"Yardım edin! Ona bir şeyler oldu. Kimse yok mu?"
Cezaevindeki sessizliği bozan Yeonjun'un hücre arkadaşı oldu. Uyandığında Yeonjun'un ilk geldiği geceki gibi kusup durduğunu görmüştü. Ayrıca banyoda kan lekelerine rastlamıştı. Ne olduğunu anlamamıştı ama yardım istemesi gerektiğini biliyordu.
İki nöbetçi polis hücrelerine girdi. Tuvaletteki Yeonjun'u bulduklarında durum kötüydü. Her yer kan ve kusmuk içindeydi. Yeonjun ise baygın yatıyordu. Karnına saplanmış bir bıçak dikkat çekiyordu.
Şok içindeki polislerden rütbe olarak daha üstün olanı diğerine döndü. "Ambulansı ara hemen. Ayrıca diğerlerini haberdar et. Hastaneye gitmeliyiz."
Diğer polis onaylayarak hızla ayrıldı tuvaletten. Dakikalar sonra Yeonjun bir ambulansta baygın şekilde en yakın hastaneye ilerliyordu. Ölmemişti ama durumu pek iyi de değildi.
*****
Saatler sonra hastanede uyanan Yeonjun bileklerinin yatağa kelepçeli olduğunu fark etti. Ardından gözleri başında uyuklamakta olan polisi buldu. Gözlerini devirip tekrar kapattı. Yorgun hissediyordu.
Ancak polis onun uyandığını görmüştü. "Ah, uyandın mı sonunda? İfadeni almam lazım."
Yeonjun içinden küfürler savurarak tekrar açtı gözlerini. Ardından bıkkın bir ifadeyle başlaması için polisi beklemeye başladı.
"Pekâlâ, neden kendini öldürmeye çalıştın?"
"Kendimi öldürmeye mi çalıştım? Hayır, amacım sadece acı çekmekti."
Bu mazoşist cevap karşısında afallayan polis şaşkınlığını gizleyerek sordu: "Nasıl yani?"
Yeonjun polislerle olduğundan beri yapmaya alıştığı hareketi yaptı, omuzlarını silkti. "Ruhsal olarak çektiğim acının bedensel olması gerektiğini düşündüm ve canımı yaktım. Yani kendimi bıçakladım. Bu kadar basit."
"Yani kendini öldürmek istemiyordun?"
"Hayır, ölüm denen kurtuluşu şimdilik hak etmiyorum. Kendimi öldürmeyecek derecede acı çekmemi ise kimse engelleyemez."
"Ama biz engelleyeceğiz Yeonjun."
Yeonjun'un yüzüne bir gülümseme yayıldı. Tehdit ifadesi barındırıyordu bu gülüş. "Beni engelleyenleri ortadan kaldırmamam için bir sebep yok ama. Tekrar mı ceza alırım? Hiç sorun değil. Bunlarla korkacak halde değilim."
Yüzünü korku kaplayan polisi izlemek ona ayrı bir zevk veriyordu. Kimse amaçlarını gerçekleştirmesine engel olmayacaktı. Beomgyu acı çekmesini söylüyorsa çekecekti Yeonjun.
Gerginlikle yutkunan polis ayağa kalktı ve komiserine rapor vermek üzere odadan çıktı. Yeonjun'un kaçmasına engel olmak üzere kapıda bekleyen iki polise selam verdi ve bu çocuğun bir doktora yönlendirilmesini sağlamak üzere istekte bulunmaya karar verdi. Sağlıklı olmadığına emindi çünkü.
*****
"Bana Beomgyu konusunda bir şeyler anlatmak ister misin Yeonjun?"
Günler sonra hastaneden çıkıp görüşmesi zorunlu kılınan ve karşısında oturup aptalca gülümseyen doktora göz devirdi Yeonjun. "Hayır."
"Ama böyle kestirip atmanın iletişimimizde kopukluğa sebep olacağını biliyorsun. Bana anlat ki yardımcı olabileyim."
Yeonjun sinirden dişlerini sıkıyor, yumruk yaptığı elini sıkıntıyla dizine vurup kaldırıyordu. Bu tekrarlayan jestler doktorun gözünden kaçmıyordu.
"Kafa doktorlarına inanmıyorum ben. Beni iyi edemezsiniz. Mutlu olmam için tek çare ölmek. Ama Beomgyu'nun beni çağırmasını bekleyeceğim."
"Beomgyu ölmemiş miydi?"
"Size göre öyle."
Doktor anlayışla başını aşağı yukarı salladı. "Neden onun yanına hemen gitmiyorsun?"
"O beni affetmeden gitmem. Bunun için yeterince cezamı çekmeliyim burada."
"Peki, anlıyorum."
"Siz hiçbir bok anlayamazsınız."
"Emin ol kafanın içini senden iyi biliyorum."
Yeonjun sıkıntıyla saçını ellerinin arasından geçirip nefes verdi. Birkaç saniye öfkeli bakışlarla etrafa baktı ve aptal olarak nitelendirdiği doktora döndü.
"Kafamın içini ben bile bilmiyorum ki. Siz nasıl anlayacaksınız? Sizi nasıl öldürmeyi planladığımı biliyor musunuz mesela?"
Gösterememeye çalışsa da doktorun gözlerinin içinde korkunun ufak kırıntılarını fark etti Yeonjun. Mutlu oldu.
"Şimdi saçmalıklarınıza katlanmamak adına gidiyorum. Umarım yakın zamanda görüşmeyiz. Ben öldükten sonra klasik 'onu kurtarabilirdim' triplerine girebilirsiniz ama mümkünse yaşarken bunu görmeyeyim."
Sözlerini bitirip ayağa kalktı Yeonjun. Ellerini ceketinin cebine soktu ve kapıdan çıkmadan önce sağ kolunu kaldırıp arkasını dönmeden doktoru selamladı. Ardından çıkıp gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Good Boy Gone Bad~Yeongyu
Fanfictionİçindeki o çocuğu sil. Sonra da dönüştüğüm o enkazla doldur. Yaşayan ölü bir zombi gibiyim. Aşkın mezarında doğdum. (I like being bad) Good Boy Gone Bad~TXT Yeongyu angst fic