2.

182 24 8
                                    

Yeonjun kıskanıyordu. Önünde arkadaşları ile gülüşen Beomgyu'yu izledikçe köpek gibi kıskanıyordu. Tek sorun bilip kabullenememesiydi.

Ellerini parmak boğumları beyazlaşıncaya kadar sıkmasına, kaşlarını başını ağrıtacak derecede çatmasına, dişlerini sinirle kenetlemesine sebep oluyordu kıskançlığı.

Bilmiyordu, ne yapacağını bilmiyordu Yeonjun. Kıskançlıktan delirirken olduğu yerde, şaşmış durumdaydı fazlaca.

Biliyordu aslında bilmesine de, o biliyordu bir tek. Başkası anlamazdı onun çözümünü.

"Yeonjun! Bir sorun mu var, neden öyle bakıyorsun?"

Ah işte bunları söyleyen tatlı ses olmasa... Yapacaktı aklındakini o bal seslisi olmasa. Beomgyu'nun üzüleceği gerçeği durduruyordu onu bir tek.

"Bir sorun yok." Dedi yüzüne en sahici gülümsemesinden yerleştirerek Yeonjun. Sorun yoktu, Beomgyu onunlaydı. "Dalmışım yalnızca. Boşver sen beni." Boşverme Beomgyu derdi aslında, diyemedi.

Fotoğraf makinesini kaldırıp Beomgyu'ya doğrulttu. Yüzündeki gülümsemeyi sürdürürken duvarına asacağı fotoğraflara bir yenisini ekledi. Bunu Beomgyu'nun bilmesine gerek yoktu. Beomgyu, Yeonjun'un resim çekmeyi sevdiğini sanıyordu yalnızca. Ancak resim değildi onu sevilir kılan, içindeki Beomgyu'ydu.

"Bıkmadın bir türlü fotoğrafımı çekmekten."

"Niye bıkayım ki senden?"

Cevap gelmemişti elbette. Nedendir bilinmez, Beomgyu asla karşılık vermezdi onun girişimlerine karşı.

"Olsun be Yeonjun. Bir dahaki sefere artık."

Yeonjun Soobin'in tesellisine karşı gülümsedi -bu sefer zorlayarak- ve başını sallayarak konuyu kapattı. Haklıydı Soobin, bir dahaki sefereydi. Ancak daha önce de bir dahaki sefereydi.

"Neyse, dağıtın şu ortamı. Hadi bir şeyler yapalım."

Kai'ın dedikleriyle oturdukları çimlerden kalktılar. Akıllarına yapacak şey gelmeyince yakınlardaki sahile doğru yürümeye başladılar.

*****

"Yeonjun baksana, manzara çok güzel. Neden fotoğraflamıyorsun bunu?"

Yeonjun sadece Beomgyu'yu fotoğraflardı. Manzara mı, gereksizdi.

"Boşver sen onu Beomgyu. Hadi, biz ilerleyelim." Taehyun biliyordu yalnızca Beomgyu için olduğunu o fotoğraf makinesinin. Bu yüzden uzaklaştırmıştı Beomgyu'yu. Yeonjun bilmemesini, yanlarında olmamasını isterdi onun ve diğerlerinin. Ancak elinden gelmiyordu böylesi.

"Dalgın görünüyorsun Yeonjun. İyi misin? Yoksa Beomgyu ile mi ilgili-"

"Evet Soobin. Beomgyu ile ilgili. Boşver sen."

"Ama..."

"Soobin konuşmak istemiyorum belli ki. Zorlama."

En sonunda terslemişti Yeonjun 'arkadaşını'. Onlarla konuşmak zorunda olmak bile zor geliyordu. Beomgyu ile olmak istiyordu, kendini zorlayan arkadaşlarla değil.

"Ne yaptığını bilmiyorsun Yeonjun."

Bir de Kai çıkmıştı başına. Tabii ya, Soobin'i koruyacaktı o da.

"Boşversenize, gidiyorum ben."

Sert adımlarla ayrıldı Yeonjun ikilinin yanından. Arkasında kalan yargılayan gözlerin farkındaydı. Neden böyle davrandığını bilmiyor değildi, gayet biliyordu davranışlarının sebebini. Onları sevmiyordu, bunu çok önceden anlamıştı. Yeonjun Beomgyu dışında birini sevmiyordu, kendisi dahil.

*****

"Ne yapacağım Beomgyu?"

"Ah doğru ya, cevap veremezsin."

"Fotoğraflar konuşamaz sonuçta."

"Ne yapacağımı sen söylemezsen kim söyleyecek?"

"Sanırım kendi kendime karar vermem gerekecek."

"Ama ben karar verirsem sonunun iyi olmayacağını biliyorum."

"Şimdilik karşı koymak istiyorum ama kendimi durduramayacağımı biliyorum."

Yeonjun fotoğraf duvarının karşısına yerleştirdiği sandalyesinde geriye yaslanıp elini saçlarının arasından geçirdi ve sinirle ofladı. Bugün arkadaşlarına gereksiz çıkışmış olduğunu yeni anlıyordu.

Hemen yanında bulunan masaya uzandı. Üzerinde bulunan defter ve kalemi kavrayıp yazmaya başladı. Yapacağı şeyleri yazmayı severdi Yeonjun. Teker teker yapacaklarını yazmaya başladı. Belki de sağlıklı düşünmüyordu o an. Ama bunun telafisi olmayacaktı ve vazgeçmeyeceğini biliyordu. Kendini durdurmayacaktı.

*****

"Alo, Soobin?"

"Efendim Yeonjun?" Soobin'in sesi sertti. Anlaşılan unutmamıştı Yeonjun'un kendini terslemesini.

"Ben... Geçen gün için özür dilerim. Haklıydın, Beomgyu ile ilgili şeylerde bazı sorunlarım var. Konuşacak birine ihtiyacım var. Bana yardım eder misin?"

"Bir başkası olsa telefonu yüzüne kapatırdım ama... Peki Yeonjun, konuşmaya ihtiyacın olmasını anlıyorum. Nerede..."

"Şey, evime gelebilirsin. Sakin bir ortam biliyorsun."

"Tamam, geliyorum hemen."

"Sevindim, teşekkür ederim Soobin."

"Ah önemli değil. Her neyse kapatıyorum, birazdan oradayım."

"Bekliyorum Soobin." Elbette, zevkle bekliyordu Yeonjun. Eğleneceğini hissediyordu.

Good Boy Gone Bad~YeongyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin