yirmi bir

10.5K 1K 491
                                    

Belimdeki bel zincirini düzeltip aynadan birkaç adım uzaklaştım.

"Helal be sana. Hayatın sikilmiş, muhtemelen daha da sikilecek, sen hala taş gibisisin." dedim heyecanla aynaya bakarken. Tam anlamıyla psikolojim ellerimden kayıyor gibiydi. Yine ağlaya ağlaya uyuduğum öğle uykusundan beni uyandıran annem olmuştu. Akşam yine düğün vardı. Yemeği de bu yüzden erken yiyecektik.

Düğünler zaten hep oluyordu ancak hepsine gitmemiz mümkün değildi. Biz de bazılarına gidiyor bazılarının tüm takısını ve hediyelerini arabayla yolluyorduk.

Annem odadan çıktıktan birkaç dakika sonra hiçbir şey bulamadığım dolabımın önünde sinir krizi geçirmiş, en son güzel bir kombin çıkarmıştım.

Dar bir crop ve yine hafiften bacaklarıma yapışan bir etek giymiştim. İkisi de siyahtı bu yüzden renk katsın diye belime incecik zincir bağlamıştım. Açıkta kalan bacaklarıma baktım.

"Dövme yaptırmam şart benim."

Uzun zamandır dövme istiyordum ancak bir türlü cesaret edemiyordum. Hem iğneden hem de abimlerden korkuyordum. Görünmeyen bir yerime yapabilirdim ancak işin açığı en uzun eteğim bile dizimin bir karış üstündeyken muhtemelen bacak arama falan yaptırmam gerekiyordu.

Arkama dönüp aynadan kendimi iyice süzdüm. Gerçekten hoşuma gitmişti. Ayakkabılarımı ayağıma geçirdikten sonra telefonumu çantama attım. Makyaj yapmamıştım, sadece hafif pembemsi bir gloss sürmüştüm.

En kötü gecelerimin sabahında bile pistin ortasında parıldamak, düştüğümü veya zor durumda kaldığımı kimseye göstermemek istiyordum. Bunu bu zamana kadar başarmıştım ve bu zamandan sonra da kimseye göstermek gibi bir niyetim yoktu.

Odamdan çıktığımda abimin bütün kötü yorumlarına kendimi hazırladım. Asıl merak ettiğim Baran'ın tepkisiydi. Her zamanki gibi söylenecek miydi kestiremiyordum ama hiçbir zaman bana söylenmesini bu kadar çok isteyeceğimi tahmin etmezdim.

Aşağı inip annemle birlikte avluya indim. Hemen herkes hazırdı. Abimler konağın aralık kapısının dışarısında, karşıdaki evin duvarının önünde sigara içiyorlardı. Beklemekten sıkıldıkları belliydi. Baran'ın burada olmadığını düşündüğüm sırada babamın odasından elinde kutuyla çıktığında derin bir nefes aldım. Yine gömlek vardı üstünde. Bu sefer koyu gri bir gömlek tercih etmişti.

Önümden geçip gitti ancak ne dönüp baktı ne de bir şey dedi. Bu beklediğim bir tepki olduğundan her ne kadar üzülsem de elimden geldiğince normal davranmaya çalışıyordum.

Arabaya binmek için dışarı çıktığımızda abimle göz göze gelir gelmez direkt olarak göz devirdim.

"Karaca!"

"Karıncaların en küçük hayvan olmadıklarını biliyor muydun abi?" dedim heyecanla yüzüne bakarak. Afallayarak yüzüme baktı ama dalga geçtiğimi anladığı an hemen kaşlarını çattı.

"Başlatma karıncana böceğine şimdi, ne bu halin? İyice cıvıttın bak sen."

"Beğendim ve giydim abi, senelerdir hangi kavgamda üstümdekileri senin için çıkardığımı gördün? Yine benim istediğim olacak. En iyisi sen hiç yorma ağzını."

"Oğlum-"

Hızlıca koluna girip arabaya doğru çekiştirdim.

"Tamam söz seninle yapacağım ilk dansı. Üzme kendini bu kadar."

"Baran şuna bir şey söyle benim elimde kalacak yoksa bu çocuk!"

Baran arabaya eşyaları yerleştirirken bize bakmadan konuştu.
"Geç kalıyoruz."

Nazende (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin