabahtan beri geziyorduk ve çok fazla şey almıştık. Evlenince benim evimde yaşayacağımız için yeni bir yatak odası takımı, salon takımı alınmıştı.
Ben evde çok kalmadığım için evi ona göre yerleştirmiştim şimdiyse o evde iki kişi yaşayacaktık ve ortak şeyler olması gerekiyordu. Yağızla zevklerimize uygun şeyler almıştık. Tek eksiğimiz dikilmesi gereken gelinliğimdi.
Her şey çok yolunda gidiyordu. Çok mutluyduk. Kötü şeyler olsun kimse istemezdi değil mi?
Hepimiz siparişlerimizi vermiş bekliyorduk. Ben bir yandan da yarın ki duruşmalarıma bakıyordum. Full dolu bir gün ve yorucu bir hafta. Bazen her şeyi bırakıp yeter diyesim gelse de devam etmek gerekirdi. Hayaller için yaşanmasını gereken şeyler için savaşmak gerekirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fikrimin İnce Gülü ||Texting
Teen Fictionİslami bir kurgu değildir! Bilinmeyen numara:Fikrimin ince gülü.(06.09) Bilinmeyen numara:Kalbimin şen bülbülü. Bilinmeyen numara:O gün ki gördüm seni. Bilinmeyen numara:Yaktın ah yaktın beni. Bilinmeyen numara:Fikrimin ince gülü olur musun? Deniz:K...