Baş ağrısından dolayı uyanmama rağmen kalkamadığım yataktan kalkacak gücü kendimde bulunca yine kalkmaktan vazgeçmeyeyim diye çabucak ayaklandım. Bunun bana çok yüksek baş ağrısı ve dönmesi yapacağını elbette bilmiyordum. Yatağın çarşafını avuçlarım arasında sıkarken abimlerin en son gelişlerinde bu çarşafı değiştirmiş olmalarını diliyordum.
Yalpalayarak ayağa kalktım ve banyoya girdim. Beynim resmen davul gibiydi. Çok ağrıyor ve uyuşuk uyuşuk davranmama sebep oluyordu. Önce kendimi duşa attım, gecenin kirini üzerimden arındırdım. Giyecek başka kıyafetim olmadığından mecburen az önce çıkardığım tişörtü giymek zorunda kalmıştım. Telefonumu alıp şarja taktım. Mutfağa indim. Sanırım gece bir ara kusmuştum çünkü midem çok bulanıyor ve aç hissediyordum. Zaten ne zaman en ufak bir stres yaşasam hemen mideme vuruyordu.
Dolapta pek bir şey yoktu. Ekmek falan da yoktu. Ekmeksiz kahvaltı yapabileceğimi düşünmüyordum ancak şimdi gidebilecek durumda da değildim. Hem market biraz uzak kalıyordu eve. Tamamen açlık sınırına dayandığımda paşa paşa gider alırdım zaten.
Çekmeceden birkaç kraker ve abimlerin muhtemelen biranın yanına aldığı çerezleri bulunca onları da alıp oturma odasına döndüm. Televizyonu açtım. Kanallar arasında rastgele dolaşırken kapanan telefonumu açmaya çalışıyordum. Açtığım gibi birçok bildirimin ve abimden gelen cevapsız aramaların ekranımı kaplaması bir olmuştu.
Oflayarak göz devirdim. Kimseyle uğraşacak halim yoktu. Telefonu kapatıp önüme dönmeye hazırlanıyordum ki bildirimlerin arasındaki kaydedilmemiş numara dikkatimi çekti. Normalde abimin birilerinden aradığını düşünür hemen kapatırdım ancak hemen altında da bir mesaj vardı aynı numaradan.
05*********: Günaydın Karaca, bu kadar erken vakitte seni rahatsız etmek istemezdim belki iki gündür çok olduğumu düşüneceksin ama eğer iznin olursa birkaç dakikalık bir şeyler söylemek için buluşalım diyecektim. Abin sıkıntı çıkarmayacaksa seni evinden alabilirim.
Yusuf'un mesajı sabahın 6'sında atmasına mı şaşırsam, bana mesaj atmış olmasına mı şaşırsam, hâlâ eve gelecek yüreği kendinde buluyor olmasına mı şaşırsam... Nereye şaşırsam artık ben kestiremez olmuştum.
Saate baktığımda öğlenin üçünü geçtiğini görüp kaşlarımı kaldırdım.
"Anasının amı, abartmışım ben de."Numaranın üstüne tıkladım. Arama tuşuna uzun uzun takıldı gözüm. Başta hiç cevap vermemeyi düşünsem de seven her kalbin dinlenmesi gerektiğine inandığım için aradım numarayı. Birkaç çalışta açıldı.
"Alo." dedim açılır açılmaz.
Arkadan kapı sesi geldi ardından telefonun diğer tarafından o konuştu.
"Alo."
"Aramışsın, uyuyordum göremedim." diye mırıldandım. Ne desem bilemiyordum. İlk kez birini reddediyor değildim ama Yusuf Abi gerçekten aramızda her ne kadar hiç ilişki kurulmamış olsa bile diğerlerine göre biraz daha ciddi geliyordu.
"Sıkıntı yok, ben biraz fazla erken yazmışım. Dönmene sevindim." dedi kalın sesiyle.
Alt dudağımı ısırdım.
"Ne diyecektin?""Karaca yanlış anlamayacaksan bunları yüz yüze konuşsak olur mu? Ben telefonla konuşmaktan hoşlanmıyorum böyle konuları. Eğer zor durumda bırakmayacaksam tabii."
Kısa bir an düşünsem de titrek bir nefesi ciğerlerime doldurdum.
"Tamam. Ben evde değilim ama. Sana konum atayım oraya gel olur mu.""Olur."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nazende (bxb)
Genç KurguYıllardır beni kardeşi yerine koymuş bir adamda takılı kalacak kadar aşıktım. NOT: Hikaye eşcinsel evliliklerin gerçekleşebildiği bir zaman diliminde geçmektedir.