Efsanelerin Başlangıcı

151 62 29
                                    

     Bir varmış bir yokmuş diye başlayan masallar adı üstü hep masal kalacakalardı. Bir büyücüye yana yakıla kendimde ki değişiklikleri anlatırken sözde büyücü kocaman gözlerini yavaş yavaş sivrilen kulaklarıma dikmişti bile. Bunun nasıl olduğuyla ilgi en ufak bir fikrim bile yoktu. Kadın da benden daha çok tepki vererek kulaklarımı inceliyordu.
" sen asil kandansın."
"Anlamadım." Neyin asil kanı? İnsanlığın mı? İçimden kahkaha atmak gelsede kadının bana yargılayan gözlerini anlamaya çalışıyordum. Büyücü olduğuna bile inanmadığım kadın bana nutuk çekmeye başladı.

"Sen nasıl bilmezsin? Böyle önemli bir kan artık dünyaya nadiren geliyor. Sen elf soyundan gelen bir perisin. Üstelik asil kandan. Melezlerin artık kulakları böyle sivri değil. Genelde normalleşti. İnsanlaştı onlarda zamanla."

Melezler... normalleşmek... Hiç bir şey anlamıyorum.

"Hayatında ne değişti? Bu kadar uzun süre saklı kaldıysan güçlü biri tarafından gizlenmişsindir."

    Hayatım değişti. Annem... Annemi kaybedeli daha sadece bir kaç ay olmasına rağmen sanki hala şuramda ki acı geçmemişti. Gözlerimde ki yaşın düşmesini engellemek için etrafı inceler gibi yaptım. Arkamı büyücüye döndüğümde hava da asılı duran bir kaç kitaba şaşkınlıkla bakakalmıştım.

"Bunlar?"

    Büyücü umursamazca omzunu silkip bana bakmadan konuştu, her ne yapıyorduysa kesinlikle fazlaca dikkat gerektiriyordu.

"Sen yapıyorsun sanıyordum."

    Başımı olumsuzca sallarken kadın önündeki suya bir kaç taş atıp öylece bekledi. Benim yaptığımı iddia ettiği şey hala devam ediyor üstüne üstelik kendi kendine sayfaları da çevriliyordu. Bir sayfa ve bir sayfa daha. Kitabın ortalarına doğru bir sayfa da durdurdu kendini. Kitap bana doğru geldiğinde şaşkınlığımı bir kenara bırakıp elini kitaba doğru kaldırdım. Kitap bir anda elime düştü.

"Kehanet gerçekleşmeli."

"Ne kehaneti?"

    Kadın boş gözlerini bana çevirdiğinde elimde ki deftere ya da kitaba her ne ise bir göz attı.

"Görünüşe göre lisanını bilmediğim bir dil ama sen biliyor gibisin. lenguas mayenses (maya dilleri)nin her hangi biri muhtemelen. Atalarının dili. İçinden dışarı çıkmaya çalışıyor gibi."

  Kadının dediğinden tabi ki hiç bir şey anlamıyordum. Şapkamı kulaklarıma iyice geçirdim. büyücü kadının dediği hiç bir şeyi önemsememeye karar verirken arkamda asılı duran diğer kitaba baktım. Gerçi bu bir defterdi sanki zira kalemi de yanında sarkıyordu. Elimi uzattığımda o da elime hemencecik düşüverdi. Evet bu iki kitap onları almamı istiyor gibiydi.

"Bu iki kitabı satın alabilir miyim?"

"Satın almak mı? Kitaplar seni seçti. Ben senin hizmetkarınım. Ne zaman istersen geri gel. Dikkatli ol. Bilinçsiz bir büyü, sihir her zaman başka şeyler doğurur."

"Teşekkürler kahin. Sihrin bir bedeli vardır doğru ama o gücü başkasından alanlara bir bedele bağlayanlara. Ben Elflerin Kraliçesi olmak için buradayım. kız kardeşlerimi bulmalıyım."

    Kadın korku ama aynı zamanda sevinçle bana bakarken; ben dediklerimin anlamını bile bilmiyordum. oh harika! şimdi de mayaca konuşuyordum.

"Sanırım artık yardımıma gerek yok kraliçe. Kahinin ne zaman istersen burada olacak."

Başımı dalgınlıkla aynı zamanda olgunca salladım.

"Teşekkür ederim yardımlarının bir bedeli olacak."

ELFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin