Bedenimden taşan sevgim nasıl bir heves olabilirdi?

135 24 70
                                    

Kontrol etmeden atıyorum, hatalar için üzgünüm.

---

Gözlerimi açtım yavaşça, başımın ağrısı hiddetliydi. Göz kapaklarıma vuran sancı ağır, güçlüydü. Hafızamda belli hiçbir şey yer almıyorken gözlerimi açmak benim için zor olmuştu. Uykum vardı, kesinlikle uykum vardı. Uyanmıştım ama bilincim gidiciydi, hala ayık olduğumu var saymıyordum.

Sonra, aklıma dank etti.

Soobin, Soobinle uyumuştuk. Gözlerim hemen sonuna kadar açıldı, etrafa baktım. Göğsümün üzerinde ağırlığının olmadığını fark ettim. Gitmişti.

Evde olup olmadığına bakmak için ayaklandım, ani hareketlerimden midir bilmem, aklım karıncalanmıştı. Başım dönmüş, düşecek gibi olmuştum. Umursamamaya çalıştım. Sendeleye sendeleye kapalı kapıya yanaşırken gözüm kenardaki saate kaydı, altı buçuk. Sabah altı buçuk, uykumdan uyanmıştım, başım ağrıyordu ve en önemlisi, birlikte uyuduğum sevgilim sabahın altısında yanımda yoktu.

Gözlerimi birkaç kere kırpıştırıp kapıyı açtım. Yattığımızda kapı kapalı mıydı, değil miydi, bilmiyordum. Kapıyı açtım, açılma sesinin ardından kopan, salondan gelen büyük bir ses paniklememe sebep oldu. İrkildim, kapıdan hızlıca çıkarken alelacele salona doğru baktım. Soobin, telaşla yerinden fırlamış bana bakıyordu. Göz göze geldik. Elini boynuna attı.

"Yeonjun? Bebeğim, uyandın mı?" Hızlıca yanıma gelmesiyle bir şeyler döndüğünü anlamıştım, kaşlarımı çatarak ona baktım. "Karşında dikildiğime göre, evet, Soobin. Uyandım." Yarım yamalak gülümseyip başını salladı. Neler olduğunu anlamaya çalışırken aklım hala uyuşuktu, çok uyumanın üzerimde ki etkisi böyleydi.

"Haklısın güzelim, gel." Beni sıkıca sararak başımı göğsüne yasladı. Yerimizde doksan derece dönerek salonu görmemi iyice engelledi. Huzursuz hissettim, salondan yüksek bir ses gelmişti, o neydi?

"Soobin, bir ses geldi. O neydi?"

"Ha, şey o... uhm.." Başını kısa süreliğine salona çevirdi. "Telefonum yere düşmüştü sevgilim, onun sesiydi."

Kaşlarımı çattım. Bir telefon düşme sesinden daha yüksek bir sesti. Uyku sersemi olduğum için yanlış mı duymuştum? Olabilirdi.

"Sen geri odaya geç bebeğim, uykulu gözüküyorsun." Beni biraz kendinden uzaklaştırıp saçlarımı geriye taradı. Ellerim sıkıca beline tutundu, alnıma minik bir öpücük kondurdu. "Biraz daha uyumaya çalış yorgun gibisin."

"Hayır, istemiyorum." Dudaklarımı büzüp somurttum. Uyumak istemiyordum, dün akşamdan beri uyuyordum. Nerdeyse on saat. Daha fazla uyumak istemiyordum. "Çok fazla uyuduğum için öyle gözüküyorum, uyumayacağım."

"Yine de odaya geç."

"Neden?" Bana cevap vermeden beni odaya geri soktu. "Soobin, istemiyorum. Neden oda da kalıyorum?" Kısa bir süreliğine boş gözlerle bana baktı, bir süre cevap vermedi. Kapıyı yarım bir şekilde kapatıp odaya tam girmeden bana bakıyordu. Kapı ve boyu yüzünden holü göremiyordum. "Soobin, ne oluyor?"

"Bir şey olmuyor sevgilim, sana bir sürprizim var sadece." Kaşlarımı çattım, bir eli kapının dışındaydı, bedeninin yarısı kapının dışındaydı ve diken üstünde gibiydi. Aceleyle dudaklarını yaladı, gözlerini kaçırıyordu. "Burda kal tamam mı?"

"Sana inanmıyorum."

"Ne?" Kapıyı tuttum, sertçe kendime çekip açacaktım ki Soobin hemen kapıyı geri tuttu, dışarı çıkmamı engelledi. "Aç şu kapıyı Soobin."

Dream Girl -/ yeonbin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin