"Günaydın Beomgyu. Epeydir baygınsın. Şimdi iyi hissediyor musun?"
"Uzak dur benden."
"Ayıp ediyorsun ama. Hem de ben her şeyi senin için yapmışken."
"Neyi yapmaktan bahsediyorsun Yeonjun? Neyi yapmaktan bahsediyorsun sen? Sen... arkadaşlarımı öldürdün. Onlar..." Cümlesinin devamını getiremeden hıçkırıklara boğulmuştu Beomgyu. Hâlâ inanamıyordu olanlara.
Yeonjun koltukta uzanır pozisyonda olan Beomgyu'nun yanına oturdu. Ellerini uzun saçlarından yavaşça kaydırırken tekrar konuşmaya girdi. "Özür dilerim Beomgyu ama bunlar bizim içindi."
Ağlamaktan nefesi kesilen Beomgyu cevap verememişti. Ama yumruk yaptığı elleri Yeonjun'u hedef alıyor, ona vuruyordu.
Güçsüz darbelerden en ufak etki görmeyen Yeonjun onun sakinleşmesini bekliyordu. Fakat Beomgyu'nun öyle bir niyeti yok gibi görünüyordu. "Sen bir katilsin. Sen bir canavarsın Yeonjun. İğrenç bir yaratıksın sen. Onlar benim arkadaşlarımdı. Nasıl yapabildin?"
Ağlama evresini geride bırakmış gibi görünen Beomgyu sinir aşamasındaydı. Uzandığı koltuktan kalkmış, bulunduğu oturma odasında ne yaptığını bilmeyerek dolaşıp duruyordu. Kendinde değildi.
"Beni sevdiğini bilmiyorum mu sanıyorsun? Ne düşündün, onlar ölünce kollarına atlayacağımı mı? Onları öldürdüğün için sana aşık olacağımı mı düşündün? Yaptıklarının hiçbir anlamı olmayacak. Senden her zerremle nefret edeceğim Yeonjun."
Hâlâ anlamsız adımlar atarken bir yandan sürekli olarak konuşuyor, öfkesini kusuyordu Yeonjun'a karşı.
"Gerçekten öyle bir şansın olduğunu mu düşünüyorsun?"
Hararetli ortamda Yeonjun'un sözleri buz gibi bir etki yaratmış, ortamı ağırlaştırmıştı.
"Beni tehdit etmeye mi çalışıyorsun?"
Yeonjun sempatikçe gülümsemiş, başını yana yatırarak cevap vermişti. "Hayır, tehdit etmeye çalışmıyorum. Direkt tehdit ediyorum." Gülüşü ise artık samimiden ziyade korkutucuydu.
"Sen manyaksın. Polise gitmeyip sana gelen aklıma sıçayım ben."
Dudaklarını büzüp işaret parmağını ağzına yaklaştırdı Yeonjun. "Şştt, yakışıyor mu sana o sözler?"
"Siktir git Yeonjun. Ya da boşver, ben siktir olup gidiyorum buradan."
"Peki sana evimden çıkabileceğini düşündüren ne oldu, anlatmak ister misin?"
"Ciddi olamazsın..."
"Oysa öyleyim."
Beomgyu elini son zamanlarda uzamış saçlarının arasından geçirip durduğu yerde etrafına döndü. "Aslını söylemem gerekirse umurumda değil. Gidiyorum, sen bana engel olamazsın."
Yeonjun bıkkınlıkla ayağa kalkıp kapıya ilerlemekte olan Beomgyu'yu kolundan yakaladı. "Sana fazla tolerans gösterdim Beomgyu. Beni uğraştırmadan içeri geç. Bundan sonra buradan çıkamayacaksın, ayrıca o kaba sözlerini kendine saklamak zorunda kalacaksın."
"Ya nesin sen wattpad erkeği mi? Ne bu emrivaki? İstemiyorum dedim, beni burada zorla tutamazsın."
"Günler arayla üç arkadaşını öldürdüğümü unuttun mu yoksa? Aynısını sana yapamam mı sanıyorsun? Öfkemin sevgimden üstün gelmesi öyle zor bir şey değil."
O zamana kadar zayıflığını saklamaya çalışan Beomgyu son duyduklarından sonra çöktüğünü hissetmiş, bunu saklamamıştı. Yeonjun'un elini kendi kolundan ayırıp yere çöktü ve dizlerini vücuduna çekip kollarıyla kendine sarıldı, başını da dizlerine yaslamıştı. Bütün bunlar ise olabildiğince yavaş gerçekleşmişti.
"Alışacaksın Beomgyu, herkes alışır."
"Herkes bir zamanlar arkadaşı olan diğer arkadaşlarının katilinden ölüm tehdidi almaya alışmaz ama."
Yeonjun keyifli bir kahkaha atıp Beomgyu'nun saçlarını okşadı. Ardından onun gitmeyeceğinden gayet emin bir şekilde kapının önünden ayrılıp oturma odasına geçti. Yine de Beomgyu'yu görüyordu, tedbiri elden bırakmak yanlış olurdu.
"Oraya oturma, yer soğuktur."
"Umurumda değil."
"Pekâlâ, sen alışana kadar bu ters cevaplarına katlanabilirim."
Konuşmak istemeyen Beomgyu yüzünden ortamı bir süreliğine sessizlik kapladı ama bunu bozan yine kendisi oldu. "Onlar... Acı çekti mi? Öldürenin sen olduğunu bildiklerinden üzüldüler mi? Peki gözlerinin içine bakarak bunu yapmak kolay mıydı?"
"Keşke hepsini teker teker sorsaydın ama işimiz yok, cevaplayacağım. Acı çekmediler, yani sanırım. Taehyun ve Kai tek bıçak darbesiyle öldü. Soobin'i ise ellerimle boğdum. Acı çektilerse de anlık olmuştur. Öldürenin ben olması onlar için şok ediciydi elbette. Tabii arkadaşlığımız hatırına üzülmüşlerdir. Ve evet, gayet büyük bir rahatlıkla yaptım hepsini."
"Aptalsın Yeonjun."
"Neden sürekli bana hakaret etme peşindesin acaba?"
"Çünkü senden nefret ediyorum."
"Bu önemli değil, ben seni seviyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Good Boy Gone Bad~Yeongyu
Fiksi Penggemarİçindeki o çocuğu sil. Sonra da dönüştüğüm o enkazla doldur. Yaşayan ölü bir zombi gibiyim. Aşkın mezarında doğdum. (I like being bad) Good Boy Gone Bad~TXT Yeongyu angst fic