yirmi sekiz

11.5K 929 578
                                    

"Baba buraya imzamı atayım mı? Avukat olunca bu imzayı atacağım hep." deyip hızlıca hafif sarıya kaçan sayfalara baktım.

Babamın işi başından aşkındı bu yüzden başını salladı sadece. Normalde çok darlardım ama şimdi onu sıkıştırmak istememiş, kıyamamıştım. İmzamı atıp ajandayı kendime çevirdim. Ben onun rahat deri koltuğunda otururken o diğer sandalyeye oturmuştu mecburen. Dizlerimi sallayarak sayfaya rastgele imzalar bıraktım.

"Oğlum dizini sallama." dedi babam.

Daha çok salladım. Güldü.

"Yapma bak kayacak şimdi elimden kalem falan."

Kıkırdayarak sallamayı kestim. O sırada kapı birkaç kez tıklatıldı ve içeriye Baran girdi. Bu sefer babamın gel demesini bile beklememişti.

"Ferman Amca kağıtları getirdim. Fırat da misafirleri havaalanına bırakmaya gitti."

"Heh! Getir oğlum." dedi babam. O kağıt her ne kağıdıysa hoşuna gitmişti belli. Ayağa kalktı. "Ben Mustafa abime götüreyim kağıtları."

Amcamın yanına gitmek için odadan hızla çıktığında girişinin aksine hareketleri yavaşlayan Baran göz ucuyla bana baktı. Göz göze geldik ama ilgilenmemeye çalışarak deftere imza atmaya devam ettim. Babamın oturduğu yere oturup sabahtan beri uğraştığı kağıtlara baktı. Hafta sonu olmasına rağmen her ne olduysa çok yoğun bir şekilde çalışıyorlardı.

Kağıtların altında duran bir telefon çalmaya başladığında benimkinin koltukta olduğunu bildiğimden hızlıca kağıtları kaldırıp telefona baktım. Babamın telefonuydu. Ekranı kaldırıp baktığımda (İş) Yusuf Koçoğlu yazdığını gördüm. Genelde birisi babamı aradığında açıp müsait olmadığını söyler ve bir nevi sekreterliğini yapardım bu yüzden yine öyle yapıp telefonu açtım.

"Alo?" dedim kalemle uğraşırken.

Benim sesimi duymayı beklemediğinden olsa gerek duraksadı.
"Alo? Karaca sen misin?"

"Benim."

"Ha." durdu. "Ben babanı aramıştım ama... Yanlış mı aradım?" Yine durdu. "Yoo doğru aramışım."

Kıkırdadım.
"Doğru aradın zaten ama babam şu an odada değil. Yusuf Koçoğlu yazdığını görünce açtım ben."

Yanımdaki bedenin bakışlarını üstümde hissettim. İlgilenmedim.

"Niye açtın?" dedi.

"Müsait olmadığını söylemek için."

"Bir insan bir insanın müsait olamayışına bu kadar mı sevinir?" dedi gülerek. Benden çok kendine söylediği belliydi.

"Abartma." dedim. Kırıcı olmasın diye de hafifçe güldüm.

"Ferman Amca ne zaman geldi odaya?" Birden Baran bana bakarak konuştuğunda telefonu kulağımdan ayırmadan omuz silktim.

"Bilmem."

Sonra tekrar önümdeki kağıda döndüm.
"Kapatıyorum ben."

"İnşallah normalden aramak içindir."

Elimi yüzüme kapatıp telefonu hafifçe uzaklaştırarak güldüm.
"Hayır Yusuf. İyi günler."

"İyi günler. Baban gelince beni tekrar arasın. Ya da amcanı arayayım dur."

"Tamam o zaman."

"Görüşürüz. İyi bak kendine."

"Sen de."

Telefonu kapattığımda bile Baran'ın bakışları üstümde dolaşmaya devam ettiğinde mecburen ben de ona baktım. Gözgöze gelemedik çünkü ben ona bakmadan birkaç salise önce başını tekrar kağıtlara eğmişti.

Nazende (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin