Apar topar selamlamaları bitirip kapıdan içeri girdiğimiz de sinirle Bars'a döndüm."Ne düğünü? Böyle bir şeyi bize danışmadan nasıl söylersin Bars?"
Çağrı'nın da beti benzi atmıştı. Bars ellerini iki yan açarken şaşkınca soludu.
"Biliyorsun sanıyordum."
"Nasıl bilebilirim. Bu yer hakkında daha yeni yeni öğreniyorum."
"Üstüne fazla gitme. Kural bu. Kral ve kraliçe taçlarını ancak evlenince takabiliriz. Bir diyar kuracaksak o unvanlara ihtiyacımız var."
Konuşan Dora'ydı. Tedirgindi. Hissediyordum.
"Haklı Lidya. Üzgünüm ama kurallarımız var. Sıkı sıkı bağlı olduğumuz devam ettirmemiz gereken kurallar. Keşke daha önce dile getirseydik ama hiç birimizin aklına gelmedi."
"İyi de tanımadığınız bir insanla nasıl evlenebilirsiniz?"
Çağrı ilk defa konuştuğunda bu Esila hakaret olsun diye değil gerçekten böyle hissettiği için söylüyordu tıpkı benim gibi.
"Seni çok iyi anlıyorum. gerçi tecrübelerime göre kaderin olana zamanla aşık oluyorsun."
Bars bana yüzünde yılışık bir gülümsemeyle bakarken ciddiyetle ona döndüm.
"Yine de bana söylemeliydin. bunu bilseydim apar topar içeri girmezdim. ya da duyuru yapıp yapmayacağımı konuşurduk."
Çağrı üzgünce Esila'ya bakarken konuştu.
"Beni yanlış anlama seninle evlenmek istemediğimi de düşünme sadece çok erken. senden çok etkilendim bunu saklayamam ama seni tam olarak sevdiğimi anlamadan seninle evlenmem sana haksızlık olmaz mı?"
"Bu cümleler bana bir yerden tanıdık geliyor."
Bars iyice sırıtarak konuşmuştu. İstemsizce bende gülmeye başlamıştım.
"Bu cümlenin sonu aşkla bitiyor sevgili kardeşim."
Bars'ın kurduğu cümle beni mest ederken onunla evlenme düşüncesi o kadar da kötü gelmiyordu artık.
"Haklısınız hepiniz ama taç giyme törenlerimizin yapılması lazım."
Bu sefer konuşan Dora'ydı.
"Taç bu kadar önemli mi?"
Çağrı bana bakıyordu. ben omzumu silktiğim de Esila koşarak yanımızdan uzaklaşmıştı bile. Kırıldığını biliyordum. kırılması için bir sebep yoktu. Korkuyorduk. Bilmediğimiz bu dünyada kaybolmaktan boğulmaktan korkuyorduk. Anlayabilir miydi bilmiyordum ama en iyisi bunu onunla konuşmalıydım.
"Ben giderim. Siz işlere koyulun çok işimiz var. çağrı bir bakar mısın?"
"Neden?"
Bars düşüncelerini bana yönlendiriyordu.
"Siz gidin. Güvendiği biriyle konuşsun. her şey bir anda oldu."
Cevap vermedi. Gözleri yeşilin en koyu halini almıştı. Benim mavilerime bakarken.
Onlardan biraz uzaklaştığımızda bir masaya yönlendirdim onu .
"Çağrı bak burada seni en iyi ben anlarım. Bu insanların ne dediğini başta hiç anlamadım. Eğitimlerime başlarken daha, biri geldi. Ben senin eşinim dedi. O çok yakışıklı adamdan çok etkilensem de bir yabancının kral olduğu bir krallıkta kraliçe olmak fikri çok garip gelmişti. Başta onu hep ittim ama bir şekilde belki kader belki de sürekli beraber olmamız sayesinde bende ona aşık oldum. O zaten çoktan beni kabul etmişti. Burada ki herkes küçüklüğünden beri ne için doğduklarını kaderlerini biliyorlardı. Dora ve Agah birbirlerine iletişime geçtiklerinde daha çocuklarmış. Onlar birbirlerini beklemişler ortaya çıkmak için ilk burada yüz yüze gelmelerine rağmen zaten birbirlerine aşıklardı. Ben ve Bars yakınlaştığımız da da Esila çok yalnız kaldı. O seni bekliyordu. O daha seni görmeden, tanımadan seni seviyordu zaten. Nasıl yapıyorlar bilmiyorum ama diğerleri eşlerini sevmeye koşullanıyorlar. Şimdi Esila'yla konuşacağım biraz düşün ve gel. Senden tek ricam benim yaptığım hatayı yapma; onu itme."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELF
FantasyAnnemin ölmesiyle ortay çıkan sır, beni kraliçe olmak zorunda bırakıyordu. Üstelik 3 diyardaki 3 kraliçeler olarak bir de kaderlerimizde ki adamlar ortaya çıkmıştı. Bilmediğim bir halkın liderliğini yaparken; içimdeki intikam hırsı savaşmaya itec...