Good Boy Gone Bad~Yeongyu

4.

Soobin'den en son 'ürkütücü' tepkisini kazanan Yeonjun vaktin geldiğini anlamış olacak ki arkadaşının omzunun diğer tarafına attığı elini yavaşça geri çekmeye başladı ama indirmedi. Onun yerine güzel elleri yavaşça o güzel boğaza sarıldı.

"Ne yapıyorsun sen?" Paniklemişti boğazındaki elleri hisseden Soobin. Başına gelecekleri de hissediyordu aynı zamanda. Kalbi hızla atıyor, elleri titriyordu.

"Sana bunları göstermemin sebebini biliyorsun. Bunları başkasına anlatamayacaksın."

"Pekâlâ, evet biliyorum. Ne yapmak niyetindesin?" Soğukkanlılığını koruyor gibi görünmek istemişti, başarılı mıydı bilinmez ama deniyordu.

"İşin uzamamasını tercih edeceğim."

"Mantıklı davranmıyorsun." Soobin fena şekilde titriyordu, gözleri dolmuştu ancak laflarını içinde tutamıyordu. "Aptallık ediyorsun. Ve fena halde saçmalıyorsun. Öldüreceksin beni. Ne için peki? Ne uğruna? Beomgyu sen beni öldürünce çok mu mutlu olacak sanıyorsun? Boynuna atlayacağını düşünüyorsun sevinçten ama öyle olmayacak."

"Sus artık aptal. Asıl aptallık eden sensin. Ellerimin boğazında olduğunu unuttun mu yoksa?"

Elleri altındaki boğazda yutkunma hareketi hisseden Yeonjun sinirinin geçtiğini hissediyordu. Güç kendi tarafındaydı yine. "Beomgyu belki sevinmeyecek, ama onu teselli edecek tek kişi de ben olacağım. Sadece ben olacağım."

"Diğerlerine en ufak zarar vereyim deme Yeonjun."

"Oysa tam olarak öyle yapacağım."

Sinirden gözü dönen Soobin boğazındaki elleri hızlı bir hareketle ittirip karşısındaki arkadaşının güzel yüzüne bir yumruk darbesi geçirdi. Herkes olurdu ama arkadaşlarına bir şey yapamazdı Yeonjun.

"Seni orospu çocuğu. Sakın böyle bir şerefsizlik yapma. Yemin ediyorum senden önce ben seni öldürürüm kendi ellerimle."

Bir yandan öfkeyle haykırır haldeydi, bir yandan yerde yatan Yeonjun'u tekmeliyordu. Yeonjun ise tepki vermiyordu. Fırtına öncesi sessizliğini koruyordu.

"Gerçekten bunu yapabilecek misin? İnce ruhlu Soobin beni öldürebilir mi? Hem de küçük Hyuka'sı ve arkadaşı Taehyun için. Hayır, hiç sanmıyorum. Çünkü sen ellerini kirletmek için fazla kibirlisin."

Yerde yatan Yeonjun duyulması için söylememişti ama Soobin her harfine kadar duymuştu sözlerini. Haklı mıydı, belki de. Ama haklıysa bile onu her detayına kadar haksız çıkarmaya söz verdi kendi kendine.

Yüzü kan içindeki Yeonjun'u üzerine eğilip yakasından tutarak kaldırdı Soobin. İçinde büyük bir öfke vardı. Yeonjun ise sakin görünüyordu.

Ancak sadece sakin görünüyordu. İçindeki fırtınayı birazdan dışa vuracaktı.

Beklenildiği üzere bir anda atağa geçti Yeonjun. Dalgayı bırakmış, ciddileşmişti.

Beklemediği bir şekilde karnından darbe alıp iki büklüm oldu Soobin. Yeonjun dizini karnına geçirmişti.

Onun eğilmesinden yararlanan Yeonjun bir anda saçlarından tutup kaldırdı ve yüzünü yüzüyle hizaladı, göz gözelerdi. "Oyun bitti Soobin. Ciddileşme zamanı. Ya sen öldüreceksin beni ya da ben seni. Tercihim ikinci seçenek olur tabii."

Soobin hamle yapmaya kalktı ancak Yeonjun bir anda yere sermişti bile onu. Şimdi başında dikilen oydu. Sonrasında üzerine eğilip ellerini tekrar boynuna doladı ama bu sefer sıkıca. Soobin cesur görünüşünü bir anda bıraktı.

"D-dur. Pişman olacaksın. Yalvarırım yapma. B-ben..."

Karşısındaki durdurma amacıyla kollarına doladığı elleri kolayca kenara atıldı genç oğlanın. Zaten bütün vücudu titrerken bu girişiminin gereksiz olacağını biliyordu.

"Neden...?" Ağlamaklı bir sesle sordu perişan haldeki genç. Gerçekten anlamak istiyordu, nedenini öğrenmek istiyordu.

"Sebebini en iyi senin anlayacağını düşünmüştüm hâlbuki. Anlamıyorsan bu senin sorunun. Şimdi zırlamayı kes. İşimi bitireceğim, daha fazla duymak istemiyorum seni."

Yeonjun boğazını sıkmaya başladı Soobin'in, büyük zevk eşliğinde. Soobin'in yüzü kızarıyor, nefes alamıyordu. En sonunda yüzü mor bir renk almaya başladı.

"HAYIR, HAYI-" Son nefesini bu zavallı sözcüğe harcamıştı Soobin. Yeonjun son hareketini yaptı.

Kesin ve net bir darbe. Birkaç çırpınış. Bu kadardı işte, bitmişti. Soobin Yeonjun'un ellerinin altında, boğularak ölmüştü.

"Ah, bu duruma nasıl geldim?"