Ferit gözlerini ağrıyan kolunun verdiği rahatsızlıkla açtı. Dün gece ve bu sabah ilaçlarını almamıştı. Seyran'ın yatağındaydı ama yanı boştu. Dün gece yaşananlar geldi aklına. Midesine bir kramp girdi. Kusacak gibi hissediyordu. Kafasını sola çevirdi. Seyran'ın mis kokusu dolmuştu burnuna. Bu kadının yastığına bile muhtaçtı Ferit. Yastığı yüzüne kapatıp o kokuyu iyice çekti içine. Midesindeki kramp geçmişti. Yüzüne bir gülücük yerleşti. Sabahın bu saatinde neredeydi aşık olduğu kadın?
Ayağa kalıp aynadaki haline baktı. Yüzü yastık izi olmuştu ve saçları dağılmıştı biraz. Parmaklarıyla düzeltti saçlarını. Elini yüzünü yıkamak için odadan çıktığında Seyran'ı gördü. Kadın mutfağa geçmiş şarkı mırıldanarak kahvaltı hazırlıyordu. Ferit içine dolan huzurla derin bir nefes aldı. Bu sabah bu manzarayla ödüllendirilmek için nasıl bir sevap işlemişti acaba? Rotasını değiştirip mutfağa doğru ilerledi. Seyran'ın arkası dönüktü ve hala fark etmemişti Ferit'i. Şarkısını mırıldanmaya devam ediyordu.
"... and I will always love you..."
Ferit Seyran'ın tonlamalarını gülmemeye çalışarak mutfağa girdi ve Seyran'ın arkasına geçerek sağ kolunu beline sardı. Seyran ilk başta ürkmüş ama hemen rahatlamıştı. Güvenli kollar arasındaydı... pardon güvenli bir koldaydı. Başını Ferit'in gövdesine yasladı.
"Günaydın uykucu."
"Günaydın sevgili."
Ferit başını eğip Seyran'ın boynuna öpücükler bırakmaya başladı. O mis kokunun kaynağı buydu işte. Doyasıya içmek istiyordu. Seyran'ın bedenini iyice yasladı kendine. Öpücükleri büyüdü. Seyran ise gözlerini kapatmış bu anın keyfini çıkarıyordu. Ferit'in sıcak dudaklarını ve bedeninin her bir santimini hissederken ayakta durmak oldukça zordu. Önündeki tezgaha tutundu. Ferit bir gün kalbine mal olacaktı.
"Gayet iyi uyanmışsın bakıyorum."
"Çok iyi uyandım Seyran. Benden iyisi yok şu an."
"Kanıtlasana."
Seyran'ın cevabı üzerine Ferit'in öpücükleri durdu. Bir adım geri çekildi. Seyran'ın boşlukta kalmış bedeni hayretle Ferit'e döndü. Bu ne demekti şimdi? Göklere çıkarıp pat diye bırakmak da ne demekti? Ferit Seyran'ı kendine çevirip belini kavradı. Biraz zor olacaktı ama imkansız değildi. Seyran'ı tutup tezgaha oturttu ve bacaklarının arasına yerleşti. Seyran Ferit'in niyetini anlayınca içi rahatladı. Neden korktuğunu o da bilmiyordu. Ferit'in kendini geri çekmesi bir an için korkutmuştu kadını.
Ferit boyunu es geçip direkt olarak dudaklarına yapıştı sevgilisinin. Günlerdir uzak kalmışlardı ve bir şekilde acısını çıkartmalılardı. Seyran kolların ve bacaklarını Ferit'e dolayarak yardımcı oldu. Seyran da özlemişti Ferit'le yakın olmayı. Ankara'ya gitmese yaşayabilecekleri her saniyeyi düşündükçe daha da hırslanıyor ve sömürüyordu Ferit'in dudaklarını. Ne yaparsa yapsın Ferit'in hızına yetişemiyordu ama.
Sert başladıkları öpüşme naif bir biçimde son buldu. Nefesleri tükendiğinde Seyran durdu ama Ferit'in durmaya niyeti yoktu. Ferit Seyran'ın boynuna geri dönerken Seyran da parmakları arasındaki saçları çekiştiriyordu. Yumuşak öpücükleri hissettikçe mırıldanıyor, ısırıkları hissettikçe bacaklarını sıkıp Ferit'e sokuluyordu. Beli bir yay kadar gergindi. Kalbi patlayacak gibiydi.
Ferit başını kaldırıp Seyran'ın gözlerine baktı. Gözlerden anladığı kadarıyla bu sabah kredisi sonsuzdu. Elini Seyran'ın tişörtünden içeri sokup sırtında turlamaya başladı. Kadının ürpertisini hissedebiliyordu, bacakları istemsizce okşuyordu Ferit'i.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
PİYANİST (SeyFer)
Fanfiction"Ferit, seni bir daha görür müyüm?" Ferit'in karanlıkta parlayan gözlerine inci gibi dişleri eşlik etmişti. Bu akşamki en içten gülümsemesini bahşetti Seyran'a. Umarım beni bir daha görürsün diye geçirdi içinden. "İstediğin zaman görebilirsin. Piyan...