otuz beş

12.7K 892 270
                                    

Baran beni eve bıraktığından beri odamın içinde dört dönüyor, tüm yaşadıklarımız kelimesi kelimesine aklımda dolaşırken olduğum yerde zıplayıp duruyor ve mutluluktan aklımı kaybetmemek için arada bir yatağımın köşesine oturuyordum.

O itiraflardan, sarılmalardan ve konuşmadan sonra arabaya binmeye çoktan ikna olmuştum. Yoldayken abim Baran'ı acil şirkete çağırdığı için önce beni eve bırakmıştı. Yarım saat kadar sonra işleri bitecek ve eve geleceklerdi. İşte o zaman ne olacağını kestiremiyordum ve belirsizlik ilk defa stresten değil heyecandan kusma isteği doğuruyordu bende. Bana karşı nasıl davranacağımı bilemiyordum. Tavırlarına göre şekil alacak bir kişiliğim vardı, eğer bana yüz verirse ben ona en başından beri yaklaşmak istediğim gibi yaklaşmaya çoktan hazırdım.

Esra yengeyi arayamamak bu durumda beni iyice delirtiyordu. Anlatacak kimseyi bulamıyordum ama bir yanım da yoldan geçen kediye bile anlatma isteğiyle dolup taşıyordu, sanırım iyice deliriyordum.

Ayağa kalkıp masamın başına geçtim ve bir kağıt çıkarıp olur da unuturum diye, halbuki telefonumun notlarına bile yazmıştım, tüm olanları yazdım. Yazmak beni hep rahatlatıyordu.

Odaya sığmıyordum, içim bile bana dar gelirken ben bu hislerle başa çıkmakta zorlanıyordum bir hayli. Zıplaya zıplaya dışarı çıktım. Her zamankinden daha neşeli halime karşılık evdekiler biraz afallamıştı. Çünkü en son bu kadar mutlu olduğumda istediğim üniversiteyi kazanmıştım. Yemek saati yaklaştığında onların birkaç dakikaya burada olacaklarını bildiğimden tekrardan odama çıktım.

"Odamda kalayım demesin beni mi beklemiş ilk günden diye. Bekledim ama demesin. Ya da... Desin ne olacak ki? Off!" Yüzümü yastığa gömüp küçük bir çığlık attım. Gerçekten yerimde duramıyordum.

Aşağıdaki sesler arttığında odamdan hızlıca çıktım. Avluya inince Baran'ı babaannemin dizinin dibine oturmuşken gördüm. Babaannem saçlarını sevip yaşlılıktan titreyen elleriyle sarıldı. Baran da sımsıkı sarılmıştı. Ben onu hayranlıkla izlerken göz göze geldiğimizde yüzündeki gülümseme daha parlak bir hal aldı. Abim ortada dolanıyor, çocuklarla uğraşıyordu. Babaannemin yanına oturdum ben de. Bana da sarılıp öptü.

"Bu oğlanda da bir haller var anlamadım. Zıplayıp duruyor yine, kudurdu deli." dedi babaannem birden.

Baran gülmemek için kendini tutarken kaşlarımı hayretle kaldırdım.

"Aşk olsun babaanne! Kendimi mi öldüreyim her zamanki ben işte!"

Babaannem bana inanmadığını gösterirken Berat koşarak babaannemin yanına geldi.

"Babaanne kalk, kalk bak ne gördük!"

Babaannem onlara kalkamayacağını anlatmaya çalışırken Baran ayağa kalktı. Kalkmadan evvel omzuma hafifçe dokunmuştu bu yüzden ben de ayağa kalktım. Birlikte yukarıya çıkarken heyecandan kalbim deli gibi çarpıyordu. Aslına bakarsanız dışarıdan görüldüğünde her zamanki gibiydik ama içimizde kopan fırtınalar öyle hissettirmediğinden her zamanki gibi değildik de.

"Demek yerinde durmuyorsun?" dedi o müthiş gülümsemesiyle. Çok muzip bir hali vardı.

Ona dümdüz bakarken bile aşkımdan geberdiğim açık açık belli olmasın diye zorlarken gözlerimi kaçırdım.

"Yoo babaannem bunadı iyice, ondan."

Bir anda güldü.
"Şhh denir mi öyle?"

"Denir. Her şeyi de ifşa etmese olmuyor he! Sabır ya!" dedim utançla.

Etrafa bakınıp yakın olan odama doğru beni de çekerek girdi ve kapıyı kapatır kapatmaz sımsıkı sarıldı.

Yemin ederim, gözlerim heyecandan ve sevgiden dolu dolu olurken bu anın gerçek oluşundan dolayı eğer ağlamıyorsam biraz olsun kendimi dizginlemeye çalışmamdandı. Öyle sıkı ve hisli sarıldı ki nefesim kesildi.

Nazende (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin