Ayın ışığı denize vuruyordu. Yakamoz, o kadar güzeldi ki gözlerimi ondan alamıyordum. Etraftaki ışıklar her ne kadar yıldızların parıltısını engellesede güzel gözüküyorlardı. Önüme koyulan tabakla birlikte gözlerimi yakamoz dan çekip karşımdaki kadının gözlerine çevirdim.
"Beğendin galiba?"
"Evet, çok güzel bir yer. Manzarası beni benden alıyor!"
Gülerek tabağındaki et parçasını kesip, ağzına attı. Ben de yemeğime başladığımda manzara karşısında güzel bir sohbetle karnımızı doyurduk.
"Hoşlandığın biri oldu mu hiç?"
Sorduğu soruyla biraz şaşırmış, biraz da gerilmiştim.
"Hayır, olmadı. Senin?"
"Oldu. Jennie diye bir kız. Ona açılmıştım ancak o başka birini sevdiğini söyledi. Daha sonra Jisoo diye birinden hoşlanmaya başladım ancak sevgilisi vardı."
"Senin için üzüldüm."
"Üzülme, şuan gayet iyiyim. Karşımda melek gibi bir kız oturuyor."
Utangaç bir tavırla tebessüm ettiğimde bir şey hatırlamış gibi aniden bana döndü.
"Bugün arkadaşlarım; Jisu ve Yuna'nın japonya'ya gideceği için bir parti veriyorlar, gidelim mi?"
"Benden rahatsız olabilirler."
"Hayır! Seni arkadaşları gibi görücekler emin ol."
"Peki o zaman, gidelim."
"Tamam, sen arabaya geç ben hesabı ödeyip geliyorum."
Kafa sallayıp mekandan çıktım. Roseanne bana garip duygular hissettiriyordu. Bu hoşlantı gibi değilde, birinin bana değer vermesi gibiydi. Ryujin ile hiç benzemiyorlardı. Ryujin bana; garip, daha önce hiç yaşamadığım bir duygu hissettiriyordu. Ayrıca onu çözemiyordum, bazen benimle çok yakındı bazense soğuk... Roseanne ise tam tersiydi; Kendimi değerli hissettiriyordu ama beni etkilemiyordu, ilgimi çekmiyordu. İlgimi çeken başka biriydi.
Dışarıya çıktığında beraber arabaya bindik. O Taylor swift'in bir şarkısını açıp arabayı sürerken ben de camdan dışarıyı izliyordum. Yakamoz, hala denizin üzerinde duruyordu, yıldızlar ise hâlâ kayıptı.
Yirmi dakikanın sonunda eve gelmiştik. Dışarıdan renkli ışıklar ve de müziğin sesi duyuluyordu. Roseanne bana gülümseyip, elimden tutarak içeriye girdi. İçeri girdiğimde tanımadığım insan sayısı fazlaydı. Yine de bildiğim partiler kadar kalabalıkta değildi.
"Hadi arka bahçeye gidelim."
Elimi bırakmayıp arka bahçeye sürükledi beni. Arka bahçeye çıktığımızda gülümsemem hafifçe solmuş, yerine şaşkınlık almıştı. Ryujin, havuzun kenarına koyulmuş masanın üzerindeki tekilaları fondipliyordu. O kadar sarhoştu ki üstündeki tshırtü çıkarmış, südyen ile duruyordu.
"Ne içersin?"
"Bira."
"Tamam, bekle. Alıp geliyorum."
Roseanne içecek almaya gittiğinde ben de bahçenin kenarındaki bar sandalyelerine oturmuştum. Gözlerim hala Ryujin'i izliyordu. Nasıl bu kadar hemen her şeyi unutabiliyordu? Hiç umursamıyor muydu?
Son tekilayı fondipleyip etrafına bakınırken göz göze geldik. Gözlerimi kısarak bana bakmıştı, ardından gülerek sersem adımlarla yanıma doğru geldi.
"Ooo Hwang! Sen nerden biliyorsun burayı?"
"Roseanne ile geldik."
"Ondan uzak durmanı söylememiş miydim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bar dansçısı // ryeji
Детектив / ТриллерÜniversite öğrencisi olan Hwang yeji kendi parasını kazanmak için Seul'deki bir barda dansçı olarak işe başlar. Başladığı hafta tesadüfen ünlü iş adamının zengin ve şımarık kızı o gün o bara gelir... Yeji o günden sonra Ryujin ile tanışır ama bilmed...