🕊️2🕊️HAYIRLI OLSUN KADINLIĞIN

667 45 20
                                    

Adımı görürsünüz
gazete sayfalarında
haberin üst başında
vesikalık fotoğrafım
acemi bir figüran ürkekliğinde
çocuk kadınlığım
Bir başka manşette
bantlı gözlerim
Ardından televizyon
ekranlarında kelebek ömrüm
kadın okuyucunun
boyalı dudaklarıyla
okunur
Haberin kahramanı
"töre kurbanı"
cehalet peçesi
üzerime örtülür
İkibinli yıllarda
Anadolu topraklarında
"töre"adına
on üç,on dört yaşlarında
ölünür....



Ölen insanların; Azrail canlarını almadan önce, yaşamları gözlerinin önünde şerit halinde geçildiğini söylerler. Tıpkı şuan bende olduğu gibi. Oysa azrail değildi canımı alan. Kana susamış bir topluluğun işiydi.

Küçük yüreğime dolan büyük cesaret patlaması kesmişti düşlerimin, gençliğimin can damarını. Kendi yoluma döşediğim mayınlar ard arda patlamış, beni param parça etmiş ama öldürmeyip azap içinde bırakmıştı. Doğduğum bugüne sürekli acı içinde kavrulan yüreğim şimdi beterini yaşıyordu. Bitişim gözümün önünden gitmiyor, daha bunun başlangıç olduğunu fısıldıyordu beynimin en ücra köşesine sinen kâhin.

Dün o sözleri sarf edişim sürüklemişti beni cehennem kapısına. Bizzat o zebani tarafından görülmüştü ona karşı kustuğum öfkem, dahası su katılmamış nefretim...

Üstelik nasıl da umut etmiştim sözlerimi duyduğunda. Belki sözlerimi duyar da insafa gelir, ablamdan vazgeçer sandım. Oysa av olarak beni seçmiş! Çok fena bir yanılgıya düşmüş, o pisliğin üç abimi kara toprağa gönderdiğini unutmuştum. O nefret kusan, ölüm kokan katil gözlerden umut beklediğim için kendimden de utandım. Ateş misali vurmuştu umudumun tam ortasından.

Avludan ayrılırken ki bakışını şimdi adlandırıyırdum. 'Sen göreceksin!' diye bağırıyordu. 'intikam' diye ateş açıyordu o katil gözler. Hırsın bürüdüğü vicdanı, merhametten kırıntı bırakmamıştı belli. Durup düşünmeden bir can alıp koca bir hayatı söndürmek insanlığa dahi sığmazken, adamlığı nasıl kendine layık görüyor anlamıyordum.

Gözlerimi kapayıp biraz daha yaşın akmasına izin verdim. Durulmamıştı ki zaten. İri iri damlalar hiç durmadan akmaya devam edip yüzümdeki gülüşlerin yasını tutmuşlardı. Bir bilseniz ne acı, bin emek ve zahmetle heybenize doldurduğunuz gülüşlerin tarumar edilip , katledilmesi. Tâ, yüreğimin ortasında hissediyorum o bedenime ağır gelip ruhumu ateşe veren acıyı. Buna acı diyip geçmek olmazdı , olmamalıydı! Çok daha kötüsüydü...

Dünden beri yediğim dayak yetmemiş gibi halam da ağzına geleni saymış beni böyle saygısız yetiştirmediğini, babama nasıl karşı geldiğimi sorup duruyordu. Her ne kadar anlatmaya çalışsam da anlamıyordu ki! Bu toprağın katı kuralları onu da dikmişti ayağa. Kurallarla sabitlenmişti fikirleri. Asla doğru bildiğinin aksi idda edilemezdi!

' Töreye karşı gelinmez! ' diyip duruyordu.

Biliyordum aslında yaptığımın karşılığında yaşayacaklarım çıldırtıyor, hırsını benden alıyordu halam. Ablam uğruna verdiğim mücadele, boynuma dolanmıştı urgan niyetine. Şimdi de çırpındıkça biraz daha sıkıyordu boğazımı. Üstelik nasıl da zoruma gidiyordu şuanda yanımda olmayışı.

Bu nasıl bir yürek Yazel! Yüreğin kardeşin için yanmıyor mu be ablam! Sızlamıyor mu vicdanın kurban olduğum!

Daha çok ağladım. Halamın sözleri çarptı zihnime.

ELBİ'NİN UMUDUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin