Saat iki civarıydı. Jane yerleşkedeki yeni odasında sessizce kitap okuyordu. Geldiğinden beri kafasını dağıtmak için her yolu deniyordu.
Okuduğu kitaptan sıkıldığını fark edince yavaşça kapağını kapattı ve komodinin üstüne, Tony'nin bir saat önce getirdiği dolu kahvaltı tabağının yanına koydu.
Midesi bir şey almıyordu. Hatta yiyecek herhangi bir şey görünce bile kusacakmış gibi hissediyordu.
Jane kahvaltı tabağına yüzünü ekşiterek bakarken kapı çaldı. Genç kız iç çekti. "Gelebilirsiniz Bay Stark."
"Bay Stark şu an yok. Onun yerine Ajan Romanoff'u odanıza alır mısınız?"
Jane duyduğu kadın sesi ile kafasını kaldırdı. Ajan Romanoff... Natasha Romanoff! Black Widow!
"T-tabii."
Natasha yüzündeki hafif ve samimi tebessüm ile odaya girdi. Odanın kapısını geri kapattı, Jane'in yatağına yaklaştı. "Oturabilir miyim?"
Jane başını olumlu anlamda sallayınca yatağın diğer ucuna oturdu ve kıza baktı. "Natasha ben, Nat diyebilirsin. Sen de Jane, değil mi?"
"Evet."
"Memnun oldum." Tatlı bir gülümseme ile elini uzattı Natasha. Genç kız kadının elini tuttu ve tokalaştılar.
Natasha'nın gözleri komodindeki dolu kahvaltı tabağındaydı. Tek kaşını kaldırarak Jane'e baktı. "Kahvaltını yapmamışsın?"
"Yemek istemiyorum. Midem bulanıyor." dedi genç kız kısık bir sesle. Bir yandan da göz ucuyla tabağa bakıyordu.
Natasha'nın surat ifadesi yumuşadı. Odaya gelmeden önce Tony ile konuşmuştu. Dün geceki her şeyi ve Jane hakkındaki bazı gerçekleri anlatmıştı. Natasha dinlerken oldukça üzülmüştü. Konuşmanın iyi bir fikir olduğunu düşünüp gelmişti.
Güzel kadın komodindeki tabağa uzandı. Çatalı alıp peynire batırdı ve Jane'e uzattı. "Yemezsen hasta olursun. Küçük küçük başla, midenin bulantısı geçecek."
Jane istemese de bu kibar konuşmaya hayır diyemedi. Çatalı aldı, peynirden küçük bir ısırık aldı. Sonra bir tane daha. Bir tane daha.
Natasha elini yumruk yaptı, çenesinin altına koyup kızı izledi. Onunla empati yaptı. Yaşadığı şeylere tekrar ve tekrar üzüldü. Bu kızın sevgiye ihtiyacı var diye düşündü. Sevgi her şeyi iyileştirir ve o iyileşecek.
"Tony ile konuştum. Yaşadıkların için üzgünüm. Biliyorum seni tamamıyla anlayamam, yaşadığın şey çok acı verici." Kızın omzuna elini koydu. "Ama ben karşımda tüm bunlara rağmen güçlü olan bir kız görüyorum."
Jane başını sağa sola salladı. "Yalan söylemene gerek yok. Berbat görünüyorum ve güçsüzüm. Bunu biliyorum."
Natasha kaşlarını çattı. "Hayır hayır! Sen kendinin farkında değilsin sanırım? Yas tutuyor olman, çöküşte veya bunalımda olman güçsüz olduğunu göstermez. En güçlü kişinin bile çöktüğü bir zaman olur."
Jane sessizdi. Mimiksiz bir suratla yere bakıyordu. Natasha derin bir iç çekti. Bu konuyu kapatacaktı. Yaşadığı şeyleri olabildiğince unutturmaya çalışacaktı.
"Hadi kahvaltını bitir, yerleşkeyi gezdireyim sana."
Jane kahvaltı tabağını bitirdikten sonra birlikte odadan çıktılar. Asansörle en alt kata, yani -2. kata indiler önce. Burası antrenman yapılan kattı. Ayrıca dev bir spor salonu.
"Evet Jane. Burası dövüş antrenmanlarımızı yaptığımız yer. Eğer ikindi ve akşam arası beni bulamazsan muhtemelen burada olurum."
İkili yavaş adımlarla spor salonunu turluyordu. Jane bütün aletlere dikkatlice bakıyor, ne işe yaradıklarını düşünüyordu. İçten içe Nat'e sormak istese de çekindiği için sormadı. Ama bir yerde kendisini tutamadı.
![](https://img.wattpad.com/cover/333450435-288-k9216.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
telekinesis | avengers & st
Fanfic"now, am I considered an avenger?" "yes kid. you are considered an avenger. even you are. you are an avenger eleven." ' Telekinezi ve telepati gücüne sahip bir kızı o şehrin süper kahramanı, ardından süper kahraman grubu fark ederse ne olur? 13 Febr...