TWINS

9.Bölüm

1 Hafta Sonra...

Sehun ofiste kendi odasında, çalışma masasının üzerinde duran gazetenin manşetine bakarak kaş çatıyordu. Gazeteciler nasıl olup da, Jeju'da ölen kişinin eski sevgilisi olduğunu öğrenmişlerdi bilmiyordu.

Yaklaşık iki gündür hem televizyonda hem de gazetelerde bundan bahsediliyordu. Bu durumun önüne geçmek istese de, yanlış bir şey yapmadığı düşüncesiyle bunu yapmaktan vazgeçmişti.

Bu haber yüzünden evinin ve Holding'in önü gazeteci kaynıyordu. Shixun'un bunlarla muhatap olmasını istemediği için onu Luhan ile beraber Büyükbabasının evine göndermişti.

Başında sanki yeterince sorun yokmuş gibi bir de bu haberin getirileriyle uğraşmak zorundaydı.

Kai onun kendi yaptığı haber yüzünden suratının asıldığını ve moralinin de bozulduğunu görebiliyordu. Onu bu şekilde görmekten hoşlanmamıştı. Amacı onu üzmek değil olan biteni haber olarak okuyuculara sunmaktı.

Adadan döndüklerinden beri onun durgun halinin herkes gibi farkındaydı. Polis merkezinde neler olup bittiğini Luhan harici kimseye söylemediğini düşünse de, Kai onları gizlice dinlediği için ölen kişinin Sehun'un eski sevgilisi olduğunu bu sebeple öğrenmişti.

Adadan döner dönmez Chanyeol'e her şeyi anlatmış ve diğer detayları da onun sayesinde öğrenme fırsatı bularak haberi yazmıştı.

Siwon haberin içeriğini görünce neredeyse düşüp bayılacaktı. Bu kadar kısa bir sürede Oh Sehun'un hakkında bir şeyler öğrenebilmesi gerçekten inanılmazdı.

Siwon onu hem takdir etmiş hem de kendisini daha sık araması gerektiğini söyleyerek azarlamıştı.

Kai o günden sonra sanki bazı dengeleri bozmuş gibi hissediyordu. Luhan ve Shixun onlarla beraber kalmadığı için koca evde Sehun ve kendisinden başka kimse yoktu.

Bu durum başlarda onu tedirgin ederken sonraları onun kendi içine kapandığını fark etmişti. Haberin yayılmasından sonra kendisiyle bile daha az konuşuyor, bir araya geldiklerinde yüzüne bile bakmıyordu.

Kai bu durumun canını bu derece sıkabileceğini hiç hesaba katmamıştı. Sehun'u bu derece sarsan bu ölümün haberini yaptığı için pişmanlık duymaya başladığını söylemek yanlış olmazdı.

Belki de fazla erken davranmıştı. Ne zaman ofise gitseler ve ne zaman Sehun'un odasına girse onun dalgın bir şekilde gazetedeki habere, gözlerini dikip bakarken yakalıyordu.

Az önce de aynı manzara ile karşılaşmıştı. Bu durumu bir yandan düzeltmek isterken bir yandan da gazeteci olduğunu kendisine defalarca hatırlatmak zorunda kalıyordu.

"Bay Oh benden bir isteğiniz var mı?"

Sehun yavaşça kafasını kaldırıp ifadesiz bir yüzle Kai'nin gözlerinin içine baktı. Kai, Sehun'un bakışlarında ki acıyı gördüğünde tekrar pişmanlıkla kalbi sıkıştı.

"Hayır, yok Jongin-si."

"E-Eğer isterseniz bugün ki toplantılarınızı iptal edebilirim."

"Hayır, gerek yok. Programı değiştirmeyin."

"Peki, Bay Oh."

Kai hafifçe eğilip onu selamladı ve odadan dışarı çıktı. İçinde açıklayamadığı bir sıkıntı vardı. İleride öğrenmek zorunda kalacağı şeylerin nasıl bir etkisi olabileceğini ise kestiremiyordu.