Önemsenmek

266 23 7
                                    

Yağmur, pencereye vuruyor, ağaçlar rüzgar sayesinde savruluyordu. Ryujin elindeki sıcak çikolata ile yanıma oturup, bana uzattı. Çikolatayı elinden alıp bir yudum içtim. Ryujin'in evine geleli yarım saat oluyordu. Barın önünde durmaksızın ağlamış ve yağmura yaklanmamızı sağlamıştım. Bu yüzden biraz halsiz hissediyordum.

"İstersen duş alabilirsin?"

"Teşekkürler ama evden alırım, sorun yok."

"Peki... Şimdi daha iyi misin?"

"Evet, daha iyi."

"Sevindim."

"Bu arada özür dilerim, seni orada-"

"Saçmalama Yeji, seni orda bırakamazdım."

"Senin için önemli bile değilim, neden bu kadar yakınmışız gibi davranıyorsun?"

Merakla aniden sormuştum. Tabii sorduğum gibi de utanıp bakışlarımı hemen ondan çekmiştim.

"Önemsiz değilsin. Evet, belki birkaç kez sevmiştik ve sen bunun tek gecelik olduğunu düşünüyorsun ama öyle değil. Yani bence arkadaş kalabiliriz, ne dersin? "

Neden bilmiyorum aa arkadaş kelimesi canımı o kadar yakmıştı ki sanki kalbime bir bıçak saplanmış gibi hissetmiştim. Ona neden bu kadar kırılıyordum ki! Ben onun hiçbir şeyiydim! Aptal kalbim saçma sapan şeyler söylüyordu.

Sıcak çikolatayı sehpanın üstüne koyup ayağa kalktım. O da ayağa kalkıp bana baktı.

"Ben eve gitsem iyi olur. Sonra görüşürüz."

Onu beklemeden hızla evinden çıkmıştım. Yağmur hala yağıyordu ama umrumda bile değildi. O kadar hızlı yürümüştüm ki neredeyse sokağın başına gelmiştim. Son kez arkama baktığımda Ryujin yarı yola kadar gelmişti ancak yanında Yuna vardı. Bakışları ikimiz arasında gidip geliyordu.

Ve o yine onu seçmişti. Yuna'yı evine yönlendirdiğinde arkasına dönüp bana bakmıştı. Göz göze geldiğimizde tek bir şey istemiştim. Umarım hayal kırıklığımı görmüştür, kırıldığımı görmüştür.

Dayanamayıp gözyaşlarımı tutamadım. Yağmur damlalarıyla birleşirken ayı zamanda da eve doğru koşarak gidiyordum. Evlerimiz uzaktı ama ben toplu taşımaya binmek istemiyordum. Motoruma barda kalmıştı.

***

Sonunda eve geldiğim de anahtarımı cebimden çıkarmış, deliğe sokmaya çalışıyordum. Ama lanet olası anahtar deliğe girmiyordu! Aptal ellerim o kadar çok titriyordu ki kapıyı açamıyordum. Sinirle anahtarı yere atıp, kapının önüne çömeldim. Bidr an için beni önemsediğini sanmıştım Ama öyle değildi. Ben onun için sadece bir oyuncaktım. Kabullenemediği için de yanımda durıyormuş gibi yapıyordu.

Yavaştan üşümeye başlamıştım ama eve de girmek istemiyordum. Burada soğuktan donarak gebermek istiyordum. Evimin önünde tanıdık bir araba durduğunda kafamı kaldırıp arabaya baktım. Ah, hayır, o değildi. O gelmemişti, beni hatırlamamıştır bile.

Arabadan inen Minho ve Seungmin koşarak yanıma geldiklerinde tek yapabildiğim ağlayarak Seungmin'e sarılmaktı. Minho, anahtarı yerden alıp kapıyı açtığında Seung, beni yerden kaldırıp eve soktu. Beni kanepeye oturttuklarında Minho hızla telefonundan Jeongyeon unnieyi aradı. Konuşmalarını duymuştum ama hala ağlıyordum.

***

Jeongyeon unnie. On dakika içinde eve gelmiş, bana sıkıca sarılmıştı. Ona hızla sarılıp ağlamaya devam ettim. Durduramıyordum, ona o kadar çok kırılmıştım ki kalbim acıyordu.

Jeongyeon unnie beni banyoya sokup, sıcak bir duş aldırmıştı. Yağmur da durduğum için ateşim çıkmıştı, hissediyordum. Ayrıca karnım ağrıyor ve halsiz hissediyordum. Jeongyeon unnie beni oda da giydirirken gözyaşlarım durulmuştu. Saçımı kurulama için beni yere oturtmuş, kendisi de arkadaki yatağa oturmuştu.

"Ne oldu Yeji'm, ne yaptılar sana?"

"Kalbim acıyor unnie, beni yine bıraktı. Ondan hoşlanmak istemiyorum çünkü canım acıyacak, biliyorum ama elimden gelmiyor."

"Aşkık olmuşsun be kızım."

"Maalesef unnie..."

***

Ertesi sabah bara geldiğimde korku, endişe ve en çok da hayal kırıklığıni içimde yaşıyordum. Patronum beni sabah aramış ve bara çağırmıştı. Bu yüzden buraya gelmiştim.

Derin bir nefes alıp içeriye girdim. Her zamanki gibi geceden kalmalar vardı. Onları umursamadım çünkü hala hastaydım ve başım deli gibi ağrıyordu. Direkt olarak Patronumun odasına çıkmıştım. Kapıyı çalıp içeri girdiğimde ağzım açık kalmıştı. Yüzü morluklar içinde yerinden kalkamaz halde deri koltuğunda oturuyordu.

"Ooo leydimiz gelmiş! Ama üzücü bir haberim var: Kovuldun!"

Ne? Nasıl olurdu? Kovulamazdım, üniversite paramı buradan karşılıyordum.

"Ama neden? Dün için ise-"

"Dün seni sikime bile takmadım. Kız arkadaşını neden iş yerine getiriyorsun?"

"İyi de benim kız arkadaşım yok ki."

"Siktir git artık!"

Yüzüm asık şekilde odadan çıkıp, bardan dışarı çıktım. Motorum hala buradaydı. Kız arkadaş dediği kim olabilirdi ki? Kaskımı takarken ismimi duymamla arkamı döndüm. "

" Yeji! "

Burada mıydı? Yüzsüz gibi gelmiş miydi? Onu umursamadan motoruma binip, çalıştırdım. Ancak önüme geçip beni durdurdu.

" Lütfen, dinle. "

" Ryujin, zaten hastayım, işimden de kovuldum. Lütfen git. "

" Hasta mısın? "

Elini alnıma koyduğunda hızla elini çektim. Ancak o bunu umursamayıp şaşkınlıkla bana baktı.

"Yanıyorsun!"

Motorumdaki ikinci kaslı kendi kafasına geçirdiğinde ne yaptığına bakıyordum.

"Arkaya geç."

"Hayır."

"Yeji, sus ve arkaya geç. 40 derece ateşin var."

Biraz düşündükten sonra arkaya oturduğumda öne geçip gaza bastı. O kadar hızlı gidiyorduk ki motordan korkmadığım halde Ryujin'e sıkı sıkı sarılmıştım.

Biliyorum yüzsüzlüktü bu ama ne yapabilirdim ki? Ondan hoşlanıyordum ve buna karşı koyamıyordum. Az da olsa belki beni önemsiyordur?

Yeni bölümmm

Yejim cok ceketi bea ayip yani yazarcığım

Neyse oy vermeyi unutmayinnnnn
🌟🌟🌟🌟🌟🌟

Neyse oy vermeyi unutmayinnnnn🌟🌟🌟🌟🌟🌟

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bar dansçısı // ryejiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin