14.

88 20 0
                                    

"Gerçekten o oğlanları öldürdün mü acemi katil?"

"Beni rahatsız etme."

"Hadi ama! İşlediği cinayeti itiraf eden katil mi olur? Büyük acemilik etmişsin. Bari inkâr etseydin."

"Sus artık."

"Kendinden utanıyor olmalısın. Cidden epey saçmalamışsın çünkü."

Yeonjun hücre arkadaşının bitmek bilmeyen soruları karşısında sabrının sınandığını hissediyordu ama susmaya devam etti. Kimseyle uğraşacak halde değildi.

"Yerinde olsam çoktan intihar etmiştim. Bu utançla hayata devam edemezsin çünkü."

"Bu benim bileceğim iş. Seni ilgilendirmez."

"Amma da sıkıcısın."

Sabır dileyip yatağında uzandı ve arkasını bu tuhaf yeni arkadaşa döndü Yeonjun. Konuşmayı bitirme işaretiydi bu ona göre. Ama arkasından sesler gelmeye devam ediyordu.

"O haklı Yeonjun."

Uyumak üzere kapattığı gözlerini şokla açtı Yeonjun. Bu Beomgyu'nun sesiydi.

Uzanmış haldeyken aniden yatağında oturur hale geldi ve sesin geldiği tarafa baktı. Kimse yoktu. Yeni arkadaşı ise şaşkın gözlerle onu izliyordu.

"Ses... Sesi duydun mu sen de?"

"Hayır, ben hiçbir şey duymadım. Delirmeye başlıyorsun galiba. Çünkü baktığın yerde de kimse yok."

Yeonjun sıkıntıyla başını kavradı elleriyle. Pişmanlıktandır diyordu kendine. Evet, başka neden olacaktı ki?

"Senden nefret ediyorum Yeonjun." Tekrar geldi Beomgyu'nun sesi.

"Biliyorum." diye mırıldandı Yeonjun kendi kendine ağlamaklı olmuşken. "Ama yapmak zorundaydım. Böyle olmalıydı."

"Birkaç güne kafayı yiyecek. Pişmanlık insanı böyle delirtir." Yeni arkadaşı Yeonjun hakkında kararını verdikten sonra arkasını dönüp yatmıştı. Uğraşmaya değmez diye düşünüyordu.

Rahatsız yatağında cenin pozisyonu almış, pişmanlıkla sayıklayan Yeonjun uyuya kalmıştı ama gecenin ilerleyen saatlerinde şiddetli bir mide bulantısı uyanmasına sebep oldu.

Koşarak tuvalete ilerledi ve midesinde ne varsa boşalttı ama hâlâ geçmemişti o bulantı hissi. Aynı zamanda başı çatlayacak derecede ağrıyor ve dönüyordu. Çok kötü hissediyordu Yeonjun. Hem fiziksel hem psikolojik olarak.

Tuvaletin kirli zeminine oturdu. İçinden gelen haykırarak ağlama dürtüsüne uydu ve gözyaşlarını akıtmaya başladı. Olanlardan beri ilk defa ağlıyordu bu denli.

Tuvaletten gelen hıçkırık sesleriyle uyanan hücre arkadaşı koşarak tuvalete girdi ve ağlayan gence sarıldı. Bir süre sakinleşmesini bekledi.

"Git buradan."

Hıçkırıkları arasından zorlanarak söylediği sözlerin bu olmasına güldü diğerine göre daha yaşını almış olan adam. "Abartma aptal. Ağlıyorsan ağla da gidelim."

Sinir bozukluğuyla güldü Yeonjun. Ardından gözyaşlarını sildi ve bir insanın önünde ağlamış olmanın utancına sahip olmuş bir şekilde ayağa kalktı. Hâlâ gözyaşlarını silerken gülerek konuşuyordu. "Bunlar yaşanmadı."

"Bunu asla unutmayacağım acemi katil. Resmen sümüklü çocuklar gibi ağladın."

Yeonjun gülerken göz devirdi ve tuvaletten çıktı. Yeterince rezil olmuştu ama ağlamak iyi gelmişti. En azından üzülme duygusunu tam olarak kaybetmemişti.

*****

"Neden ağlıyorsun Yeonjun? Kendini bize üzülecek konumda mı görüyorsun? Hepsi senin suçundu. Ağlayıp sızlanmaya hakkın yok."

Yeonjun tekrar görmeye başladığı Beomgyu'ya baktı mutlulukla. Söylediklerinden dolayı en ufak alınmamış, memnun olmuştu hatta. Sonuçta onunla konuşuyordu.

"Özür dilerim Beomgyu."

"Başka söz bilmiyorsun sanki."

"Sadece özür dilerim senden. Üzgünüm."

"Neden öldürmüyorsun kendini?"

"Sen beni affettiğinde kendimi öldüreceğim yanına gelmek için."

"Seni asla affetmeyeceğim."

Yeonjun kabullenmişlikle başını salladı ve zemine bakmaya başladı. "Biliyorum."

Yaşı ilerlemiş adam ise zavallı çocuğu izlerken üzüldüğünü hissediyordu. Onun delirme evresinde olduğunu anlıyor ama bir şey yapamayacağını da biliyordu. Yine de onu kurtarmaya çalışacağına dair söz verdi kendi kendine.

Good Boy Gone Bad~YeongyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin