İmkansız olduğu için mi sevdim onu, yoksa sevdiğim için mi imkansızdı?

201 37 14
                                    

"Okula gelmemeni söylemiştim Yeonjun." Omzuma kolumu atarak bana destek çıkmaya çalışan Hueninge karşı omuz silktim. Umrumda değildi hasta olmak, benim tek derdim vardı.

"Umrumda değil." Verdiğim cevaba karşı uzun uzun ofladı. Bir yandan ona tutunmaya çalışırken hastalıktan geberiyordum. Öksürüyordum, hapşırıyordum, burnum akıyordu ve eklemlerim sızlıyordu. Çok kötü üşütmüştüm.

Yaptığım aptallığın karşılığını alırsam iyi olurdu.

"Onun için geldin değil mi?" Sanki adını anmamaya yemin etmiş, ne zaman konu Soobine gelse o diye bahsediyordu. Adını söylerse boğazına bıçağı dayayacaklarmış gibi.

Sessizliğime karşı ikinci bıkkın oflamasıyla sızlandım. Omzumdan daha sıkı kavrarken onun da öksürüğünü duydum.

"Beni neden okula getirdin ki? Sende hasta olucaksın. Kendim gelebilirdim."

"Olmaz bana bir şey." Demesinin ardından tutan öksürük kriziyle belli belirsiz gülmeye başladım.

"Aptal. Hastalanıyorsun uzaklaş işte." Omzumdaki kolunu ittirirken tek dokunuşumla uzaklaşmıştı benden. Onu kendimdem uzaklaştırdığımda cebimden çıkardığım peçeteyle burnumu sildim. Hasta olmaktam nefret ediyorum.

"Of ne hale geldim beş dakika da amına koyim." Öksürük krizi bittiğinde tekrar bana yanaştığında onu ittirdim. "Bak hala yaklaşıyorsun, sonra hasta olunca boku bana atıyorsun."

"Yalnız bırakamam ki seni." Onu ittirmem yaramamış, bana daha çok yaklaşmıştı. Başını omzuma yaslarken gülümsüyordum.

"O orospu çocuğu için katlandığım şeye bak, hasta oluyorum." Gülümsemem yüzümden kaybolurken kısa bir süre sessizliğimi korudum.

"Deme öyle." Dedim bir süre sonra. Başını omzumdan kaldırdı ve çatık kaşlarıyla bana bakmaya başladı. Benden başka kimse ona hakaret edemezdi, benden başka kimse onun hakkında kötü konuşamazdı. Buna hakları yoktu, bir tek ben kötü konuşabilirdim. Başkası konuşursa sinirleniyor, bir o kadar da üzülüyordum.

"Yalan mı Yeonjun? Dün kimin yüzünden ağladın Beomgyu'nun koynunda? Yapamıyorum, kalbimi kırıyor diyen sen değil miydin?"

Derin bir nefes çektim içime, yavaşça verdim dışarı doğru. "Bendim." Dedim ezilmiş cılız sesimle.

"O zamam tam bir orıspu çocuğu olmadığını inkar edemezsin." Sustum. Karşı çıkmadan önüme döndüm sadece. Biraz daha uzatırsam beni dövebilme kapasitesi vardı o yüzden her dediğini onayladım.

Arada sırada öksürüyor, elini buna rağmen omzumdan hiç çekmiyordu. Onu ne kadar ittirmeye çalışsam da boş, benden güçlüydü bedeni. İttiremiyordum.

Okula yaklaştığımız da başını omzumdan kaldırdı ve adımlarını yavaşlattı. Ona uyum sağladım.

"Seni gördüğünde itlik yapmasa iyi olur." Dedi okulun merdivenlerini ağır ağır tırmanırken. "Çektiğim bu çilenin karşılığı iyi olmazsa yemin ederim ki parçalarım onu."

"Aynen." Alaycı ses tonumla sırıtırken o gözlerini kısarak bana bakıyordu.

Okulun bahçesine adımımızı attığımızda etrafa bakındım. Yoktu. Normalde arkadaşlarıyla birlikte okulun duvarına yaslanır, yüksek kahkahalarıyla herkesi rahatsız ederlerdi. Pembe saçlarımı dalga konusu haline getirirlerdi. Ama şimdi yoklardı. Arkadaşlarından birkaçı orda olsa da, asıl baş karakter orda değildi.

Kai ile birlikte tüm okulu dolaştık nerdeyse. Okuldaydı biliyordum, ama binanın içinde değildi. Nerde olduğunu hissedebiliyordum ama Huening'i oraya götüremezdim. Bu yüzden onu okulu dolaştırdım, sınıfa baktık, kanitine baktık, erkekler tuvaletine baktık, bodrum katına bile baktık ama tahmin ettiğim gibi, hiçbir yerde yoktu.

Dream Girl -/ yeonbin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin