on üç

12.2K 952 511
                                    

Dedemle babaannemin dizinin dibinde oturmuş elimdeki gazetenin bulmacasındaki soruları onlar için sesli bir şekilde okuyor, onlarla birlikte cevaplıyordum. Bu, okuma yazmayı öğrendiğimden beri sürekli yaptığımız bir şeydi. Benim kültürüm onların da tecrübesi çok olduğundan neredeyse her soruyu yapabiliyorduk.

"Resimdeki kişinin gerçek adı. Müslüm Gürses. Bunu bilmeyen de ölsün yani." dedim ve bir boşluğu daha doldurdum.

Dedem babaannem ve benim için soyduğu elmalardan birini uzatıp işaret parmağıyla kutucuğu gösterdi.
"Şuraya tahta kurusu yaz."

"Valla mı? Bu, bu demek miymiş?"

"He." dedi babaannem. Elleri uzamış kumral kıvırcık saçlarımda geziniyordu. "Şuraya da mezura yaz."

"Dur yazacağım."

Yazdıktan sonra gazete kağıdındaki bir başka soruyu okudum. Biraz beyin fırtınası yapa yapa neredeyse hepsini bitirdiğimizde hiçbirimizin bilmediği soruyu gizlice telefondan öğrenip sanki biliyor gibi sattığımda bana yükledikleri özgüveni tahmin bile edemezdiniz. Köyün en zekisi, en yakışıklısı, en bilgilisi bendim.

"Serhatlar nerede?" dedi dedem babaanneme.

"Gelinlik bakmaya gittiler." dedim.

Babaannem gülümsedi.
"Esra da çok akıllı kız. Terbiyeli de."

"Öyle de halam biraz daha zorlarsa kız abimi bırakıp gidecek."

"Niye?"

"Dede her şeye karışıyor ya. Yok onu alma bunu al, bunu çağır bunu çağırma, bunu ye bunu yeme. Arada bir sussun yani kız sıkıldı."

"Senin o halan beni öldürdü zaten." dedi dedem yaka silkerek.

Dedemle babaannemin de her şeyine karıştığı için ikisi de kızıyordu aslında ona. Yok onu yemesinler tansiyonu çıkar, bununla konuşmasınlar, buna selam versinler... Sanki evin reisi kendisiydi.

"Babaanne biliyor musun Nazlı yengemle Sultan yengem tartıştı."

"O niye?" dedi kaşlarını çatarak.

Dedem güldü.
"Karaca karıştırma ortalığı."

"Sultan yenge diyor ki senin kızla benim oğlanı yapalım Nazlı yenge istemiyor. Benim kızım senin oğluna mı kaldı dedi girdiler birbirlerine."

"Te Yarabbi! Hepsi dellendi! Sopamı almıyorum uzun zamandır elime ondan! Önce o amcan olacaklardan başlayacağım!"

"Abartma Hanım. Alt tarafı şantiyenin kenarında kasksız çay içmiş oğlan."

"Olsun. O kaskı bir daha o kafasından çıkarsın da baksın bakalım takabilecek kelle bulabiliyor mu."

Kahkaha attım. Konaktaki sesler artınca babamların geldiğini anlayıp kağıdı kalemi bıraktım masaya.
"Babam geldi!" diye bağırdım.

Yaşım kaç olursa olsun babam geldi demek asıl konuşma vaktimin geldiği demekti.

Her zamanki rahat tavrımla odasının kapısını tıklatmadan dan diye girdim.

"Babaaa bugün ne oldu bil-"

Bağırarak içeriye girdiğimde babamın odasında ondan başka tanımadığım iki adam, abim, üç amcam, Baran, Yusuf Abi ve onun babasını görünce şok oldum. İçeriye öyle edalı, öyle cilveli girmiştim ki onlar da şaşırmıştı.

"Ayy." deyip elimi ağzıma kapadım. "Çalışıyor muydunuz?"

Amcam gülümsedi.
"Hoş geldin amcasının gülü, ama birazdan gel olur mu?"

Nazende (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin