saklı diyar

82 52 1
                                    




Tek boynuzun ayakları yerden yükseldiğinde korkudan ölecektim neredeyse. Hernius'un elini omzumda hissetmemle sıkıca kapattığım gözlerimi, aralayıp etrafa bakmam bir oldu. inanılmazdı. Sadece bir kaç saniye sonra içimde ki korkunun uçup gittiğini yerini meraka bıraktığını söyleyebilirim. her şeyden çok yukarıdan inanılmaz bir güçle duruyorduk. Hernius'un sesiyle kendime gelebildim.

"Geçit açmak zorundayız. Benim dediklerimi tekrar et."

"Egassap eht nepo!"

Bende sessizce tekrar ettim.

"Daha sesli prenses, bağır ve kendine güven."

Başımı olumluca sallayıp sol elimi yıldızlara doğru uzattım.

"Egassap eht nepo!"

Kocaman bir ışık huzmesi adete her yeri aydınlatırken, bir kara delik meydane getirmiştim.

"Geçitten geçer geçmez kapatmamız lazım. Hadi hızlı olalım" dediği anda sanki tek boynuz onu anlamış olacak ki daha da hızlandı. Her adımında sarı yeleleri dalgalanıyor tüm ihtişamını bize sergiliyordu.

Delikten geçerken sanki içimde bir an boşluğa düşmüşüm gibi bir ürperti oldu. Farklı ama aynı zamanda ait olduğum bir yerdeymiş gibi hissettirmişti bu yer.

"Part etag!"

Bağırışım Henrius'u şaşırtmış olacak ki oturuşunu dikleştirdi. Etraf sessiz ama yemyeşildi. Oysa geldiğimiz yer karanlıktı. Geceydi. Şimdi aydınlık gözümü kamaştırıyor, etrafta uçuşan kelebekler ve minik minik periler, peri olsa gerek, canlılar bizi karşılıyordu. Hareket eden yapraklar güzel şirin çiçekler tüm güzelliğini bize sunuyordu.

"Hernius buralar çok güzel."

Sözlerim yavaşlayan tek boynuzumun sırtında bu koca ormanda yankılanıyordu adeta.

"Çok beğenmiş."

"Çok güzel dedi."

"Kraliçe gelmiş."

Fısıltılar kulaktan kulağa aktarılırken bende duran tek boynuzumdan inmek için yeltenmiştim. Hernius çoktan inmiş bana yardım etmek için yerini almıştı bile.

"Kim konuşuyor?"

Hernius'un bakışları ciddi ve sertti.

"Her şey prenses. Her şey seninle konuşmak için bekliyor. Sonunda mutlak koruyucu geldi. Herkes böyle düşünüyor."

Ben bir şey demedim. Üzerime binen yük, sırtımda bir kambur olur diye korkuyor ama aynı zamanda bu güzellikleri koruyacağıma dair kendime yemin ediyordum.

"Merhaba kardeşim."

Bembeyaz kıyafeti ve bembeyaz saçıyla inanılmaz derece zarif ve güzel görünen bir kız bana sesleniyordu. Yani sanırım bana sesleniyor.

"Merhaba."

Ne cevap vereceğimi bilememiş haldeydim. Çok yabancı olan bir diyarda çok yabancı olan bir kadınla karşılıklı birbirimize kardeşim mi diyecektik?

"Hernius eski dostum nasılsın?"

Hernius kadar iri olan bir adam Hernius'a bir kaç adımda yaklaşıp sarılmıştı bile. Hernius'un tüm ciddiyeti adamı görür görmez gitmiş yerini kocaman bir sırıtışa bırakmıştı.

"Kavim! Görüşmeyeli nasılsın? Yolda haberini aldım. Çok şaşırdım ve çok sevimdim. Prenses!"

Abartılı bir selamla kadını selamlarken kaşlarımın çatıldığı hissettim. Engel olamadığım bir öfke belirdi. Bana neden böyle saygı duymamıştı?

ELFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin